bölüm iki: soğuk nevale

46 11 18
                                    

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

⛵⛵⛵

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

⛵⛵⛵

Üçüncü sınıfın ilk döneminde sınıfa yeni bir öğrenci gelmişti. Sessiz, sakin, kendi halinde takılan bir çocuktu ve başlarda kimseye cevap vermezdi. Hiç kimseye.

"Hey, adın ne?"

"Nereden geldin?"

"Niye cevap vermiyor? Sağır falan mı?"

"Huh! Bizi umursamıyormuş gibi yaparak kendini havalı sanıyor. Aptal."

Kaptan Hendery, önündeki masa ve yürüdüğü yol dışında nadiren çevresine bakınan, kimseyi dinlemeyen ve öğretmenlerinin de kendisine pek soru sormadığı bu yeni çocuğa hiç ısınamamıştı. Hatta bazen çocuğun okul bahçesinde dolaşan yaşlı köpeklerden de cansız hali sinirine dokunuyor, onu omuzlarından sarsarken "Bir şey yap artık!" diye bağırarak kendine getiresi geliyordu.

İlk dönemin ikinci haftasını da ardında bıraktıklarında Hendery daha fazla dayanamamış ve sınıftaki takma adı 'soğuk nevale' olan oğlanı bir okul çıkışı kolundan tutup okulun arka bahçesine götürmüştü.

Birkaç dakikalık sessizliğin ardından "İsmin Dejun mu?" diye sormuştu Hendery. Tahmin edileceği üzere çocuk cevap vermemişti.

"Sadece ismini sordum! Diğerleri gibi senin arkandan konuşmuyor veya taklidini yapmıyorum. Neden cevap vermiyorsun?"

Gözlerini yere dikmiş olan çocuğun yüzünde mimik oynamazken Hendery şimdiden sinirden köpürmeye başlamıştı.

"Yüzüme bak bari!" diye kafasını eğdiğinde göz göze gelmeleriyle çocuğun Hendery'yi itmesi bir olmuştu.

"Hey!" Sessiz oğlan koşarak oradan uzaklaşırken Hendery hem şaşırmış hem de iyice sinirlenmişti.

Fakat en çok da kırılmıştı.

Geldiğinden beri alay konusu olan yeni çocuğa istemsizce sempati duymuş ve onunla birebir konuşmak istemişti. Eğer herhangi bir sorunu veya sormaktan çekindiği şeyler varsa Kaptan Hendery ona seve seve yardım ederdi.

Ancak soğuk nevale yine yapacağını yapmış, konuşmak yerine kendini ondan uzaklaştırmıştı. Hendery'yi de kıran buydu işte.

Yine de vazgeçmemişti azimli Kaptan. Pazartesi günü gelip de yeni haftaya başladıklarında yeni planını uygulamaya koymuş; yüz yüzeyken yine kaçabileceğini düşünerek dersin ortasında kağıda bir şeyler yazıp öğretmene yakalanmamaya çalışarak iki sıra ötesinde oturan çocuğa iletmeye başlamıştı.

İlk başlarda kendisine gelen kağıtları içinde ne yazdığına bile bakmadan yırtıp atmıştı sessiz oğlan. Bu Hendery'ye yırtıp atılan gemisini hatırlatsa da "Belki," demişti Kaptan.

"Belki onun da gemisini yırtmışlardır?"

Bu düşünceyle yılmadan usanmadan notlarını iletmeye devam etmişti.

Aradan tam olarak 17 gün geçtikten sonra Hendery tıpkı geçen haftalarda da yaptığı gibi notu çocuğun sırasına bırakıp yerine oturdu. Geçen çarşamba hocaya yakalanıyor gibi olsa da son anda paçayı kurtarmış ve biraz daha dikkatli olması gerektiğini kendine hatırlatmıştı.

Notun sahibi her zamanki gibi kağıdı eline alıp önüne tutarken Hendery nefesini tutmuş bir şekilde onu izliyordu. Kalbi gümbür gümbür atan Kaptan, duymayı beklediği yırtılma seslerini duymadığı için kafası karışırken öylece kağıda bakan oğlanı izlemeye devam etti.

"Hadi... Aç şu notu!" diye mırıldandı Kaptan heyecanla.

Sessiz oğlan da sanki onu duymuş gibi elindeki katlı kağıdı sakince açtı ve gözlerini kağıttaki yamuk yumuk yazılmış harflerde gezdirdi.

"Seni korkutuyor muyum?"
evet           hayır

Çocuk ilk başta Hendery'nin neyden bahsettiğini anlamamıştı fakat ilk geldiği zamanlarda siyah göz bandı ve elinde kağıttan gemisiyle sınıfın ortasında "Korsanım ben!" diye bağıran oğlanı hatırladığında sorunun anlamını kavrayabilmişti.

Arkasını dönüp heyecandan tırnağını yiyerek kendisini izleyen oğlana baktı. Hiçbir tepki vermeden önüne geri döndüğünde Hendery hiçbir şey anlamamıştı.

Dersin bittiğini haber veren zille yerlerinden fırlayan çocuklar koştura koştura kantine giderken sınıfta sadece Kaptan Hendery, soğuk nevale ve iki kız öğrenci kalmıştı. Hendery çocuğun yanına gidecekken son anda kendini durdurdu ve onun gelmesini bekledi.

Yerinden kalkan oğlan arkasını dönüp Kaptan'a doğru ilerledi. Üstü kağıttan gemiler ve yaprakları kıvrılmış kitaplarla dolu sıranın önünde durdu. Elindeki notu kendisine verildiği gibi sıranın üstüne bıraktı. Sonra da gitti.

Hendery, kemirdiği tırnağını ağzından çekip aklında onlarca senaryo ile sırasının üstündeki kağıdı kavrarken aynı zamanda neden bu kadar heyecanlandığını sorguluyordu. Kağıdı açtığında ilk gördüğü şey kırmızı kurşun kalemle çizilmiş koca bir çarpı işaretiydi.

Çarpı işaretinin altında ise hayır yazıyordu.

⛵⛵⛵

Mutluluğa giden kağıttan gemiler ° XiaoderyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin