bölüm dört: tatlı hisler, tuzlu yaşlar

35 11 19
                                    

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

⛵⛵⛵

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

⛵⛵⛵

Biricik dostunun aklına uyarak evden kaçan Dejun, ne yazık ki daha sabah olmadan ailesi tarafından bulunmuş ve sürüklenerek evine götürülmüştü. Göl kenarından ayrılmadan önce dolu gözlerle Hendery'ye bakarken babasının çekiştirmediği elini hızlı hızlı iki yana sallayarak çimlerde dizlerinin üzerine çökmüş, kendisininki gibi hüzünle bakan sağ gözün sahibine veda etmişti.

Eve gittiğinde annesinden azar, babasından da dayak yemiş olsa bile odasına çekildiğinde geceye kadar tek lokma yemeden uzanmış, gözlerini tavana dikerek Dejun'un iyi olması ve arkadaşıyla asla ayrılmamaları için dileklerde bulunmuştu Kaptan.

Kaptan'ın Dejun'a karşı duyduğu ilgi ilk başta kimse tarafından anlaşılmamıştı. Fakat bir defasında ablalarıyla sofrada otururken durduk yere sorduğu soru ve o akşamın devamında konuşulanlar gönlünü birine kaptırdığının en büyük kanıtı olmuştu. Bu 'biri'nin de Xiao Dejun olduğunu anlayan tek kişi küçük ablaydı.

"Gerçek mutluluk nedir?" diye sormuştu Hendery ablalarına.

Büyük ablası ani soruyla kaşlarını çatarken küçük ablası kahkaha atmış ve "Bu da nereden çıktı şimdi?" diye sormuştu şaşkınlıkla. Haylaz oğlan ise omzunu silkerek "Hiiç! Sadece merak ettim." diye açıklamasını yaptıktan sonra sorusunu tekrarlamıştı.

"Eee, nedir şu gerçek mutluluk?"

Evin işleriyle ilgilenen ortanca abla oradan oraya koşuşturmaya devam ederken "Kendimden bildiğim kadarıyla sana en gerçekçi cevabı vermemi ister misin kardeşim?" diye sormuştu. Hendery ablasına bakarak hevesle başını salladığında diğer ablalar sanki kız kardeşlerinin önceden ne diyeceğini biliyormuş gibi yüzlerinde gergin bir ifadeyle arkalarına yaslanmış ve beklemişlerdi.

"Gerçek mutluluk diye bir şey yok. Hayatta kalmak istiyorsan çalışırsın. Çalışırsın, çalışırsın sonra bir bakmışsın ki evinden süpürdüğün toprağın altında, huzurlu denmeyecek kadar rahatsız edici uzun bir uykuya dalmışsın!"

Ablalar kafalarını olumsuz anlamda sallayıp dil şıklatırlarken küçük abla olayı devralmış ve dehşete kapılmış erkek kardeşinin rahatlamasını umarak konuşmaya başlamıştı.

"Engin suların kaptanı Wong Hendery kulak asmasın somurtkan ablasının söylediklerine. Gerçek mutluluğun ne olduğuna dair kesin bir cevap veremem ama anlamanı sağlayacak bir şekilde örnekleyebilirim. Mesela, hani şu çok istediğin kuru kafa baskılı göz bandı var ya, heh, işte onu aldığın anda gülümsemene sebep olan o tatlı histir gerçek mutluluk. Ya da uğruna dayak yediğin kelebeklerin özgürlüklerine kavuştuklarını görmek de gerçek mutluluğu getirir sana. Anladın mı bir tanem?"

Duyduğu son açıklama Kaptan'ı öylesine tatmin etmişti ki ablasının sözü biter bitmez masanın üzerinden uzanarak kollarını genç kızın boynuna dolayıp al yanağına kocaman bir öpücük kondurmuş ve mutfaktakilerin tatlı tatlı gülüşmelerine sebep olmuştu.

Anneleri diğer iki kız kardeşi yanına çağırırken Hendery yerine geri oturmuş, deminden beri aklına takılan şeyle mutfakta baş başa kaldığı küçük ablasının güzel gözlerine bakmaya başlamıştı. Bunun üzerine "Bir sorun daha mı var kardeşim?" diye sormuştu ablası.

Hendery'nin heyecanla "Az önce söylediklerine göre Dejun benim gerçek mutluluğum sayılır, değil mi? Çünkü son zamanlarda yanımda olduğu her an o tatlı hissi hissediyorum. Özellikle işaret diliyle konuşurken. Sanki bize özel bir dünyadaymışız gibi!" demesi mutfakta kısa süreli bir sessizlik oluşmasına sebep olmuştu. Küçük abla, kardeşinin mutlu oluşuna sevinmekle beraber anlatılanları birazcık tuhaf karşılasa da çok da abartmamaya ama aynı zamanda göz ardı etmemeye karar vererek "Ne güzel." diye destek vermişti.

Her ne kadar küçük abla, erkek kardeşinin en yakın arkadaşına tutulmuş olabileceğini düşünse de Kaptan Hendery ablası gibi kolayca kavrayamamıştı hislerinin anlamını.

Dejun'un bir türlü kaçamadığı aile gezisinden döndüğünde Hendery'le arası birazcık bozuktu. Ailesinden ilk defa bu kadar büyük bir azar yemiş olmasının sebebi tamamen oydu, bu yüzden de ister istemez sinirlenmişti dostuna.

Fakat aralarındaki soğukluk iki aydan daha uzun sürmedi. Hendery'nin ödev yapmak adına Dejun'un evine gelmesi ve duyma engelli arkadaşının odasında bulduğu gitarla merakına engel olamayarak ~Biliyor musun çalmasını?~ diye sorması bütün buzların erimesi için yakılan o ateş oldu.

Dejun, Hendery'nin düşündüğünün aksine kafasını evet anlamında sallayıp gitarı eline aldı. Akort ettikten ve şaşkınlıkla kendisini izleyen arkadaşına göz attıktan sonra da güzel çıkmasını umarak gözlerini ve parmaklarını tellerde gezdirmeye başladı.

Duyduğu tatlı ve uyumlu notalarla Kaptan'ın gözü dolarken Dejun çalmaya devam etti. Şarkı bittikten sonra bakışlarını titremeyi bırakan tellerden çekti sessiz oğlan. İçinden iyi iş çıkarmış olduğuna dair dua ederek yatağında oturmaya devam eden Hendery'ye baktığında kırgın olduğu oğlanın iç çeke çeke ağladığını gördü.

Ve o günün sonunda Dejun'un Hendery'ye olan öfkesi sadece birkaç gözyaşıyla sönerken soğuk nevale farkında olmadan kızgın mı kızgın bir kor düşürmüştü Kaptan'ın kalbine...

⛵⛵⛵

Mutluluğa giden kağıttan gemiler ° XiaoderyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin