Han Jisung
Lee Minho şu dünyada bana gelen en iyi şey olabilirdi. Ona sarıldığım, hatta onun yanımda olduğunu bildiğimden beri onsuzken vücudumda kol gezen stres ve gerginlik tamamen yok olmuştu. Beraberken çoğunlukla derslere gitmemiş kafamıza göre takılıp eğlenmiştik ancak bir yandan da o geldiğinden beri garip hissediyordum. Bazen o sadece bir şeyler hakkında konuşurken yüzünü incelemeye başlıyordum, kısa süre sonra da ne hakkında konuştuğunu bir saniye duymadan dalıp gidiyordum. Gerçekten tüm çabalarımla dinlemeye çalışıyordum, dikkatimin dağılmaması için uzun süre çaba sarf etmiştim ama bir şekilde gözlerim yüzünü turlarken aklımdan sadece ona sarılmak istediğim geçiyordu.
Elimi tutsun, sadece bir parmağı bir parmağıma tutunsa bile yeter; bana sarılsın ya da sadece ben yatağımda uzanırken gelip yanıma yatsın ve telefonumla ne yaptığımı izlesin. Büyük ihtimal ona gereğinden fazla bağlanmıştım, 5 ay onu etrafımda görmediğimde de beynim afallamıştı. Onun benim hakkımda ne düşündüğünü bilmiyordum ama ona sadece sarılmak isteyip omzunda uyuklamaya başladığım zamanlarda beni geri çevirmiyordu. Ben de en yakın arkadaşımla özlem gideriyordum işte.
Şimdi ise ellerimden tutmuş benimle beraber müzik eşliğinde zıplıyordu gülerek. Tek elimi bırakıp beni etrafımda döndürdüğünde kahkaha attım, bunu seviyordum, benimle asla bıkmadan oynamasını seviyordum. Bu sefer bıraktığı eliyle belimden tutmuş yakınına çekmişti beni, kollarımızı uzatıp el ele tutuşunca biraz sekerek etrafta dönmüştük. Gülüşlerimiz eksik değildi hiç yüzümüzden, bana bakarak kahkaha atması müzikle uyum sağlamıştı bir kere. Nasıl melodik gülebilirdi ki? Kulaklarımın bu kadar güzel bir şey duymuş olması mümkün değildi.
Müziğin nakarat kısmı gelince bir yandan şarkıyı söyleyerek sırtımdan tutup üstüme eğilerek geri yatırmıştı beni. Kolumu boynuna doladım refleks olarak, beni düşürmezdi biliyordum. Belki kendini yere atardı ama bir şekilde beni basit bir düşmeden dahi korurdu, sanırım bu da onun alışkanlığıydı. "Wrap your arms around me, baby boy!" Geri kalkmadan önce dudak büzüp öpücük atmıştı göz kırparak, Tanrım bu ses nasıl benden çıktı gerçekten bilmiyordum ama bana bile tatlı gelen bir sesle kıkırdamıştım. En yakın arkadaşıma resmen cilveyle kıkırdamıştım. Kan beynime doğru toplanmaya başlamıştı ve kulaklarımın, yüzümün yandığını hissediyordum.
Müzik yavaşlayınca abartılı mimikleriyle şarkıyı söyleyerek iki kolumu tutup omzuna koymuş belime tutunmuştu. Şaşırdığım için gözlerimi büyütmüştüm ama abartılı ifadelerini yüzünden silmiş bir şey söylemeden tebessüm ediyordu, hatta ufak sallanmalar dışında zıplamıyordu bile.
"You're the one I want,
I hate accidents except when we went from friends to this..."
Müzik ardından tekrar hızlanmıştı ama öylece duruyorduk ve Minho'nun gözlerini ne kadar takip edersem edeyim belli bir yerde değildi. Gözleri yüzümde geziyordu, utanç vericiydi bu yüzden anlımı omzuna yaslayıp gözlerinden kaçarken boynuna sığındım. Onun kendisinden kaçarken yine ona sığınmam çok ironikti ancak asla hayal kırıklığına uğratmamıştı bu. Ellerini belimde ilerletip kollarıyla sıkıca sarıldı. En yakın arkadaşlar da olsak bunu yapmamız normal miydi bilmiyordum, normal hissetmiyordum. Çok duygu vardı ve hangi duygular olduğundan emin değildim. Bir elim ensesinde, saçlarındaydı.
Konuşmak çok zor geliyordu ve bir şey söylemek istesem bile dudaklarımı açamazdım. Şarkı bitince ortalık sessizleşmişti ve onun derin nefesler çektiğini anlaşılır bir şekilde duymuştum. "Jisung-ah, sanırım seni çok özlediğim için böyle hissediyorum." dedi kısık sesiyle, o da konuşmak için kendini zorlamıştı.
Kafamı omzundan kaldırıp ona bakmıştım ama o kadar yakındık ki nefesini hissetmiştim. O nefes verdiğinde ben aldım, nefesimizi de paylaştık. "Nasıl?" diye sormaya korktuğum için sessiz kaldım, titrek bir nefes alırken gözlerimi kapattığımda ellerinden biri belimden çekildi, ardından parmağını ısırdığım alt dudağımda hissettim. Dudağımı dişlerimden kurtarıp parmağıyla yanağımı dürttü. "Yanakların çok tatlı, ısırmak istiyorum bazen." Söylediği şey yüzünden tebessüm edip kapalı gözlerimi açtığımda karşılaştığım bakışlarla bir an nefesim kesildi. Çok ağırdı, sarhoş gibi bayık bakıyordu biraz ama parlayan gözlerinde kendimi gördüğüme yemin edebilirdim.
"Ne? Niye öyle bakıyorsun?" dedim zar zor, hep yaptığı gibi "Hmm..." diye mırıldandı. "Nasıl?" dedi daha sonra. "Bilmem..." Karnımdan kısık bir gurultuyu duymuştuk şimdi ancak ikimizden biri konuşurken olsaydı o gurultuyu benim bile ruhum duymazdı.
Gülümseyip uzaklaştı benden, yemin ederim boşluğa düştüm. Sıcaklığı bile etrafımı sarmış ki tüylerim diken diken oldu ve üşüdüm. Yaz daha yeni bitmişti, hala dışarısı temmuz ayı gibi sıcaktı ama nasıl olduysa üşüdüm. Titredim, gözle görülür şekilde titredim. Öyle bir şey ki biraz önce gözlerim sıcaklığından dolayı dolmuştu ama şimdi nasıl üşüyordum? "Ben de tek acıkan ben değilimdir umarım diyordum, yeni bir yer açılmış oradan mı sipariş etsek acaba?" Mutfağa adımlamaya başladığı sıra burnumu çektim. Nasıl az önce hiçbir şey olmamış gibi sadece yemek düşünebilirdi anlam verememiştim. Olduğum yerde duruyordum ben hala, nefesini dudaklarımın üstünde hissetmem ve ellerinin belimi okşaması hayal gibiydi, belki üstünden bir dakika bile geçmemişti ama aklımda sanki etrafımızda beyaz bir pus vardı.
Beynimde defalarca kez aynı görüntüler oynadı, her seferinde bambaşka detaylar fark ettim. Gözlerim kapalıyken yanağımı okşamıştı çünkü gözlerim açıkken bir saniye önce bile olsaydı kaçardım ondan, odamıza, yine onun yatağında onun kokusuna kaçardım. Gideceğimi biliyordu. İlk o konuştu çünkü onunla aynı şeyi düşündüğümü ve konuşmayacağımı biliyordu, sessizken gerginliğim artacaktı. Konuşup rahatlatmıştı beni. Yanaklarımın tatlı olduğunu da bir anda söyledi çünkü ikimizi de bu hissin korkuttuğunu, o şey her ne ise bizi geri çekeceğini biliyordu. Benim hakkımda, kendim bilmediğim şeyleri bile biliyordu ve kalbimi sıkan bu yumrukla başa çıkmak hayatımda hiç bu kadar garip olmamıştı.
___
BU BÖLÜM ÇOK GARİPTİ
Paper Rings'te dans edip eglendiler ama ben bunu yine Lover Of Mine dinleyerek yazdim
Bir an sıçarım lan deyip öpüştürecektim ama HAYIR uzun yolumuz var uzun
Bunların ne olduğu belli olmayan (aslinda belli ama caktirmamak lazim) ilişkilerine bayildim ben
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lucky I'm In Love With My Best Friend | Minsung
Fanfiction"En yakın arkadaşım, sevgilim, ailem, her şeyim... Öyle şanslıyım ki, sana deli gibi aşık oldum. Son nefesime kadar, seninle birlikte hayatımın en mutlu günlerini geçireceğimi biliyorum. Seni seviyorum." Anxiety! Suicidal Thoughts! [Tamamlandı]