Selam!
Yeni bir kurguyla karşınızdayım ve ne kadar heyecanlı olduğumu size anlatamam. Kalbim çok hızlı atıyor :')
Hep birlikte yeni insanlar tanıyacağız, güleceğiz, eğleneceğiz, ağlayacağız... Bu beni her zaman heyecanlandıracak.
Lütfen oy vermeyi ve yorum bırakmayı unutmayın...
Sizleri çok seviyorum <3
Bölüm şarkısı:
Taylor Swift - Lover
1. Bölüm • Düğün ve Diğer Saçmalıklar
Sıcaktan en az kahveden nefret ettiğim kadar nefret ediyordum.
Ve bana sıcak bir kahve içmek zorunda bırakan sabahlardan daha çok nefret ediyordum. Ne kadar kendimi sabahlara alıştırmaya çalışsam da biliyordum ki asla sabah insanı olamayacaktım.
Kahve makinesinden çıkarttığım sıcak kahve avuç içlerimi yaktığı an onu iterek kırılmasını istesem de en sevdiğim kupamın parçalanmasına izin veremezdim. En azından beyaz porselenin üzerine işlenmiş pembe patili kedicik bana kahveyi sevdirebilirdi. Lavabonun içinde dün geceden kalma bulaşıklar, ada tezgâhın üzerine Popeyes'ın çöpleri duruyordu. Gece eve oldukça geç dönmüştük ve bu yüzden Barış'la ikimizin de buraları temizleyecek vakti yoktu. Hala baldırlarımın üst kısmı acı verici bir şekilde ağrıyordu.
Tezgâhın üzerine koyduğum telefonumun ekranı bildirimin ışığıyla aydınlanınca gözüm saate takılınca zaten zar zor içtiğim kahveyi tükürecektim. Kalın topuklu botlarım zeminin üzerinde korkunç yankılar bırakırken hızla merdivenlere ilerledim. Barış'ı neredeyse bir saat önce, banyoya girerken uyandırmıştım ama hala kalkmamış olmalıydı. Tamam, dün gece ikimiz de ayrı ayrı yorulmuştuk ama bu bahane olmamalıydı. Kız kardeşi evleniyordu, işler gittikçe sıkışmıştı. Ne olurdu biraz daha az Barış gibi olsaydı.
"Barış!"
Aldığım koca bir sessizlikti. Vakit kaybetmeyerek üst kata çıktım ve hiç beklemeden yatak odasının kapısını açtım. Bunu yapabildiğim kadar hızlı yapmaya çalışmıştım çünkü biliyordum ki Barış benim gazabıma uğramadan uyanmak isterdi.
Panjurlar bile hala kapalıydı. Barış Kurtkoy gerçekten tasasız bir şekilde, bir eli yastığının altında, yüzüstü yatıyordu. O an çıplak sırtında beş parmağımın izi çıksın istiyordum. Komodinin üzerinde duran kumandayı alarak panjurları açtım ve hızla perdeleri iki yana çektim. Yatakta yatan Barış yüzüne vuran günışığıyla yüzünü buruşturdu ve bal sarısı gözleri huysuz bir şekilde benim kızıla çalan kahverengi gözlerimi buldu ama bu huysuzluk hali benim gerçekten orada olduğumu anladığında komik bir paniğe dönüştü. Öylesine hızlı kalktı ki, yataktan ölü bir ceset gibi sarkan yorganı ayaklarına dolandı. Bu beni neredeyse güldürecekti lakin gülemeyecek kadar sinirliydim.
"İdil," dedi sorar gibi elini gözlerine siper ederek. "Uyanmışsın."
"Uyandım. Tıpkı senin bir saat önce olman gerektiği gibi."
Barış sertçe yutkunarak boğazını temizledi. Benden uzun olduğu için kafamı geriye atarak ona bakmaya çalışıyordum ve bu durumda onu azarlamam dışarıdan komik görünüyordu. "Bugün," dedi farkındalığa yeni varıyormuş gibi. "Hazal'ın düğün günü."
Yüzüne yayılan dehşet ifadesini keyifle izledim. Hazal, Barış'tan dört yaş küçük kız kardeşiydi. Kurtkoy ailesinin ortanca çocuğuydu ve bence -bu kesinlikle benim fikrim- bu derece panik biri olmasının yegâne sebebiydi. Çocukluktan beri hep birlikte büyümüştük ve ben Hazal'ın hem Barış'ın hem de küçük kardeşi Alin'in arkasını topladığına defalarca şahit olmuştum. Her şeyi elinde tutmayı seviyordu. Hazal yirmi beş, Barış yirmi dokuz yaşında olmasına rağmen her zaman onun ablası gibi davranırdı. Kontrol etmeyi seven biriydi. Hal böyle olunca düğünü için de tonlarca plan yapmış ve her şeyin kusursuz olmasını istemişti. Herkesin panik olması bu yüzdendi. Eğer bir şey istediği gibi olmasa öfkesi etrafındaki herkese bulaşırdı. Sırf bu yüzden onun nedimesi olmak istememiştim. Yetmiş iki maddelik bir yapılacaklar listesini Barış'ın elinde gördüğümde de bu kararımdan emin olmuştum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sahtekâr ve Oyunbozan
Romance*Yetişkin ögeler içermektedir.* Kendimi hiçbir zaman normal biri olarak görmemiştim. Genelde talihsizlikler beni bulurdu ve ben de yılların getirdiği bir tecrübeyle bu talihsizlikleri kendi kendime halletmeye çalışırdım. Bu seferki farklıydı. Onur...