Bazen hayatın tesadüflerden oluştuğunu düşünüyor insan. Koskoca bir tesadüf. Beklenmedik anlarda beklenmedik zamanlama ile insanın karşısına çıkan kişiler karşılaşılan olaylar. Dün akşam gördüğüm o iki göz uykularımın kaçmasına , aklımın bazı yerlerinde tozlu sayfaları kurcalamama neden olmuştu. Neydi sahiden onlar . Baktığım anda gözlerini kaçırmıştı tıpkı Emre'den kaçtığım günkü gibi.
Rüya onun kardeşini -sanırsam ki kardeşiydi- top havuzundan itmiş ve küçük cocuk da abisini çağırıp duruma müdahele etmesini istemiş. Ben gittiğimde " önemli bir şey değil. Çocukların aralarında bu tarz şeyler olur " deyip gitmişti. Cevabımı beklememişti. Oysaki ben orada onunla tanışmayı düşünmüştüm.
"Fazla abartıyorsun artık Yağmur. "
Düşüncelerim içimi kemiriyordu ansızın oluşan fırtına , güzel bir piknik sonucu başlayan yağmur ve en sevdiğin çikolatanın bir anda bitmesi gibi huzursuzluk doğmuştu tekrardan içime. Yatağımdan aşağı yavaşça kayarak yere oturdum. Derin derin nefesler alarak ellerimi kafamın arasına sıkıştırdım. "Bit artık ! Rahat bırak beni " Gözlerimi sımsıkı yumduğumda eskiden olmayan fakat 3 saattir beni uyutmayan şeyden korkarak kollarımı başıma sardım. Öne doğru sallanarak sakinleştirmeye çalışıyordum kendimi . Olmuyordu işte kalbimi sıkan o eller gitmiyordu. Ellerim çekmeceye ulaştığında gördüklerim ağzımdan bir hıçkırık kaçmasına sebep oldu. Titriyordum ve tekrardan eskiye dönüyordum. Dizlerimi ve ellerimi kendime çekerek derin nefesler almaya çalıştım. Korkuyordum . Kendimi dışarıda yağan yağmur sesine vermeye çalıştım. O çocuğun gözlerindeki mutluluğu kıskanıyordum. Oldukça huzurlu bakan o insanın , suan ben bu haldeyken huzurlu bir sekilde uyuması beni daha fazla germişti ya da diğer insanların normal bir hayatları olması aglamamı siddetlendirmişti. "Neden böyleyim " 3 saat boyunca kendi kendime fısıldadığım sözlerden kurtulamayacağımı anlayınca koşarak merdivenleri indim kimsenin uyanıp uyanmaması umrumda değildi.
Bahçedeki salıncağa gülümseyerek baktım. Orda oturan Talha abime koşarak gittiğimde gerçekten gülüyordum 'taki önüme boşluk çıkana kadar. Etrafımda döndüğümde kimse yoktu. "Hayır hayır o buradaydı gördüm." salıncağın yanına çöktüğümde ne kadar yüksek olduğunu bilmediğim bir nida çıktı dudaklarımdan " Lütfen bitsin artık"
Etrafımda oluşan kalabalığa aldırmadan ağlamaya devam ettim. Hıçkırıklarım annemin bana sarılırken , babam beni kucağında taşırken , yatağa yatırıldığımda ve Kaan elleriyle saçlarını cekiştirip odadan çıkarken devam ediyordu . Açık olan kapıma sırtımı dönerken tek bir şey düşünüyordum. Darmadağın hissettiğim bu boşlukta. Her şeye sahipken aslında dipsiz bir kuyuda yalnızlaştığımı hissediyordum.
"Sessiz olun uyansın konuşuruz beraber bu şekilde karar almamız bir yarar sağlamayacak."
"Ne beraber konuşmasından bahesdiyorsun sen Ayşe Sultan . Kabul eder mi sanıyorsun duyduğu anda reddedecektir."
"Babam haklı anne ilaçlarını bile içmek istemiyorken tedavi olmayı nasıl ister ? "
"Kabul etmek zorunda Yağmur tedavi olacak konu kapanmıştır. Daha fazla katlanamam bu duruma."
İçeriden gelen annemin ağlama sesi ile yorgunca gözlerimi kapattım. Gözlerimi açtığımda karşımda babam duruyordu . Baktığı yere baktığımda ilaçlarımı gördüm. Hızlıca eline su bardağımı ve ilaçları aldığında koltuğuma oturdum.
"İçmek zorundasın Yağmur "
Eğer icmezsem Harun Emirzalıoğlu'nun biricik kızı delirmiş derler.
"Bugün okula gitmeyeceksin ."
Gözlerimi kapatıp açtım. Mesajımı anlamış olmalı ki sessizce kapımı açıp gitti. Annem içeriye girdiğinde oturarak geriye yaslandım.
"Bunları hiç giymemişsin " Elinde tutarak gösterdiği mor elbiseye bakarak iç geçirdim.
Eğer giymezsem Ayşe Emirzalıoğlu' nun kızı ne biçim giyinmiş derler. Annemede gözlerimi kapatıp açtım.
Sakince bana yaklaşıp yüzümü ellerinin arasına aldı. Sanki her an patlayacak bir bombaymışım gibi yavaştı hareketleri.
"Seni çok seviyoruz bunu biliyorsun dimi "
Elleri tutarak beni banyoya götürdü oyuncak bebekmişim gibi yarim saat benimle ilgilendi. Önce suyun bedenimi temizlemesine izin verdi işini bitirdikten sonra giyinmeme yardımcı olup saçlarımla ilgilendi.
O bunları yaparken sessizce oturdum . Oyuncağıyla oynaması biten cocuklar gibi yanağıma öpücük kondurduktan sonra kapıya yaklaştı.
"Aşağıda seni bekliyoruz canım. Kendini hazır hissettiğinde gel."
Ya hazır hissetmiyorsam. O zaman ne olacaktı. Yatağıma yattım. Duş almak uykumu getirmişti. Gözlerimi yumduğumda gözkapaklarımın neden olduğu karanlığa bir kez daha hıçkırdım.
"Neden uyandırmadınız beni ? " Yüzündeki gülümseme ile elini belime koydu. Beni odadan çıkarmak istiyormuş gibi ayaklarımı bahçeye yönlendirdi.
"Dinlenmen gerektiğini düşündük . Uyandırsaydık daha iyi olurmuş sanki ." Yüzündeki duygu beni rahatlatmak gibi bir çaba sarfediyordu.
Daha fazla bu duruma katlanamayacağımı belli edercesine"Hadi gidelim. Bitsin şu randevu işi de herkes kurtulsun . Ne kadar normal bir ruh halim olmasada bitmesi gereken bir okulum var."
Arkama bakmadan bahçeden çıktığımda kendimi arabanın ön koltuğuna bıraktım. Araba harekete geçtiğinde gözlerimi kapatıp Erva ile Beste'nin bana ulaşamadıkları için çıldırmamış olmamalarını diledim."Hoşgeldiniz Ayşe Hanım. Randevunuz başlamak üzere ."
Açtığımız kapıdan içeriye girdiğimde oturduğu yerden ayağa kalkan kadın eliyle başındaki şalın ucunu arkaya iterek ayağa kalktı.
"Buyrun hoşgeldiniz. Kızımız içeri girsin Ayşe Hanım siz dışarıda bekleyebilirsiniz. " Annemin yüzünde oluşan ifadeye kırkırdadım. Sanırım içeride bizimle oturmayı planlıyordu.
Dışarı çıkan annemin ardından tarif edemeyeceğim şekilde içimi ısıtan bir gülümseme ile yanıma oturdu. Şaşırmıştım bu hareketine .
"Kahve içer misin ? "
Yüzümde nasıl bir ifade oluştuysa hafif bir kıkırdama ile masadaki telefona uzandı."Hülyacım 2 kahve lütfen ."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
TATSIZ HUZUR
ChickLitHayat çoğu kez bizi pençelerine alır. O pençelerden bakarız bazen her şey normal gelir bazen de görmemizi zorlaştırır bizi sıkar. Oysaki kolaydır kurtulmak bazılarınki gibi... Hayatın pençelerinden kurtulmak isteyen bir kız... "Darmadağın hissediyor...