Tüm gece rüyamda yazacaklarımla ilgili şeyler gördüm. Tabii bu rüyaların hiçbiri yenilir yutulur şeyler değildi.
Zaten aptal heyecanımdan dolayı daha sabah olmadan kalktım. Biraz kitap okuyup zihnimi açmayı düşünmüştüm ki beynim senaryolarla dolup taştı. Sanki yıllardır bu günü bekliyormuşum.
Saat 09.00'a gelirken Benedict aradı.
"Günaydın, beni buradan alabilir misin?"
"Bilgisayarımı alabilirim, orada da..."
"Hayır, burada daha fazla kalmayacağım. Hem yakınlara gelmemin iyi olacağını söylemiştin."Sesi endişeli geliyordu.
"Bir şey mi oldu?""'Ti conosco, sei Benedict Cumberbatch?' Ne demeliyim?"
"Seni tanıdığını ve Benedict Cumberbatch olup olmadığını soruyor."
"Adımı tekrarlayıp durmasından o kadarını anladım. Ama burada olmamalıyım. Lütfen beni buradan al."
Bunun o kadar büyük bir şey olduğunu sanmıyorum ama sesi neredeyse ağlayacak gibiydi, bu yüzden beni 'sakince beklemesini' söyleyerek arabama koştum.
Ben oraya vardığımda bavulunu almış dışarıda bekliyordu. Telefondaki sesinden dolayı o kadar endişelenmiştim ki sanki buradan kaçmalıymışız gibi hissettirdi. Ben de ona selam bile vermeden apar topar bavulunu arabaya yerleştirdim. O sırada Benedict de arabaya bindi.
"İyi misin? Sesin, pek iyi gelmiyordu."
"Burada biraz rahat olabilmek istiyorum. Her an bir yerlerden çıkan kameralar istemiyorum. Ama ne dediğini bile anlayamadığım biri bana kim olduğumu soruyor."
"Tamam, biraz rahatsız edici. Ama birazcık abartmıyor musun?"
"Belki ama çok sıkıldım bunlardan. Bak sen bile... beni yıllar sonra gördüğünde aklına gelen ilk soru neydi? Tahmin edebilir miyim? 'Siz Benedict Cumberbatch misiniz?' değil mi?"Güldüm. "Hayır, bu üçüncü sorumdu. İlki 'Sherlock'un yeni sezonu gelecek mi?' oldu."
"Eh bu iyi. Hiç değilse kişisel bir soru değil."
"Tamam, sıkılmışsın anlıyorum. Bir şeyler yedin mi?"
"Hayır."
"Evimin yakınlarında güzel bir yer var. Orada karnımızı doyuralım. Bir arkadaşım orada çalışıyor, pizzası inanılmazdır!"
"Kahvaltıda? Pizza?"
"Hayır hayır, dedim ya evimin yakınında bilgisayarımı alıp geleceğim. Orada yazacağız. Ya da evde yazarız. Çalınma konusunda endişeleniyorsan. Sonra yemek yiyeceğimizde oraya ineriz."
"İkinci seçenek."
"Tamamdır!"
"Bugün ne kadar da enerjiksin."
"Genelde enerjiğim. Ama sen beni hep en yorgun zamanlarımda gördün. Ayrıca heyecanlıyım da. Ne kadar güzel bir gün!"O gün cidden olmam gerektiğinden daha neşeliydim ama neşemin birazı da Benedict'in moralini yerine getirme çabamdan kaynaklıydı. Eğer birlikte bir iş yapacaksak ikimizin de keyfi yerinde olmalıydı sonuçta.
ꔛ
Restorana vardığımızda arkadaşlarımdan biri bizi karşıladı. Burası evimin yakınında ve sık sık geldiğimden neredeyse hepsini tanıyordum. Hatta bir dönem orada çalışmıştım bile.
Bu yüzden ayaküstü biraz sohbet ettik.
Arkadaşım bize bir masa gösterirken Benedict kulağıma fısıldayarak ne dediğini sordu.
"Sevgili olup olmadığımızı sordu."
"Peki ya... Ne dedin?"
"Öyle olmadığımızı söyledim."
"John gibi mi?"Bu beni biraz güldürdü. "Evet, John gibi."
John gibi inkar etmek, sanırım herkesin ne olduğunu bildiği şeyi inkâr etmek anlamına gelir.
Senaryonun Johnlock olacak olmasın Martin Freeman'in ne tepki vereceğini düşündüm. Eminim çok sevinecekti. Tabii ki bunu belli etmeyecekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Scriptwriter
Fanfiction"Seni bir daha görebilecek miyim?" "Evet, elbette. Televizyonda, sinemada, internette... Elinin altında sayılırım." Gülüştük, sonra ekledi. "Asıl ben seni bir daha görebilecek miyim?" "Kim bilir? Ama asıl soru şu; neden beni tekrar görmek isteyesin...