10/Sleepover pt. 4

62 8 6
                                    

Aylardır yeni bölüm yayınlamadığımı biliyorum. İnişli çıkışlı, bol bol yıpranmalı bir dönemdeyim. Hem duygusal, hem mental hem de fiziksel olarak çok yorgunum, yks'nin yaklaşıyor olması da bana hiç yardımcı olmuyor... Ama hikâye ve çevirilerime hâlâ ilgi gösterildiğini gördükçe devam etmek istiyorum, uzun zamandır devam etmeye çabalıyordum. Sanırım zamanı geldi, vakit buldukça en azından çevirilerime devam edeceğim.

Tüm okuyucularıma buradan öpücükler <3

Biraz olsun heveslendirmek için yorum bırakabilirsiniz 👉🏻👈🏻

Banyoya girdiklerinde Donghyuck küvetin lenarına oturdu ve Mark'ın çantasına göz attı, bulduğu oyuncakla adeta kişnedi. Mark utanmaya bile gerek görmedi, onun yerine bir havlu, duş jeli ve şampuan aramaya odaklandı. Geri döndüğünde Donghyuck çantadan bir boxer, (ki bu Mark'ın kızarmasına sebep olmuştu) bir siyah sweatshirt ve eşofman çıkardı. Mark havluyu duşun yanına, yere bıraktı ve arkasını dönüp küvetin kenarındaki kısma şampuanı ve duş jelini bıraktı, tekrardan döndüğüne is pişman oldu.

Donghyuck üzerindeki (anası ağlamış) kazağı çıkarmıştı ve şimdi olduğu herde duruyordu, yüzündeki şeytani sırıtmayla utançla geri adım atan Mark'a bakıyordu. Mark kendini birazcık da olsa toparladıktan sonra Donghyuck'un teninin kışa giriyor olmalarına rağmen ne kadar da bronz olduğunu fark etti, küçük çiller omzunu ve köprücük kemiklerini kaplıyordu. Ve Mark, rahatsızlık hissiyle karnı kasılırken, Donghyuck'un kendine ve arkadaşlarına kıyasla ne kadar da zayof olduğunu fark etti. Fiziği onun yaşında birinde olması gerekenden çok daha ince ve çocuksuydu.

Donghyuck Mark'ın bakışlarını hissetmişti, ve bu iyi bir balış değildi bu yüzden de hemen üzerini kapatmaya çalıştı, yanakları kızarmıştı ve yere bakıyordu. Mark böyle baktığı için zihninde kendini tekmeliyordu.

"Kıyafetkerini kapının önüne at, tamam mı? Johnny'e burada yıkayabilir miyiz diye soracağım, sorun etmeyeceğine eminim."

Donghyuck karşı çıkacak gibi duruyordu, Mark da hemen sözlerine devam etti. "Eminim ki annesi de sorun etmez, çok iyi biridir."

"Tamam." Gülümsemesi normal hâline dönmeye başladı.

Mark "Tamam" diye tekrarlayıp koridora koştu. Donghyuck onları kapıya attıktan sonra kıyafetleri alıp birkaç saniye su sesini duyana kadar bekledi.

Odaya adımını attığı anda tüm kafalar ona döndü, far ışığı görmüş bir geyik gibi yerinde kalakaldı.

"So...?" Ten prompted expectantly.

Ten beklentiyle sordu "Yani...?"

Mark boş boş baktı, "Yani ne?"

Odadaki herkes sıkıntıyla nefes verdi, Mark Kun'un göz devirişini bile duyuyor gibi hissediyordu.

"Yani ne??" Biraz daha kafası karışmış bir şekilde sordu.

Chenle konuşnaya başladı, "Yani," yüzünde 3 yaşındaki bir çocuğa matematik anlatır gibi bir ifade vardı. "öpüştünüz mü?"

Mark ona baktı, ağzı hafifçe açılmıştı. Daha sonra yardım dilenmek için diğerlerine baktığında hepsi de Chenle ile aynı yüz ifadesine sahipti.

"Şu an benimle dalga mı geçiyorsun sen?" diye sordu inanmaz bir şekilde.

Sicheng "Öpüşmediniz mi?" diye seslendi.

"Hayır?? Biz neden öpüşelim ki amına koyayım??"

Herkes ona bir aptalmışçasına baktı, Mark ise yerinde hafifçe kısıldı. Mark, herkesin neden öpüşeceklerini, ya da öpüşmelerini gerektiğini düşündüğünü biliyordu ama bu onlara haklı olduklarını düşündürecek bir şey söyleyeceği anlamına gelmiyordu.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 24, 2022 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

A Little Extraordinary/MarkhyuckHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin