Bölüm 4; Direnmedim.

702 103 28
                                    

Han Jisung, 17

Bir süre olsun kafamı derslerden kaldırabilmek gerçekten iyi olmuştu, arkadaşlarla eğlenmek ve kafa dağıtmak benim yaşımdaki herkesin hakkıydı ancak bizi bir robot gibi eğitmeye çalışıp ruhumuzu tüketiyorlardı.

Annem ve Minho olmasaydı kafayı yiyeceğimden emindim. Annem bir yandan tek başına bana ve kendine bakmaya çalışıyordu ve bir yandan da beni her durumda destekleyip bana derslerime çok çalışmamın en güzel ödülünü veriyordu. Şimdi çok çalışıp ileride onu saraylarda yaşatacaktım, şu an çektiği her derdi, her tasasını yok edip onu kraliçeler gibi baş üstünde en lüks içinde tutacaktım. Bunu en çok o hak ediyordu.

Minho hayatımda sahip olduğum, olacağım her arkadaştan ve insandan hep en mükemmel olanı olacaktı. Liseye ilk başladığımda kimseyi tanımadığım için herkese önyargıyla yaklaşıyordum ve ilk zamanlar ondan da pek hoşlandığım söylenemezdi. Çok gıcık, biraz egoist ve bencil gibi duruyordu... Üzgünüm ancak dışarıya yansıttığı görüntü tam olarak buydu. Bir şekilde kantin sıralarında önüne geçmeme izin vermesiyle ya da sınavda heyecandan tam anlamıyla ter ağlarken yardım etmesiyle kendimi biraz ona yakın hissetmiştim. Sonra da onunla konuşmaya gittim işte. Şimdi onunla ruh eşi olduğumuzu düşünüyordum, beni her zaman anlıyordu, onu her zaman anlıyordum ve en önemlisi ikimizin en sevdiği yemek aynıydı. Daha ne isteyebilirdim ki?

Şu sıralar diğer çocuklarla da epey yakın olmaya başlamıştık. Genelde ikimiz sınıfın en arkasında ders çalışıyor, manga okuyor ya da sohbet ediyorduk. Arada sırada konuşup buluştuğum Changbin de yanımıza gelip bizimle konuşmaya başlamıştı, onunla yakın olunca arkadaş grubuyla da biraz yakınlaşmıştık. Bugün hep beraber buluşacaktık, mutluydum ve heyecanlıydım çünkü ilk defa bir arkadaş grubuna giriyordum. Güzel bir gün geçireceğimizi umuyordum.

"Beynim akıyor artık Jisung, sıçacağım teste de derse de. Yeter bıktım!" diye çığlık atarak kafasını sıraya koydu Minho. Sürekli böyle yapıyordu, her yarım saatte aynı şeyi söyleyip anlamsızca bağırıyordu. Komikti aslında, herkesin yanına bir Lee Minho olsa ders çalışmakta eğlenceli olurdu herkese. Ben şanslıydım sadece. "Bu sefer haklısın, ben de bıktım." dedim onu taklit edip sıraya başımı yaslarken. Birbirimize baktık bir süre. Böyle olunca titreme basıyordu beni, çünkü o cidden çok yakışıklıydı ve insan ona baktığında kıskanmadan edemiyordu.

"Ben bu Changbin'i sevemedim, çok yılışık. Arkadaşları da öyle, bir değişikler." Yüzünde durumdan hoşnutsuzluğunu belirten bir ifade vardı, gözleri bir kere gözlerimden çekilip üstünde yattığı sıraya bakmıştı. "Gitmesek mi? Bizim evde ya da sizde oturup dizi, film falan izleriz. Kesin daha eğlenceli olur." Kafamı yapabildiğim kadar hayır anlamında iki yana salladım. Merak ediyordum işte, her hafta sonu Minho ile beraber film izleme şansımız oluyordu zaten.

"Düşünsene! Sen, ben, +18 filmler, battaniye altı falan..." Söylediğiyle kahkaha atıp omzuna vurmuştum, o da gülerken hala omzunda duran elimi tutmuştu. "Aptal..." derken bile gülümsemeye devam ediyordum, komikti çünkü!

"Cidden diyorum bu arada, gitmeyelim. İçimde kötü bir his var benim, güvenemedim onlara."

"Merak ediyorum ama ortamı, gidelim işte biraz durur eve gideriz. Hem Changbin'e evet bile dedik! Hadi bebeğim." Gözlerini kapatıp yüzünü koluna bastırdığında sesi boğuk gelmişti ama anlamıştım bile. Anlamasam da tahmin etmem çok da zor değildi. "Deme bana bebeğim!" Kafasını diğer tarafa döndürünce konuşmaya devam etmişti, yüzünü göremiyordum.

"Annen duydu geçen gün, çok garip baktı bir an. Döveceğim seni, göreceksin gününü. Pis insan, git Changbin'e bebeğim de." Konudan konuya bir anda atladığı için biraz seslice gülüp yüzünü göreceğim şekilde sırtına yatmıştım. Kaldırır fırlatırdı beni istese, dövüş sanatlarından kurs aldığı için kasları vardı resmen. Hayret ediyordum her gördüğümde, ben gitsem benim de olur muydu acaba?

Lucky I'm In Love With My Best Friend | MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin