Legends, 9. bölüm.
Odağım tamamen önümdeki boş, bembeyaz kağıttayken tereddütle hareket ettirdim elimi. Parmaklarım arasında sıkıca kavramış olduğum kalem, yavaşça kağıdın üzerinde kaydı. Geçtiği her yere koyu rengini bulaştırdı ve sonucunda; tüm beyazlığın içinde küçük, düz bir çizgi çekti. Hızlıca eğmiş olduğum kafamı biraz kaldırdım ve tavşan kulaklı çocuğun ağzı kulaklarına varmış, neşeli yüzüne baktım. Engel olamadığım bir heyecanla sordum, "Oluyor mu?" diye. "Yapabiliyor muyum?"
"Evet," dedi gözlerini güven verici bir şekilde kırptıktan sonra, onlarla eşzamanlı olarak kafasını da aşağı yukarı kaldırıp indirirken. Uzun kulakları her mutlu olduğu andaki gibi en tepeye uzanmış, arada bir kıpırdanıyordu. Sağ elini havalandırdı ve yumruk yapmış olduğu elinde yalnızca başparmağını kaldırdı. "Harika gidiyorsunuz! Devam edin, lütfen."
Ondan aldığım onayla heveslenmeden edemezken, kalemdeki parmaklarımı sıkılaştırdım farkında olmadan. Kendimi az da olsa rahatlatmak için gözlerimi bir saniyeliğine kapatıp derin bir nefes alıp verdim. Ardından, tekrar hareket ettirdim elimi. Bu sefer önceki düz çizginin aksine, daha yamuk, yuvarlağımsı bir çizgi çektim.
Tekrardan kafamı hızla kaldırdığımda, Jeongguk'tan son derece sevimli bir kıkırdama kazanmıştım. "Evet," dedi ellerini alkışlar gibi birbirine çarptıktan sonra. "Aynen böyle."
İster istemez gülümsedim sözlerine karşılık. Bu işin göründüğü kadar zor olmayışı beni kesinlikle çok rahatlamıştı ama yine de stresliydim. Tekrar nefeslendikten sonra, korka korka 'çizim yapma' denen şeyi sürdürdüm. Kalemin her hareketinde göğsüm gerginlikle kasılıyor, dişlerim dudaklarıma baskı uyguluyordu. Öyle ki birkaç çizgiden sonra parmak uçlarımın buz tuttuğunu ve tek bir damla terin alnımdan yanağıma doğru süzüldüğünü hissetmiştim.
Yavaş yavaş, çok fazla anlaşılmayan ve tıpkı bir çocuğun elinden çıkmış gibi acemice olan bir ağaç çizimi kağıdın üzerinde yer etmeye başlamıştı.
"Çok güzel oluyor, Efendi V," diye şakıdı Jeongguk abartılı olduğunu düşündüğüm bir neşeyle. Birdenbire onun öğretmen, benimse öğrenciye dönmem kendimi garip hissetmeme sebep olmuştu. Ancak, sevimliydi de. Asıl amacım Çocuğun dikkatini dağıtmak ve mutlu olmasını sağlamaktı, başarılıydım. Jeongguk uzun zamandır olmadığı kadar hayat doluydu.
"Kesinlikle çok yeteneklisiniz," dedikten sonra önümüze dizilmiş tonlarca kalem arasından yeşilleri ve kahverengileri teker teker seçti, bana uzattı. "Şimdi boyamanız gerekiyor."
"Pekala..." Dediği komutlara teker teker uyarak yaprakları yeşile boyamaya başladım ilk önce. Boyayı çizgilerin dışına taşırmamak için üstün bir dikkat sergiliyordum. Küçük, çok belli olmayan taşmalar olsa da sorun değildi, en azından Jeongguk öyle demişti. Zamanla daha iyi olacakmışım.
YOU ARE READING
Legends
Fanfiction"Sefaletin Tanrıçası Achlys! Size yalvarıyorum, bu sefil elçinizin adağını kabul edin. Bana uğruna kan dökeceğim bir yaşama sebebi verin!" Varlığım da, bu kitap da sana ithaf @nighttrainn