Doğrusu kocaman bir ev zaten beklediğim bir şey olmasına rağmen yine de hayret ettim.
Benedict ile bahçeyi geçtik. Evin kapısını açıp beni içeri davet etti. Ardından ben sofada beklerken odaların birinden dizüstü bilgisayarını alarak onu takip etmemi istedi.
Arabada gayet samimi bir şekilde konuşurken bu şekilde biraz çekinmiştim. Benim kaybolabileceğim bir eve sahipti ve az önce bana ihtiyacı olduğu ile ilgili tüm o şeyler şimdi zırvalıktan ibaret geliyordu.
Mutfaktan geçip arka bahçeye bakan camekanlı bölüme geçtik.
Yağmur hafiflemiş, bulutların arasından güneş görünmeye başlamıştı.Benedict bilgisayarı önüme koyup boş bir word sayfası açtı.
Şaşkın şaşkın ona baktım."Yarın uçağım var Benedict."
"Yani?"
"Bir tiyatro oyunu yazmak bile haftalar sürüyorken sen birkaç saatte koca bir film senaryosu yazmamı mı bekliyorsun?"
"Ah sabaha kadar vaktimiz var. Eminim bir şeyler çıkarabilirsin. Ben sana bir kahve getireceğim. Sen başla."
"Belki de İtalya'ya döndüğümde yazıp sana mail yoluyla ulaştırsam daha iyi olur."
"Ama bugün bitmeli."
"Nasıl? Hem kaliteli bir şey çıkarmak istiyorsun hem de birkaç saatte yazmayı mı? Sabaha kadar uğraşsak bile bu mümkün değil."
"Tamam, yetişip yetişmemesi sorun değil. Sadece başla. Şimdi görmeliyim. Eğer bitmezse dediğin gibi olur. Ama lütfen, elinden geleni yap."
"Ondan kuşkun olmasın."
"Martin de birazdan burada olur. Bir de, lütfen onun yanında şu yakıştırma şeylerinden söz etmesen iyi olur."
Bu gergin kocaman bir kahkaha atmamı sağladı. "Ama sen bütün eğlenceyi kaçırıyorsun."
Cevap vermedi. Başımı boş ekrana çevirdim. Gerçekten bekledikleri filmi onlara verebileceğimi sanmıyordum.
Yine de iyimser olmaya çalıştım."Pekala, başlayalım o halde. Bana bir kağıt kalem getirebilir misin?"
Benedict odadan çıkınca kafamda düşüncelerimi birleştirmeye çalıştım. Sherlock izlerken yeni sezon çıktığında şunlar olsa dediğim her şeyi kafamda sıraya dizdim. Johnlock düşüncelerini şimdilik çıkardım.
Ben bunları düşünürken telefonum çaldı. Arayan Beatrice'ti, eminim burada olduğumu bilse delirirdi.
"Charlotte! Filmden çıkmış olmalısın! Nasıldı?"
"Harikaydı Beatrice."
"Şimdi neredesin?"
"Aslındaaa biraz meşgulüm. Döndüğüm zaman her şeyi anlatacağım."
"Başını belaya mı soktun orada?"
"Hayır, her şey yolunda."
"Burada seni bekleyen çok iş var Charlotte."
"Burada da."diye mırıldandım. Ardından biraz havadan sudan konuşup kapattık.Arkamdan Benedict'in sesinin gelmesi ile irkildim. "Charlotte mu? Beni uyarmadın."
"Ah korkuttun beni. Mutfak tarafından geleceğini sanıyordum."
"İşte kağıt kalem. İstediğin başka bir şey var mı?"
Telefonumdan Sherlock için bestelenmiş müzikleri açarken "Hayır." dedim.
2 saatlik bir film için 120 sayfalık bir senaryo gerekir.
Başlayalım.Ana Hatlar.
İlk perde:
Rosie, Sherlock, John ve Mrs Hudson'un olduğu tatlı bir hayat sunulur.İkinci perde:
Müşteri gelir, vakaya yönelinir. Bu sırada John ve Sherlock'un arasında anlaşmazlıklar... Olmadı. Çöp.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Scriptwriter
Fanfiction"Seni bir daha görebilecek miyim?" "Evet, elbette. Televizyonda, sinemada, internette... Elinin altında sayılırım." Gülüştük, sonra ekledi. "Asıl ben seni bir daha görebilecek miyim?" "Kim bilir? Ama asıl soru şu; neden beni tekrar görmek isteyesin...