3. Bölüm • Güneş Yanıkları ve Tatsız Yemekler

400 35 15
                                    

Merhabaa!!

Nasılsınız? Hayatınız nasıl gidiyor?

Umarım mutlusunuzdur.

Bu bölüm yazdığım her satırda o anın içimdeymişim gibi hissettim. Umarım sizi de oturduğunuz yerden alıp Bangkok'un o nemli sıcağına, karmaşık sokaklarına ve İdil'le Onur'un otel odasına götürebilirim.

Bölümden benim yazdığım kadar zevk almanızı umuyorum.

Spotify profilimde hem İdil için hem de Onur için bir spotify listesi yaptım. İsmim Lovelace. Listelerin ismi de "onur" ve "idil". Eğer bu şekilde bulamazsanız arama kısmına "Gül ve Hançer" yazabilir daha sonra da profilime tıklayarak çalma listelerine erişebilirsiniz.

Lütfen oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayınnn

Düşünceleriniz benim için çok değerli.

Bölüm şarkıları:
Taylor Swift - Better Than Revenge
Jry, RuthAnne - Pray

Bölüm şarkıları: Taylor Swift - Better Than RevengeJry, RuthAnne - Pray

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

3. Bölüm • Güneş Yanıkları ve Tatsız Yemekler

"İtiraz etmeliydik."

Büyük lobiye bakan ve sonsuza kadar çıkıyormuş gibi gözüken cam bir asansörün içinde Onur'la tek başımaydım. Onur bunu ne zaman diyeceğimi bekliyordu, bunu biliyordum. Güldü. Ağzını açtı ama sonra söyleyeceklerinden vazgeçerek geri kapattı.

"Söyle, söyle. İçinde kalmasın."

"İtiraz edecek bir şey yoktu. Eğer gerçekten iki ayrı oda bulabilselerdi bunu yapmazlardı. Bangkok'tayız. Dokuz milyon insan yaşıyor, belki de daha fazla. Bence bir hastalık kapmadan buradan gidebilmek için dua etmeliyiz." Kocaman, pembe valizimin üstüne oturarak Onur'un yüzüne baktım ama o dümdüz asansörün kapısına bakmaya devam ediyordu.

"Az önce söylemek istediğin şey bu değildi."

Onur kafasını iki yana salladı. "Değildi."

İçimde önlenemez bir merak oluştu. Dirseğimi dizlerimi koyarak çeneme elimi yasladım. "Söylemeyecek misin?"

"Hayır."

Ofladım. Gözlerim sayıların giderek arttığı paneldeydi. Kaç katlıydı ki bu bina? Bir türlü bitmemişti. "Onur sen kaç yaşındasın ki?" Bu ani soruyu sormamı beklemiyor olacak ki ne dersem bana bakmayan gözleri duyduğu soruyla bana çevrildi.

"Nerden çıktı şimdi bu?" Göz kapakları gözlerinin yarısını örtmüştü.

Omuzlarımı silktim. "Bilmem, merak ettim."

Onur yeniden kapıya döndü. "Yirmi dokuz yaşındayım." Bunu beklemiyordum çünkü sanki daha gençti. Belki de teninin beyazlığından dolayı böyle düşünmüştüm ama Barış'la aynı yaşta olmasına rağmen Onur kesinlikle daha genç duruyordu. Ben onun yüzüne bakmaya devam ederken o gözlerini yavaşça bana çevirdi. "Sen kaç yaşındasın?"

Sahtekâr ve OyunbozanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin