2. Bodrum

13 2 0
                                    

"Beni özlersen yıldızlara bak kızım, o hikayedeki yıldız senin annen."

Gün giderek batmaya başlamıştı, Bodrum sokaklarında sakince dolaşıyordum. Kalabalık bir sokağa girdiğimde arkamdaki gölge de benimle birlikte o sokağa girdiğinde takip edildiğimden kesinlikle emindim.

Adımlarımın hızını biraz daha arttırdığımda üstümdeki ince hırkayı çıkardım ve belime bağladım. Çantamdan çıkardığım güneş gözlüğünü de takıp bir kalemle saçlarımı topuz yaptım. Peşimi bırakmadığını fark edince bulduğum boş bir binaya yönelip içeri girdim, çok geçmeden kapı açıldığında gelen kişinin dizine bir tekme atıp duvara ittirdim ve kolumla boynundan iterek duvara sabitledim. Kafamı kaldırıp baktığımda o tanıdık yüzle karşılaştım.

"Savaş?" diye sordum şaşkın bir şekilde. O ise gayet rahat bir tavırla "Selam." dedi. Sinir katsayım gittikçe artarken "Sen beni mi takip ediyordun?!" dedim.

"Yani, ben evime gidiyordum ama sen takip ettiğimi düşünüp üzerine alındıysan özür dilerim." dedi. "Evin burası mı?" diye sorduğumda kafasını salladı ve "Seni takip edildiğini düşündüren ne Ahu?" diye sordu bana acıyormuş gibi bakan gözleri ile.

Hiçbir şey söylemeden kapıyı açtım ve çıkarken "Bana sakın acınılacak biriymişim gibi bakma Savaş." deyip kapıyı sertçe kapattım.

...

Sahil kenarındaki yoldan yürüyerek kiraladığım evime geldim. Zaten az eşyam olduğundan hemen yerleşmiştim. Camdan baktığımda gördüğüm deniz manzarası nefesimi kesebilecek güzellikteydi.

Yorgun olduğum için direkt duşa girdim ve üzerime pijamalarımdan birini giyip kendimi uykunun sıcak kollarına bıraktım.

Gözlerimi açtığımda Ela Gözlü Adam yanımdaydı, tıpkı o gün olduğu gibi saçlarımı okşadı.
"Sana söylediklerimi hatırlıyor musun kızım? 'Merak etme kızım, bir gün babanın yaşadıklarının daha kötüsünü yaşayacaksın. İşte o zaman yanında annen bile olmayacak.' demiştim sana." dedi. Gülümsemeye başladığında ellerim buz kesti, bunu fark etmiş olacaktı ki ellerimi tutmaya çalıştığında hızlıca ellerimi uzaklaştırdım ve "Neden buradasın? Annem yok burada git." dedim.

Gülümsemesi iğrenç kahkahalara dönüşürken uzaklardan bir ses gelmeye başladı, Ela Gözlü Adam sesi duyunca "Kendi sonuna yavaş yavaş yaklaşıyorsun güzel kızım." dedi ve karanlığa doğru yürüyüp yok oldu.

Gözlerimi açtığımda yanımda kimse yoktu. Çalan zilin sesini duyunca hızlıca kalktım ve kapıyı açtım. Kapıyı açar açmaz Doruk ve Tuğçe bana sarıldılar ve "Çok özledik seni kızım!" dediler neşeli bir şekilde.

Ben hâlâ kâbusun etkisinden çıkamadığım için şok olmuş bir hâlde olduğum yerde kaldım. Doruk, "Ahu, iyi misin?" diye sordu, kafamı sağa sola sallayıp "Ela Gözlü Adam buradaydı." dedim. Tuğçe bana iyice sarılarak "Ahu, öldü o. Yaşamıyor, sen kâbus görmüşsün. Bak biz geldik hadi toparla kendini sahile gidelim nefes al." dedi. Onun da endişelendiğini anlamıştım ama o belli etmemeye çalışıyordu. Tuğçe tıpkı bir anne gibi şefkatliydi, yakınlarına bir şey olmasına asla dayanamazdı. Doruk ve Tuğçe ailem gibiydi. Onlar bensiz, ben onlarsız olamazdım.

...

Yarım saattir sahilde oturuyorduk. Doruk ve Tuğçe kendi aralarında konuşmaya dalmışken ben de hem telefonumla ilgileniyordum hem de denizi izliyordum. Canım iyice sıkılmaya başlayınca "Ben biraz dolaşacağım." deyip yanlarından ayrıldım.

Yürümeye devam ederken yanımdaki gölgemin yanına bir gölge daha eklenmişti, kafamı çevirip yanıma baktığımda ise Savaş'la göz göze geldim. Sürekli karşılaşmamız beni şüphelendiriyordu.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 01, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Anlat BanaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin