8/Sleepover pt. 2

121 24 8
                                    

Bol bol yorum bırakmayı unutmayın :3

Yatak hazırlamak düşündüklerinden çok daha zor olmuştu ve diğerleri yemek yapmayı bitirdiklerinde, ter içindeki yatak takımı daha yeni bitirdikleri yatakların üstünde sızmışlardı. Jisung, Sicheng ve Johnny'e ikinci yer yatağında yardım etmeye çalışırken neredeyse ölüyordu, ve Mark ise yastıklardan biriyle kavga etmişti. Bu işkencenin en iyi anı ise Ten yastıklardan birini kabartırken yere üç tane büyük ve ölü örümcek düşmesiydi. Ten bunun üzerine çığlık atıp koltuğun arkasına atlamıştı. Ancak Johnny onları defalarca ezip öldüklerine annesinin hayatı üzerine yemin edince yerinden çıkmıştı.

Yapılan yemek makarnaydı, yanında ise buzdolabında daha önceden yapılmış sos ve ketçap vardı, başka hiçbir şey yoktu. Örümcek olayı yaşandığında Chenle makarnasına peynir rendeliyordu ve bir anda korkup parmağını kesmişti. Ten bunu öğrendiğinde neredeyse ağlayacaktı.

Hepsi televizyonun önünde, ellerindeki makarna ve ketçapla yerde oturuyordu ve herkes kanal değiştirmeye üşendiğinden boş bakışlarla haberleri izliyorlardı.

"Bu çok iç karartıcı." dedi Renjun. "Kumanda nerede?"

Kun ona kumandayı uzattıktan sonra hemen kanalı değiştirdi. Şimdi gelen kanalda ise The Vampie Diaries vardı, tam da ana karakterlerin (büyük ihtimalle vampirlerdi?) sevişme sahneleriydi. Jisung ve Chenle anında arkalarını döndüler, Ten ve Mark çığlık attı ve Sicheng yemeğinde boğuldu. Kun tek bir parça noodle tarafından boğuluyordu ve Johnny ise donakalmış Renjun'dan kumandayı alabilmek için aralarındakileri eziyordu. Jeno gülmesini tutmaya çalışırken zorla Jaemin'in gözlerini kapatmıştı.

"Şu düzler karşımıza çıktı yine," diye mırıldandı Kun, Jeno ise bu defa kendini tutamayıp güldü.

"Vampirler şey yapıyor mu, yani..." Mark sözüne başlasa da sesi giderek kısıldı.

"Vampirler ne yapıyor mu?" Johnny Mark'ın ne söylemek üzere olduğunu bilse bile yine de sordu.

"Boş ver," diye mırıldandı Mark, başını eğmiş yemeğine bakarken.

Bir süre sessizlikten sonra bir anda Jisung dümdüz bir surat ifadesiyle "Orgazmdan mı bahsediyordun?" diye sordu.

Ten ve Sicheng Chenle ile beraber çığlık attığında tüm oda histerik gülme krizlerine ve kahkahalarla doldu.

Mark hâlâ kafası karışmış görünen küçük kardeşine ağzı açık bir şekilde baktı. Ardından Jisung yeniden sordu. "Kastettin mi kastetmedin mi?"

"Ben- evet," dedi Mark, halen konuşmakta zorlanıyordu. Jisung başını bilge bir şekilde salladı, "Geçen hafta biyoloji dersinde bu tür şeyleri gördük."

"Ciddi misin? Yani konuşmamıza gerek yok mu?" diye sordu Mark rahatlamış bir şekilde, Jisung gülümsedi  "O konuşmaya ihtiyacım yok, hayır."

Ten "Oh teşekkürler... Sikeyim." diyerek araya girdi, Jisung ona baktı ve Mark yüzünü buruşturan Ten'in arkasından ona 'siktiğim, küfür etme' diye fısıldadı.

Kun ise gözlerindeki korkuyla "Chenle, senin de bu konuşmaya ihtiyacın yok değil mi?" diye sordu.

"Sanmıyorum." diye cevapladı Chenle gergince Jisung'a bakarken.

"Yani şu kuşlar ve arılar hakkında her şeyi biliyorsun?" Johnny melodili bir şekilde sordu ve Chenle ona ikna edici bir baş sallaması verdi.

"Ben asla şunu anlamadım-" Jaemin konuşmaya başladığı anda herkes sızlandı.

Ten "Seninle bu konuşmayı yapmayacağım!" diye bağırdı ve Jaemin ona boş boş baktı. "Şu sikik konuşmaya ihtiyacım yok, konuşmama izin ver. Söylemeye çalıştığım şey neden kuşlar ve arıları açıklamak için kullandıkları. Yani, bu oluşan hayvan çok tuhaf olmaz mıydı? Bir kuş ve arının çaprazlanması çok korkunç olurdu."

A Little Extraordinary/MarkhyuckHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin