4. Bölüm • Spontane Danslar ve Yara İzleri

358 35 26
                                    

Merhaba hanımlar beyler!!

Nasılsınız??

Sizinle yeni bölümde buluşuyor olmak heyecan verici. Sizi çok özledim.

Uzuuun bir bölüm oldu.

Bu bölüm benim yazarken aşırı eğlendiğim bir bölümdü. İdil ve Onur sanki karşımdaydı ve yazdığım her satırda göz göze geliyormuşuz gibi hissettim. Bazen gülümsedik, bazen kahkahalar attık.

Sizden ricam benimle birlikte bu mutlu anları paylaşmak için booolll boll yorum yapmanız. Lütfen oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayınnn

Hepinizi çokk seviyorum <3

Bölüm şarkıları:
Taylor Swift - How You Get The Girl
Taylor Swift - Dress
Taylor Swift - False God
Honey Gentry - Aphrodite

Bölüm şarkıları:Taylor Swift - How You Get The GirlTaylor Swift - DressTaylor Swift - False GodHoney Gentry - Aphrodite

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

4. Bölüm • Spontane Danslar ve Yara İzleri

Bulduğumuz hamburger dükkanından içeri girerken kendimi gereksiz bir şekilde heyecanlı hissediyordum. Bunun nedeni hamburgeri çok sevmem olabilirdi ama asıl nedeni Onur'la yan yana yürüdüğümüz sokak boyunca sarı, kırmızı tonlarda ışıl ışıl parlayan ışıkların arasından geçmemizdi. Bangkok düzensiz ve pasaklı gibi görünebilirdi ama içerisinde başka bir hayatı barındırıyordu.

İçeride bira kokusu kızmış yağ kokusuna karışmıştı. Gecenin geç saatleri olduğu için masalar çok yoğun değildi. Bar tezgahında ise birkaç kişi duruyordu. Tezgâhın arkasındaki Amerikan servis penceresinden mutfaktaki kargaşayı görebiliyordum. Onur'u önemsemeden mekânın loş aydınlığında bir iki adım attım.

Onur arkamdan, "Burada geçirdiğim her an ömrümden bir yıl götürüyor," diye söylense de hamburger yemek için aşırı heyecanlı olduğumdan dolayı ona sataşmadım.

Arkamı dönerek onu kolundan tutup tezgâha çekiştirdim. "Hadi," dedim gülerek. "Hayatının en iyi hamburgerini yiyeceksin."

Onur bar sandalyesine otururken kafasını iki yana salladı. "Hiç şansın yok."

Eminim hayatı boyunca oldukça pahalı restoranlarda mükemmel hamburgerler yemişti ama yine de bir umut onu heveslendirmeyi umut ediyordum. Başıma taktığım Onur'un bana hediye ettiği şapkayı tezgâha koydum. Bar sandalyesine Onur fark etmeden bir bakış attım çünkü çok uzundu ve benim boyum bir elli beşi ancak geçiyordu. Onur'un fark etmemesini umarak bar tezgahına bastırdığım ellerimden destek alarak kendimi sandalyeye doğru çektim. Yerime yerleşirken Onur'un bana bakıp hafif gülümsediğini görsem de bir şey söylemedi. Bir yanım, hoşlanmadığım bir yanım bana takılmasını istiyordu çünkü nedense böyle olunca Onur'un o ketumluğu kırılıyor ve daha rahat bir adama dönüşüyordu.

Siparişlerimizi verdikten sonra dirseklerimi bara yaslayarak çenemi ellerimin arasına aldım. "Nedense aşırı acıktım."

Onur uğraştığı telefonundan kafasını kaldırarak bana baktı. "Bir iki saat önce yemek yememiz dışında herhangi bir sorun yok."

Sahtekâr ve OyunbozanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin