"Sunwoo ben sana ne dedim! Bundan sonra her nereye gidiyorsan haberim olacak duydun mu beni, akşama kadar nereler de geziyorsan sınavlara çalışmıyorsun. Beşinci olmuşsun." Sunwoo suratına doğru atılan sınav sonuç kağıtlarıyla derin bir nefes alıp bir saniyeliğine gözlerini kapattı."Hayatım o henüz genç, üzerine çok gidiyorsun." Kadın çaresizce eşini sakinleştirmeye ve ortamı yatıştırmaya çalışıyordu. "Oğlumu düşünüyorum sadece. Böyle giderse ilerde doktor falan olamaz ve ben hastanemi, söz de kardeşim olacak o sikik herifin oğluna vermek istemiyorum." Bu Sunwoo için son noktaydı. "Yeter artık ya yeter. Ben ne doktor olmak ne de o hastanenin başına geçmek istiyorum. Amcamla aranızda olan şeylere beni ve Jaemin'i katmaktan vazgeçin artık. Bu hayat sizin değil, benim hayat-" Sessizlik, hayal kırıklığı, öfke, üzüntü... Bu babasından yediği ilk tokat olmasa da en çok canını yakandı.
Yediği tokattan sonra bir hışımla odasına çıktı Sunwoo, orada testlerini kontrol eden Bayan Choi'nin varlığını unutmuşcasına direk dolabına ilerledi. Kanghee, oğlanın ne yapmaya çalıştığını anlamaya çalışırken Sunwoo eline aldığı iki üç kıyafeti daha, ağlayarak, çantasına koyuyordu. "Aish, cidden! Sanki gidebileceğim bir yerim varmış gibi..." Sunwoo çantayı öylece bir yere fırlatıp dolaba yaslanarak yere oturdu. Seungmin bugün proje ödevi icin bir arkadaşında sabahlayacak olduğundan yalnızdı Sunwoo. Olayı az çok kavrayan Bayan Choi, oturduğu yerden kalkıp Sunwoo'nun önüne oturdu. "Sunwoo, istediğin zaman evime gelebilirsin. Kendini kötü hissediyorsan benimle gel ve seni evime götüreyim. İstediğin kadar kalabilirsin, kafanı toparla biraz hm?" Sunwoo burnunu çekerken kafasını sallamıştı, baska da bir çaresi yoktu. Bu evden uzaklaşmak istiyordu.
Kanghee, oğlanın saçlarını okşayıp konuşmaya başladı. "Notların önemli değil Sunwoo ama merak ettiğim için soruyorum. Son zamanlarda eve neden geç geliyorsun?" Sunwoo gözlerini kaçırdı kadından ama sonra güven verici sesini duydu. "Merak etme annen veya baban bilmeyecek." Anlatmaya başladı genç olan. "Birine uzun zamandır tek taraflı aşıktım yani ben öyle sanıyordum ama öyle olmadığını son zamanlarda öğrendim. Çocuğun her şeyine aşığım biliyor musun? Yüzüne, dudaklarına, yumuşacık duran saçlarına, kemikli ellerine ve gülüşüne, aklına gelebilecek her şeyine... Hakkında pek fazla şey bilmesemde birbirimizi yavaş yavaş tanıyoruz. Sadece onun sesini duyamıyorum, bana utandığı için olduğunu söyledi bir tür rahatsızlık, bende şimdi onu kendime alıştırmaya çalışıyorum. Benimle hızlıca konuşsun ve o sesini duyabileyim istiyorum. Bu yüzden onu her kütüphane çıkışında evine bırakıyorum. Evi buraya biraz uzak bu yüzden geç geliyorum ama sınavlara da çalışmıştım ben... Hiç bir dersimi aksatmadım ben Bayan Choi... " Bu sefer Bayan Choi'ye sarılarak biraz daha ağlamaya başladı.
Sunwoo, babasından daha şefkatli davranan matematik öğretmeninin teklifini kabul etse de evden birlike çıkarlarsa onun için sorun olabileceğinden adresi telefonuna yazmış ve onu önden yollamıştı. Şimdi ise bir elinde bilgisayar çantası, bir elinde de giysilerinin olduğu sırt çantası ile odasından çıktı. Onu ilk fark eden annesiydi. "Sunwoo? Nereye akşam akşam?" Sunwoo gayet duygusuz şekilde cevapladı. "Sizin olmadığınız bir yere. Biraz kafa dinleyeceğim." Cümlelerini babasına bakarak bitirdi ve tekrar kapıya doğru gitmeye yeltendi ancak babasının gür sesi ona engel oldu. "Kim Sunwoo! Sen çok ileri gitmeye başladın. Çabuk odana gidiyorsun! Bir daha da böyle saçma şeyler duymayacağım." Sunwoo bu defa durmayacak ve onu dinlemeyecekti daha fazla. Yüzüne bile bakmadan omuz silkip hızlıca evden dışarı attı kendini.
Bir şekilde tanıdık olan evin önüne geldiğinde kalbi yerinden çıkacak gibiydi. Chanhee'yi daha önce getirdiği evdi burası.
Bütün kırgınlığı, üzüntüsü gitti ve yerini birden bire strese bıraktı o an. Onun evine girecek ve onunda olduğu evde uyuyacaktı. Kokusu evin her yerindeydi belki de, uyurken rahat edeceğinden emindi. Daha fazla düşünmeden zile bastı hemen. İki katlı müstakil evin kapısı açıldı ve birbirine aşık iki ruh buluştu. "Chanhee oğlum, elinde çantalarla gelmiş biri ise içeri alabilirsin!" İçeriden duyulan Kanghee'nin sesi ile Chanhee girdiği şoktan çıkmış ve Sunwoo'yu içeri almıştı. İçeri girdiği gibi elinden çantaları alınan Sunwoo ise kendisine sarılan bedenle irkildi. Mutfaktan elinde kaşıkla çıkan Kanghee ise onları görünce şaşkınca gülümsedi. "Siz?" Sorgular şekilde bakınca ayrılan ikiliden Sunwoo konuştu. "Sana bahsettiğim kişi, Chanhee." Kanghee oğluna çevirdi bakışlarını sonrada Sunwoo'nun ona anlattıkları geldi aklına. Bu onun yüzündeki gülümsemeyi düşürdü.
Sunwoo, Chanhee'nin sesini duyabilmek istiyordu değil mi?
_____________________________
nasılsınız bakalım?
ben biraz zorlandım bölümü yazarken sanki güzel olmamış olabilir
ama yine de umarım sevmişsinizdir
mei kaçar ~
güzel günler dilerim~
ŞİMDİ OKUDUĞUN
uzun tanışmalar olmayan vedalar - [sunnew] ✔
FanficUtangaç genç, onu hep izlerdi. Hep yalnızdı güzeli elinde bir kitap olurdu genelde kulağında ise kulaklıklar, otururdu kendi halinde. Onun her pazar bu kütüphaneye gelme sebebiydi güzel yabancısı.