Kumral saçlı genç kadın salona herkesten önce gelmişti. Kocaman sinema salonunun kapısından içeri girdiğinde kalakaldı.
Hayatında o güne dek gördüğü en büyük sinema salonu, geçen yıl arkadaşının kızını oyalamak için götürdüğü alışveriş merkezinin sinema salonuyken böylesine devasa ve büyüleyici bir yerde olmanın heyecanı içini kapladı.
Nefesi kesilmiş şekilde etrafı izlerken görevlinin ona seslenmesi ile kendine geldi.
"Biletiniz var mı hanımefendi?" sorusuna önce irkildi, genç görevlinin güleryüzlü tavrı rahatlamasını sağladı ve gülümseyerek biletini uzattı.
Genç adam bileti alıp kaşlarını çatarak inceledi ve ismi tekrarladı. "Charlotte Lorraine Night... 5 numaralı koltuk. Şöyle buyrun."dedi ve "Oldukça hızlı davranmışsınız Bayan Night."diye ekledi.
Charlotte "Uzun zamandır Benedict Cumberbatch'in büyük hayranıyım."diye mırıldandı. "Bu filmi burada izleme fırsatını kaçıramazdım."
"Uzun yoldan geliyor gibisiniz."
"Evet, bir süredir İtalya'da yaşıyorum."
"İtalyan gibi görünmüyorsunuz. Yani bağışlayın, fazla konuşkan olabiliyorum. Afedersiniz."
"Hayır, İtalyan değilim. Çocukluğum Londra'da geçti, burada doğdum. Ve konuşkanlığınız hiç sorun değil, gerginliğimi aldığınız için size minnettarım asıl. Umm... Filmin başlamasına ne kadar var?"
"Bir saatimiz var hanımefendi. İşte birkaç kişi daha geliyor. İyi seyirler."
"Teşekkür ederim."Charlotte arkasına yaslanıp gözlerini yumdu.
Sabah uçağa yetişebilmek için erkenden kalkmış, hava limanında bir görevli ile tartışmıştı. Telefonundaki aptal uygulama yüzünden burayı bulmasının neredeyse iki saatini aldığı aklına gelince yine sinirleri kabardı.
Neyse ki şimdi buradaydı. Bu kadar yorulmasına değeceğini umuyordu.Charlotte da bir oyun yazarıydı, tabii daha yerel tiyatrolar için oyunlar yazıyordu. Büyük bir filmin senaristi olmayı hayal ederdi. Ancak bu yaşından sonra pek de mümkün olmadığını biliyordu.
Benedict Cumberbatch ile daha önceden tanışmışlardı. İkisi de küçük bir çocukken… Çok uzun zaman önce.
Elbette Charlotte'un küçük Benedict'i değildi artık. Hatta o Charlotte'u hatırlamazdı bile. Nereden hatırlasın?
Benedict'in en eski hayranı Charlotte'tu. Daha ünlü bile değilken farklı olduğunu bilen kişiydi. Ama fark etmez. Şimdi onun sıradan hayranlarından biriydi. Yalnızca bir filmini ilk izleyenlerden olmak için acele eden yüzlerce kişiden sadece biri…
Tüm bunları düşünürken hafif bir uyku bastırmıştı. Ve gözlerini büyük bir gürültüye açtı. İşte film başlıyor!
Tüm koltuklar dolmuştu. Bir saattir uyuduğunu düşününce kendinden utandı.
Hatta hala ayılamamıştı. Bir an için Martin Freeman'ın kendisine selam verdiğini sandı. Sonra da onu koltukların arasından geçip arkasındaki koltuğa oturduğu yanılgısına düştü. Martin Freeman'ın?
Kendine hatırlattı. Hayır, gördüğün her sarı saçlı adamı Martin Freeman zannedemezsin...
Adam arka çaprazındaki koltuğa oturdu. Charlotte arkasına dönüp o olmadığından emin olmak istiyordu. Baksa fark edilmezdi bile... Ama tanımadığın bir adama dik dik bakmak… Ayrıca ışıklar çoktan kapanmıştı.
Baksa bile tanıyabilir miydi?Hayır, o olmasını istiyorsun. Ama o Martin Freeman değil. Ne işi olsun ki burada?..
Arka çaprazındaki adam Charlotte'un yanındaki adamın kulağına eğilip bir şeyler fısıldadı. Yanındaki adam da gülerek onu onayladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Scriptwriter
Fanfiction"Seni bir daha görebilecek miyim?" "Evet, elbette. Televizyonda, sinemada, internette... Elinin altında sayılırım." Gülüştük, sonra ekledi. "Asıl ben seni bir daha görebilecek miyim?" "Kim bilir? Ama asıl soru şu; neden beni tekrar görmek isteyesin...