Eveet, sonunda yeni bölüm ile buradayım. Aslında yarın atacaktım ama bir gün daha durmadım. Hikayemiz ikinci bölümüyle tam gaz devam ediyor. Desteğinizi, beğeninizi ve yorumunuzu eksik etmeyin. İlerde daha heyecanlı hâl alacak hikaye. Şimdilik geçiş bölümlerini okuyorsunuz ve esas bölümlere kadar bu bölümlerde olan her bir olay ve detay çok önemli. Okurken fark edeceksiniz zaten. Sözü uzatıp sizi merakta bırakmak istemiyorum. İyi okumalar diliyorum. Yorumlarınızı ve tahminlerinizi bekliyorum 🍂💕
Telefonun sesi odaya yayılınca gözlerini hafifçe hareket ettirdi Nare. Onu kimin aradığını umursamazken uyumaya devam etmek istiyordu. Fakat telefon ısrarla çalmaya devam ediyordu. En sonunda uykulu gözlerini zorlukla araladı, başı hala ağrıyordu ve bedeninde dünden kalan yorgunluk geçmiş değildi.
Komodinin üzerindeki telefona uzandığında bilinmeyen bir numaranın aradığını gördü. Kaşlarını çatıp yatakta doğruldu. Sancar'ın, Müge'nin ve babasının numaraları telefonunda kayıtlı'ydı. Onu kimin arayabileceğini düşünürken aramayı cevaplayıp telefonu kulağına götürdü.
"Nare kızım" Güven Çelebi'nin sesini duyunca istemsizce göz devirdi Nare. Büyük ihtimalle onun telefonunu açmayacağını bildiği için başka numaradan aramıştı. Yataktan kalktı. "Döndüğünü öğrendim. Neden yanıma gelmedim?"
"Neden gelecekmişim?" dedi Nare sakin olmaya çalışarak. Adamın yaptıklarını hatırladıkça sinirlerine zor hakim oluyordu.
"Biraz sohbet etmek istiyorum seninle" dedi Güven onun aksine sabırlı ve samimi şekilde. "Biraz geçmişe, biraz da geleceğe dair konuşmamız gereken konular var diye düşünüyorum"
"Benim seninle konuşacak hiçbir şeyim yok" dedi Nare sesini yükseltip. "Sen benim hayatımda hiç bir şey değilsin. Bir daha rahatsız etme beni"
"Nare ama beni dinlemek zorundasın" derken vazgeçmek niyetinde değildi Güven. "Bu kez yanında olmak istiyorum, lütfen bir kez dinle beni. Bu kez sana yardım etmek istiyorum, kızını almak istediğini biliyorum. Onun velayetini almak için sana yardım edebilirim. Lütfen biraz zaman ayır bana"
Nare elini saçlarından geçirirken adamın bunu nereden bildiğini düşündü bir kaç saniyeliğine. Fakat sonra bunu bilmenin o kadar zor olmadığını anladı. Sonuçta aylar sonra döndüyse demek ki, kızını almaya çalışacaktı. Ve büyük ihtimalle Sancar da tahmin ediyordu niyetinin bu olduğunu.
"Senden hiç bir şey istemiyorum. Uzak dur artık benden" dedi bıkkınlık'la. "Bu zamana kadar bana zarar vermekten başka hiç bir şey yapmadın. Hayrına ihtiyacım yok, yine zarar verme yeter" Telefonu kapatıp yatağın üzerine fırlattı. Hazırlanıp çıkmak için banyoya geçti ardından. Bir an önce Melek'i görmek istiyordu ve Melek'in de onu beklediğinden emindi.
•••••
Müge odanın kapısına açınca derin bir nefes aldı önce. Sonra hızla odaya girip aynı hızla da kapıyı kapattı. Bu odaya her girdiğinde Gediz'in kokusu gelirdi burnuna ve o koku kaybolsun istemiyordu. Ne zaman onu çok özlese, ne zaman onunla konuşmak istese, burada bulurdu kendisini. Çünkü Gediz'den geriye kalan ne varsa her şey burada saklıydı. Tüm anılarıyla birlikte.
Yatağa doğru ilerleyip oturdu. Ellerini birleştirip ayaklarının arasına koydu. Dünden beri o kadar çok düşünmüştü ki Nare konusunu artık onunla ilgili söyleye bileceği tek bir kelimesi dahi yoktu. Zaten Gediz'in anılarıyla Nare ile ilgili konuşmayacaktı. O sadece Gediz'i özlemişti ve Nare'yi görünce bu özlem büyüyüp vicdanını sızlatmıştı. Nare kadar olmasa da kendisinin de suçlu olduğunu biliyordu. Zamanında o da karşısında durmuştu Gediz'in.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Işıklı Yollar
Roman d'amour"Ama bir nokta var, bir yer var, bir çizgi var. Orayı aşınca dedim ki, sen de beni gör. Hı? Bir Gediz var de mesela.. Varmış de.." Sevdalılardan biri ölürse destan olur. İşte şimdi destan oldunuz. 37. bölümden sonrası