Im dying

286 23 43
                                    

Kitabın ismini değiştiricem lütfen fikir verirmisiniz hiç bi fikrim yok ve şuanki ismi
Çok kötü.

Louis~

Sabah uyanmış ve hala yatağımdaydım, camdan güneşin doğuşunu izlerken hala Harry'yi düşünüyordum.Zümrüt yeşili gözleri, gamzeleri, dolgun pembe dudakları.Kısa bi sürede ona çok alışmıştım ve beni en iyi tanıyanlardan olmuştu. Evet belki güzel bir şekilde tanışmış olmayabiliriz ama öyle devam ettirmek zorunda değildik.Dün gece güzel vakit geçirmiştik ve saçlarımla oynayıp öpücük kondurdunuz zamanı unutamıyordum tekrar hissetmek istiyordum...

Yataktan kalktıktan sonra elim onu aramak için telefona gitmişti ama aramadım. Arasam ne diyecektim ki? Hem daha dün gece beraberdik bende sıkılabilirdi ama eksikliğini şimdiden hissetmiştim.

Hızlıca hazırlanıp işyerine doğru yola çıktım ama Troy olayı hala aklımdan çıkmıyordu, ne sikim diye bunca yıl sonra gelmişti?

Beynim düşüncelerle doluyken iş yapmak dahada zordu dünden kalan dosyaları bitirmeliydim ama halim yoktu hem dün biraz içtiğim için başımda ağrıyordu.
.
.
Saat 7i 16 geçiyordu sonunda dosyaları bitirmiştim başım çatlıyordu ama işi aksatamazdım, ağrı kesici alıp birazdaha koltukta oturdum.Hiç birşey yapmıyordum sadece ben ve düşüncelerim.

Telefonumdan gelen mesaj sesiyle heyecanlanmıştı Harry olduğunu düşünmüştüm ve telefonu hızlıca elime aldım.

Bilinmeyen numara: Merhaba Louis ben Troy lütfen cevap ver.

Sinir damarlarıma işlerken ne diyeceğimi bilememiştim, neden bu kadar ısrar ediyordu ki?
Daha öncede yaptığı gibi siktir olup gidemez miydi hep yaptığı gibi.

Ben: ne sikim bana yazıyorsun

Troy: konuşmamız gerek

Ben: son konuşmamızda diyeceğimi dedim

Troy: anladık benimle baba oğul olmak istemiyorsun tekrar yaptıklarım için üzgünüm ama bu sefer durum başka

Ben: üzgün olman bana ve anneme yaptıklarını değiştirmiyor piç

Troy: Louis dediğim gibi durum başka en azından bi kere dinle

Ben: iyi ne zaman nerde

Troy: bu akşam saat 8 de geçenki otelin önündeki park olur mu

Bahsettiği parkı biliyordum, o park Harry'le olanlardan sonra kaldığım parktı.Harry'nin evi parka yakındı belki sonra ona uğrarım diye düşündüm onu özlemiştim.Gerçi ne hakl evine gidecektim belki beni istemezdi.Onu neden özlediğimide bilmiyordum sadece özlemiştim işte.

Ben: iyi

Telefonu kapatıp çıktım çünkü saat 8e yakındı.

Parkın önüne geldiğimde derin bir nefes alıp arabadan çıktım, buna hazır mıydım bilmiyordum ne diyecekti veya ben ne diyecektim hiç bir fikrim yoktu ama buradaydım işte.Yavaşlatmaya çalıştığım adımlarla parla ilerledim hava neredeyse kararmıştı.
Onun bankta oturduğunu gördüğümde duraksamamda yanına gittim ve oturdum.

"Geldin" şaşırmıştı.

"Evet ne söyleyeceksen hızlı ol işim var" hayır yoktu ama şuan bunu demek daha kolay gelmişti burada dur ak istemiyordum.

"Louis kısa keseceğim ben hastayım"

NE, üzüldüğümü söyleyemezdim ama bunu beklemiyordum. Ondan kurtulduğum için ve tanrı ondan annem için intikam aldığı için mutluydum ama tarif edemediğim ve derinlerde bir yerde bi hüzün olduğunuda hissediyordum.O hüzün hep oradaydı zaten, Troy bize şiddet uygulamaya başladığında oraya yerleşmiş ve hep orada kalmıştı. Kalbimi acıtan bir yara gibiydi, babasızlığın ve ihtiyacım olan sevgiye olan eksikliğin acısıydı.
Şimdi yara daha çok büyümüştü sanki ve onları saracak kimsem yoktu annem yoktu.

G-A-Y club// larry stylinsonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin