17.BÖLÜM

83 12 5
                                    

"Buna kaç gün çalıştın?"

"Ne?"

"Bunları söylemeye. Kaç gün çalıştın?"

Yüzünde hiçbir değişiklik olmamıştı. Bana öylece bakıyordu. "İçimden gelenler." Yalana bak yalana.

"Selin bana yalan söyleme!"

"Kabullenmek istemediğinden böyle söylüyorsun!!"

İçim kan ağlıyor bilmiyorsun. Mecburum.

"Yalan söylüyorsun Selin! Dün böyle hissetmemiştin!"

"Neden?! Hayran olduğum herhangi bir kişiye sarılamaz mıyım ben?!"

"Hayran olduğun herhangi bir kişi mi?" Erase'in ses tonu hafiflemişti. Az öncekinin aksine sesinde kırgınlık vardı.

"Evet." Hayır.

Sırtını döndü. Biraz yürüdükten sonra yeniden bana baktı. "Emin misin?"

"Eminim." Değilim.

Gözümden yaş akmasını engellemeye çalıştım. Erase arabanın olduğu yöne döndü ve ilerlemeye başladı. "Gidelim."

&&&

Yol boyunca hiçbir şey konuşmadık. Ne o bana baktı ne de ben ona. Ben de gözlerimi kapatıp gelen yaşları çıktıkları deliğe sokmaya çalıştım.

Eve gittiğimde Eylül yorgun gözlerle bana baktı. Bir saattir tuttuğum yaşları bıraktım. Ağladım.

Hiçbir şey söylemedi Eylül. Konuşmadık. Belki de biliyordur konuşmanın fayda etmeyeceğini. Odama geçtim. Hiçbir şey fayda etmeyecekti şuanki ağrıma. Bağıra bağıra ağladım.

Kendim, kendimi ateşe atmıştım. Bile bile yangına gitmiştim. Oysa söz vermemiş miydim? Artık kendime değer vermeyecek miydim? Üzülmeyecektim hani? Peki ya şuan yaptığım şey neydi? Kendime verdiğim sözü tutamıyordum birini mi sevecektim? En iyisi vazgeçmekti. Unutmaktı. Verilen sözü tutmaktı.

&&&

Nihayi olarak gideceğimiz gün gelmişti. Erase hakkında hiçbir şey yapmamıştım. O da ne aramıştı ne de sormuştu zaten. Belki de çoktan yeni birini bulmuştur, diye geçirdim içimden. Elimdeki bütün posterlerini yaktım, telefonumdan numarasını sildim. Facebook hesabımı dondurdum. Zira bir sürü sayfa beğenmiştim. Hangi birini devre dışı bırakacaktım? İnstagram hesabımdan takibi bıraktım. Elimden gelen her şeyi yaptığıma inandım. Son bir şey kalmıştı. Kalbimden silememiştim.

Sabah erkenden kalkıp bavulumuzu topladık. Aldığım tüm kitapları bir poşete doldurup çantama koydum. Telefonumun şarjını ve kulaklığını aldım. Hiçbir şey bırakmamıştım.

Bir iki saat sonra havalimanındaydık. Uçağın gelmesini bekledik. Hayatımda ilk kez Eren'in gözlerimin önünde birinin elini tutmasına kırılmamıştım. O da şaşırmış gibiydi. Hiçbir yere bakmamıştım. Yalnızca gözümü sabit bir noktada bırakmıştım. Hala alışmak için çabalıyordum. Ama yapamıyordum. Yine uykusuz günlerim başlamıştı. Gece boyunca 3 kez nöbet geçirmiştim. Yani psikolojik rahatsızlığımdan bahsediyorum. Artmıştı.

"Selin artık toparla kendini."

Eylül bunu fısıldar gibi söylemişti. Hiçbir cevap vermedim.

"Konuş benimle." Ona dahi bakmadım. Hala aynı yere bakıyordum.

"Selin? İyi misin sen?"

Bu Eren'in sesiydi. "Rahat bırak beni."

Yüzüne bakmadan söylemiştim bunu. Dilan'la yanıma geldiler. "Sen iyi değilsin. Neyin var?"

Neden bunu yapıyordu? Eline ne geçiyordu? Ondan nefret ettiğimi bilmiyor muydu? "Eren git başımdan!"

Dilan bana tuhaf tuhaf baktı ve Eren'in kolundan tutup geri çekti. "Tamam uzak durun. Hadi." Eylül onları uzaklaştırmaya çalıştı. Eren de omuz silkip, yine aynı şerefsiz işte, az önce durduğu yere gitti.

Anons duyulduğunda uçağa binmek için harekete geçtik. Erase'i görebilmek için etrafa baktım. Ama o yoktu. Gerçekten yoktu.

&&&

   Bu bölüm de bitmiştir. Seviliyorsunuz.

  

İMKANSIZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin