Elimi, kütüphanenin raflarında gezindirirken, parmaklarımı bir kitabın üstünde durdurdum.
Kitabı raftan çıkartıp kapağına baktım.
"Depresyon," kitabın kapağında yazan ismi okuduktan sonra onu sol elime aldım.
Muhtemelen depresyonun çeşitliliğinden ve nasıl başa çıkacağını anlatıyordu.Elimi tekrar raflarda gezdirirken bu sefer sim siyah bir kitapta elimi durdurdum.
Kitabı alıp adını sesli bir şekilde okudum.
"Yalnızlığın Son Meyvesi."
Dudaklarım aradığımı bulmanın verdiği keyifle
Kıvrıldı."Oku bunları oku. İleride bu sefer cidden yanında kimse kalmadığında sadece kitaplar ve kitapların kokusu kalıcak."
Yasemin kokulu kızın beynimde yankılandığı sesini duymamazlıktan gelip rafların köşesine geçip yere çöktüm.Önce 'Yalnızlığın Son Meyvesi' kitabını okumak yerine elime alttaki raflardan rasgele bir çizgi roman alıp okumaya başladım.
Kitap okumak şunun için güzeldir:
Senden asırlar önce yaşamış biri, seninde içini kemiren ve genellikle ifade edemediğin duyguları tarif etmiştir bir yerlerde. Varlığından haberdar olmayan birinin, senin yerine sıkıntı çekmiş olduğunu görmek rahatlatır. Anlarsın, yalnız değilsindir.***
Dışarıda sonbahar yağmurları yağarken, vücudumun titrediğini fark ettim.
Vücudumun titremesinden nefret ederdim çünkü benim kontrolum dışında oluyordu ve benim tek kontrol ettiğim yer bedenimdi.Bu aynı Matrix filminde ki Morpheus Neo'ya
"Kadere inanır mısın Neo?"
Demişti ve Neo hayır cevabını vermişti. Morpheus nedenini sorduğunda
'çünkü hayatımı yönlendiremediğimi düşünmeyi sevmiyorum' cevabını vermişti. Benimkiside aynı bu şekildi.Beynimi, istediğim gibi yönlendirmemek düşüncesi beni deli ediyordu.
'Deliyi daha çok deli etmek..."
Kafamın içinde ki ses, ses dalgaları gibi beynime yayılırken, kütüphaneden çıkmış eve doğru yürüyordum.
Bazen Yasemin kokulu kızı haklı buluyordum, o olmasaydı içsel yalnızlıktan daha da deliricektim.Yağmur naifçe kulağıma fısıldadıktan sonra, yağmurla sohbet etme fırsatı buldum.
Anlattıklarıyla birlikte gözlerimden yanağımı okşayan yağmurla sevişip gözyaşlarım süzüldü.Yağmur, keyfinden yağmıyormuş, sonbahar yağmurları dedikleri şey aslında bulutun göz yaşlarıymış. Sevdalı olduğu çiçek sadece ilkbaharda açıyormuş ama o bıkmadan her mevsim yağmur yağdırıp tekrar onu görebilmek için büyütmeye çalışmış.
Demek ki bu yüzden hayatımızın her anında yağmur vardı..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yasemin Kokulu Kız
Phi Hư Cấu"Benim hayatım olaylardan kurulu değil. Benim hayatım düşüncelerimden ibaret." -Dünya'da ki yan karakterlerden birinin hikayesi. -renksiz bir bedenin rengarenk çevresi. G: Tanrı bizi biz doğduğumuzda cidden çoktan unuttu Papatya. Sen özür dileme. Bi...