"Her şeye sahipsin degil mi güzel kızım. Diğer insanları kıskandıracak guzelliklerin var fakat diyorsun ki bazı anlar oluyorki içimde oluşan huzursuzluk beni yiyip tüketiyor. Bu gayet normal kızım. Sahip olduklarının hepsi geçici , tükenen varlıklar. Kendisi olmayıp tükenen bir şey seni nasıl mutlu edebilir? Geçici güzellik diyoruz biz o nefsin arzularına. Unutma kızım geçici güzellikler seni mutlu etmez. Suan senin yanındayken bir bakmışsın sıkıcı gelivermis."
Öyleydi . Telefonumla oynarken bir müddet sonra içimde sıkıntı oluşmuş. Gerçekten bunlar nefs denen şeyin arzuları mıydı?
Kafede oturmuş bunları düşünüyordum. Derslere de girmemenin verdiği rahatlıkla uzun uzadıya buradaydım. Yarınki programım oldukça yoğundu. Günümü Rüya'ya ayırmayı planlıyordum ama öncelikle bu akşamki yemeği halletmem gerekiyordu.GÖNDERİLEN: AHTAPOT BESTE
Ben arabanın oraya gidene kadar gelin yoksa gider kendim yemek yerim.
Emre yüzünden zaten 1 saat beklemiştim. Tekrar 1 saat daha beklemeye lüzum yoktu.
GÖNDEREN:AHTAPOT BESTE
Defol git Yağmur. Yediğin yemekler boğazına dizilip sana 10 kilo aldırıp doğacak çocuklarına kadar işleyip onları da obesite yapsın.
Kahkaha atarak arabama yaslandim. İnsanları acele ettirmeye bayildigimi söylememiştim sanırım.Yaklaşık 2 dakika sonra koşmaktan kızaran birer adet Erva ve Beste ile karşılaşmıştım.Suan ki halleri gercekten cok komikti.
"Sen varya sen . Konuşmuyorum senle ya."
"Kızım ben kafanıza silah dayayıp tehdit etmedim. Sorun sizde" Birbirlerine bakıp göz devirdiler. Kosmalarindaki sacma nedeni buluyor olmaliydilar.
"Birisi benimle gelsin" Erva yanımdaki koltukta yerini alırken bende radyoyu açmakla meşguldüm. Her zaman dinlediğim kanalları es geçerek başka kanallar aramaya başladım.
"Canım , konuşmak ister misin?" Sesindeki tondan Emre hakkında olduğunu anlamıştım.
"Konuşuyoruz ya zaten" Sinirle kafama bir tane geçirdi.
"Tamam sadece bunları söyleyeceğim sonra kapanacak bu konu. Ayrıldık evet dedigim gibi " Radyoda çalan müzikle gözlerimi kapatıp açtım. O çocuğun söylediği şarkıydı. Derin nefes alıp devam ettim. "Yaptığım bu şey sanki doğru gibi hissettim Erva yani bilmiyorum zaten aramızda devamlı soğukluk vardi sende biliyorsun." Ağzını açacağı sırada devam ettim ." Sakın depresyona girip aglayacagimi düşünme. Bu söylediklerimi aynen o ahtapota da ilet ve yol boyunca mümkünse konuşma çünkü şu çalan şeyi dinlemek istiyorum."
Kendi kendine sinirle mırıldanan Erva 'yı bırakıp radyoda bitmek üzere olan şarkıyı pardon ilahiyi dinlemeye koyuldum. İlginç bir şekilde güzeldi.
****
"Kızım bunların hepsi çok güzel gözüküyor hangisini seçicem ama ben ?"
"Benim kararım belli gerisini siz düşünün "
Beste'nin garsonu çağırması ile hemencecik istedigim yemeğe karar verdim. Umarım doğru bir sey secmisimdir en son Kaan'a uyup içinde ahtapot parçaları olan bir sey almıştım ve geceyi hastanede geçirmiştim."İzmir'e gidiyorum yarın." Erva'nın dedesi alzheimer hastasıydı ve devamli olarak torununu yanında istiyordu . Hayırlı bir torun olan dostum da dedesini ziyareti hic aksatmiyordu. Kendi annesinden daha çok ilgilendiğini düşününce yüzüme ufak bir tebessüm yayıldı. Sanırım kadim dostlarımla yaşlılara karşı bir sempatimiz vardı.
"Sen olmadığına göre Yağmur ile bizde buluşabiliriz. "
"Ha ha ha çok komiksin sen ya. Kendi özel helikopterimle evi basarım. Bilirsiniz yaparım."
Gülerek camdan dışarı bakmaya başladım. Saat 6 civarı olmasina rağmen hava henüz kararmamıştı. Ülkemize son zamanlarda gelen Suriyelilerin sayısı artmıştı. Küçük bir çocuk dışarıda mendil satıyordu. O sırada gelen yemeğimi önüme yerleştirip tadına bakacakken ağzımda ekşi bir tat aynı zamanda boğazımda bir düğüm hissettim.
"Senin elinde bulunan tüm güzelliklerde başkasının hakkı var Kızım. Allah'ın sana nimet vermesi onların hepsinin senin olduğunu göstermez. Bak etrafına bunca fakir insanın olması neyin göstergesi sence? Yaşadığımız dönemde insanların bencil olmasının göstergesi değil mi . Önümüzde 2 elma varsa birsini karşımızdakine , 1 elma var ise yarısını karşımızdakine vermeliyiz. Ancak öyle gerçek huzura kavuşmuş oluruz."
Yine aynı şey olmuştu. Her yaşadığım anda o sözler geliyordu aklıma. Sanki harekte geçmezsem bir mağazadaki indirmi kaçırmış gibi hissediyordum. Aniden yerimden kalkmamla kızların gözleri bana çevrildi. Koşarak dışarıdaki yardım bekleyen çocuğa yöneldim. Sanki hizlica gitmezsem ordan kaybolup gidecek ve ben aslında sahip olmadığım bir şeyleri kaybedecekmişim gibi hissediyordum.
"Bakar mısın canim ?" ürkekçe gozlerini bana çevirdi.
"Efendim abla "
"Benimle yemek yemek ister misin ? Fazladan almıştım arkadaşlarım yemiyor." Kalbini kırmadan onu ikna etmek istiyordum.
"Ben yemek yiyemem suan tesekkur ederim abla. Elimdeki satmam gerekiyor."
"Ben hepsini alsam onların inan grip olmuşum ve ihtiyacım var ."
Gözlerindeki o parilti kalbimi darma duman etmeye yetmişti. Suan aglamamam gerekiyordu."Olur çok güzel olur abla . Cok tesekkur ederim. Sana dua edicem iyilesmen için söz veriyorum." Elindeki sepette yaklaşık 20 30 tane mendil vardı . Aslında ona sadece parayı verip mendilleri almak istememiştim ama onun bu tarz şeylere alismasini istemezdim. Baska bir insandan da aynı durumu beklerse hayal kırıklığına ugrayabilirdi.Gerekenden daha fazla miktarda parayı uzatıp elini tuttum.
"Hadi artik yemeğe gidelim bak soğuyacak."
Gözlerini yere çevirmesi yolunda gitmeyen bir şeylerin olduğunu gösteriyordu.
"Evime gidip biraz daha mendil almam ve onları satmam gerekiyor. " Duyduklarım karşısında olduğum yerde hareketsizce kaldım. Bitmeyecek miydi yani mendilleri ?Hep mi satması gerekiyordu ? Biz okuldan çıkıp eve gitme hayalleri kurarken o işini bitirip tekrar aynı işi yapmaya mı başlıyordu. Elime tutusturdugu sepetle bana ufak bir tebessüm gönderdi. Ben kendi aklım ve kalbimle tartışırken o çoktan yaşına göre büyük ama kalbine göre büyük olan işine gitmeye başlamıştı.
"Yağmur ne oluyor bi anda mekandan fırlayıp gittin." Gözlerimi uzaklaşan minik kızdan çekip Beste'ye döndüm.
" Haydi içeri geçelim." Bir anda kolumun tutulup çekilmesi ile neye uğradığımı şaşırdım. Arkamı döndüğümde gözlerinden sinir fışkıran arkadaşlarımı görmeyi beklemiyordum.
"Yeter artık dimi . Gerçekten buraya kadar. Yok artık oturup ağlamak yok artık susup sana sarılmak hiç bir şekilde beklemeyeceğim Yağmur artık. Devamlı olarak birşeyler oluyor ve susmaktan bıktım. " Gözlerime baktığında konuşmamı bekliyordu. Elini havaya sallayarak devam etti. "Seni dinliyoruz."
"Karnimdan ben acıktım sesleri geliyor önce yemek yiyelim sonra hallederiz. Ne dersiniz? " Suç işlemiş küçük bir çocuk gibi bakmaya çalışmıştım. Ama işe yaramamış hatta beni buraya gömmek istiyormuş gibi bakmalarina neden olmuştu. Koşarak restorana girerken garsonlar bana garip vir şekilde bakıyorlardı. Çıkarken koşarak çıktığımdan olsa gerek.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
TATSIZ HUZUR
ChickLitHayat çoğu kez bizi pençelerine alır. O pençelerden bakarız bazen her şey normal gelir bazen de görmemizi zorlaştırır bizi sıkar. Oysaki kolaydır kurtulmak bazılarınki gibi... Hayatın pençelerinden kurtulmak isteyen bir kız... "Darmadağın hissediyor...