19.BÖLÜM

106 12 2
                                    

   Aradan geçen bir hafta boyunca evden dışarı çıkmadım. Ailem de bir şeyler sezmişti, illa ki. Ama tek kelime etmediler. Üzerime düşmediler. Belki de Eylül'den malumat almışlardı. Bu yüzden konuşmadılar. Büyük ihtimalle böyle olmuştu.

   "Gidiyoruuzz!!" Eylül büyük bir neşeyle odama girmişti. Eve geldiğimden beri açılmayan camı açmıştı. Gözlerimi refleks olarak kolumla kapatmaya çalıştım.

   "Yok öyle bir şey."

   Yatağımın boşta kalan kısmına oturdu. "Var canım. Yeter be, seni asosyal ilan ediyorum. Hakkında hiçbir bilgi alamıyorum, Selin. Eskiden seni senden çok tanırdım. Şimdi? Bilmiyorum. Son günlerde hastalığının belirtilerini gördün mü onu bile BİLMİYORUM."

   "Evet."

   "Ne evet?"

   "Gördüm. 14 kez."

   "Yuh!"

   "Evet saydım."

   "Ondan bahsetmiyorum. Neden bu kadar fazla?"

   "Bilmem."

   "Selin psikolojini bozmaya mı çalışıyorsun sen? Hayatını mahfetmek mi istiyorsun? Depresyon artı depersonalizasyon sana hayli ağır gelecektir. Bırak artık şu dramatik şarkıları. Hayata dön."

   "Hayat diye bir şey var mı ya?"

   "Var." Olumlu anlamda başını salladı. "Güldüğün zamanları hatırlıyorum da... Gül artık Selin."

   Biraz duraksadım ve güneşin bana gülümsemesine baktım. "Gülüyor."

   "Ne?"

   Camı işaret ettim. "Güneş."

   "Evet gülüyor."

   Gözümden bir damla yaş aktı. "Gülemiyorum."

   "Erase'in sevgilisi olduğuna yemin edebilirim."

   O anda kafamı ona doğru çevirdim. Kaşlarımı çattım ve yatakta doğruldum. Hiçbir şey söylemedim.

   "Kaçınılmaz son."

   Yine herhangi bir tepki vermedim.

   Dolaba yöneldi ve birkaç parça kıyafet çıkardı. "Bunları giy, Erase'i unut zira o seni unuttu-" İkinci cümleden sorasını duyamadım. Gözlerimi sımsıkı kapattım. Yüzümü yıkıyormuş gibi yaşlar akmaya başladı. Kafamı yatağımın başlığına yasladım. Güçlü bir şekilde yutkundum. O beni unutmuştu.

&&&

   "Şuraya da girelim, sonra şurası, sonra..."

   Eylül bana mağazaları gösterirken gözüme D&R takıldı. Aklıma Erase'le birlikte kitap dünyasına gittiğimiz gün geldi. Bu kez ağlayamamıştım. Bu çok zordu. Ağlamak isteyip de ağlayamamak... Gerçekten zordu.

   "Ne diyorsun?"

   "Selin?"

   "Sana soruyorum?? Dünyadan Seline???"

   Başımı Eylül'ün olduğu tarafa çevirdim. "Hı?"

   "Tak beni."

   "D&R'a gidelim." Oraya yöneldim.

   "Peki. Taktığın için sağol."

   "Ne demek her zaman."

&&&

   Kitaplarda elimi gezdirdim. Sanki böyle yapınca içlerindeki tüm duygular kalbime yükleniyordu. Farklı bir histi. Ama oluyordu.

   "Sıkıldım."

   "Ne? Burada sıkılınır mı kızım?"

   "Ama Selin..."

   "Kitaplar insanı bunaltmamalı. Bunaltırsa... İnsan değilsin demektir. Kusura bakma."

   Alaycı bir şekilde gülümsedi. "Tabii. Bakmam."

   Yeniden kitaplara yöneldim. Hangi aşk kitabını bulduysam aldım. Bir çanta dolusu kitabım olmuştu.

   "Gidelim artık!"

   "Gideceğiz ya bekle."

   "Of Selin!"

   "Ya sen git takıl orda burda. Bekleme beni. Gelirim ben."

   "Tamam. Karşı mağazadayım."

   "Hıhıııı..."

&&&

   Mağazanın çıkışında çantama koyduğum kitapları düzeltiyordum. Hava kararmaya başlamıştı. 2 saatimi burada harcamış ama hiç sıkılmamıştım.

   Tam çantamı sırtıma takacakken ağzıma soğuk bir şey değdi. Sonra boynumun yanında bir kol gördüm. Gözlerimin kapanmaya başladığını hissettim. Her yer siyah noktalarla kaplandı. Gözlerim kapandı. Gerisi yok.

&&&

   Arkadaşlar bu bölüm yayımladığım son bölüm. Artık yayımlamayacağım. Çünkü emek veriyorum, sizde emek denen o şeye gösterilen saygıdan yok. Altı üstü yıldızın üstüne basacaksınız. Çok mu zor? Artık bitti.

  

  

  

İMKANSIZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin