"Sen benim ölünceye dek yaşamak istediğim evimsin, güzelim"
Arkamda; dudakları kulağımın yanında, elleri belimde olan kişi; her söylediği sözle içimi titretiyordu. Her ne kadar pek fazla konuşmamış olsada; söylediği sözler; söylemediği sözlerin yerine doldurulmuş bir mücevher gibiydi.
Hemde beni söylediği her sözle kendisine biraz daha çekerek; tüm vücudumuzun birleşmesini sağlayınca konuşmam gerektiğini hissettim.
"Ben anlamıyorum, sen..? Bak lütfen bırak. Belimi sıkıyorsun."
"Canım yanıyor."
Söylediklerimin ardından ağzımdan ağlamaklı sesler çıkmıştı. Narin bir insandım; en ufak sözde kırıldır, en az iki kelimede mutlu olurdum. Beni üzmek ve mutlu etmek çok kolaydı. Tabii arkamda hâlâ varlığını koruyan kişi konuşup kendimi bi bulmacanın içinde bulmamı sağlamıştı.
"Canını yaktığım için özür dilerim ama hareket etme, canının yanmasını istemiyorum."
"Yıllardır bu anı bekliyorum, bulmuşken seni asla bırakmam."
Yıllardır derken neyden bahsediyordu ki? Beni yıllarca aptal bir platonik gibi izleyip takip mi etmişti? Onca düşünceyi kafamdan atmama sebebiyet veren o hareketi, her zaman olduğu gibi yeniden nefesimi tutmamı sağlamıştı.
Beni kendi bedenine döndürüp; yüzüne bile bakamadan, ellerini kalçamın altından geçirip ellerinin biri belimde diğeri sırtımda, beni kucağına alıp kendine bastırmıştı bile..
"Arada nefes almayı unutma güzelim."
"B-ben.. İNDİR BENİ HEMEN!"
Kendime gelir gelmez kucağında debelenmeye başlamıştım bile. Her hareketimde beni göğsüne daha fazla bastırıp, belimi daha çok sıkıyordu.
"Rahat dur güzelim."
Söylediği sözlerin ardından beni kendi odama getirip, yatağa; sırtım onun göğsüne gelecek şekilde yatırmış, kollarıyla belimi bir sarmaşık gibi sımsıkı sarmıştı. Öyle ki; yakında nefes alabileceğimden de şüpheliydim.
"Önce beni hatırlamaya ne dersin?"
"Neyden bahsettiğini anlamıyorum, lütfen bırak beni."
Söylediğim sözler onu kızdırmışcasına göğsümü göğsüne deydirecek bir şekilde beni zıt yönde çevirmişti. İster istemez kendimi kuş gibi hissetmiştim. Sanki hiç ağır değilmişim, kilom yokmuş gibi hareket ediyordu.
"Yüzüme bak."
Çene hizasına gelen gözlerimi yavaş bir şekilde; yüz demeye bin şahit isteyen o şaheser yüzün sahibinin, siyah gözlerine getirmiştim.
"Hah"
"Bana ilk arkadaşını unuttuğunu söyleme."
"Ben cidden anlamıyorum."
"Ahss.. Tamam sen sadece beni dinle sana yaşadığımız şeyleri anlatacağım."
O bana yaşadıklarımızı anlatırken ben sadece o gözlere odaklanmış; aklıma gelen anılarla gözlerim dolmaya başlamıştı.
♤
Beyaz tenli çocuk, kütüphanenin en kuytu köşesinde sesiz ve dalgın bir şekilde kitabını okuyan; kendinden 5 yaş küçük olan esmerin yanına gidiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ghost ↣ Taekook
Fanfiction"Sen benim ölünceye dek yaşamak istediğim evimsin, güzelim" -Mini Fic 🎖 Ghost #7 🎖 İdol #72 -İlk hikayem olduğu için fazla hatalarım var ona göre yorum yapınız lütfen.