Gözünün önüne tutulan, hafif sallanan kutuda sodaya baktı Eren. Daha sonra gözlerinin hedefi Jean olmuştu.
"Tüm gün yaptığın aptal aptal düşünmekti, anlat bakalım."
Eren, sodaya uzanıp onu Jean'dan aldı.Kumların üstüne kendisini atıp sodasını açtı.
"Ee?""Bugün hiç yaşamayacağımı düşündüğüm bir şeyi yaşadım."
"Öğle arasında mı?"
"Evet."
Sodasından bir yudum alıp şekerli dudağını yaladı Jean.
"Tahmin hakkım var mı?""İstesen de tutturamazsın, et bakalım." Demişti Eren. O da sodasını açıp yudumladı.
"Aşk itirafı mı aldın?"
"Evet!" Demişti sesi kontrolsüz bir şekilde yüksek çıkmıştı.
"Peki, seni oldukça şaşırtan birisi olsa gerek. Kimden olabilir, kimden olabilir... 4.sınıflarda seninle samimi olan bir senpai vardı, ondan mı?"
"Hayır! Bu kişiyi asla tahmin edemezsin."
"Oh, asla dediğine göre bu kişi Mikasa olsa gerek." Demişti Jean, sodasını yanına koyup dirseklerine ağırlık vererek uzanıp okyanusu izliyordu.
"Ne? Nasıl bildin?!" Dedi Eren, ona doğru kıvırdı belini." Sana da mı söylemişti yoksa?"
"Hayır sersem, kıza o kadar kördün ki sen hariç herkes farkındaydı bunun." Demişti Jean, gözlerini devirerek." Sana karşı hislerini itiraf eden pek çok kız oldu ve daha evvelinde bu kızlarının hepsinin senden hoşlandığını anlamıştın. Mikasa'da anlaman neden bu kadar uzun sürdü, çok merak ediyorum."
"Hmph..." yanaklarını şişirerek başını çevirdi Eren ve o da sahil boyunca uzanan teknelere bakmaya başladı.
"Hadi, itiraf et. Ne hissettin?"
Omuzlarını düşürüp derin bir nefes verdi ve Jean'a baktı.
"Bilmiyorum...değişikti.""Değil mi ama! Sonuçta o Mikasa." Dedikten sonra gülmeye başlamıştı Jean." Duyguları hariç her konuda cesur! Birbirinize aşırı benziyorsunuz." Gülmeye devam ediyordu.
"Neremiz benziyormuş?" Diye homurdandı Eren. Gözlerini kaçırmıştı." Biz farklıyız."
"Nereniz farklı oğlum, ikinizde nefes alıyorsunuz işte." Dedi Jean, gülmeyi kesip umursamaz bir ses tonuyla. Daha sonra tekrar oturur pozisyona geçti.
"Sen bir andavalsın. Her şeyi iş işten geçtikten sonra fark ediyorsun.""E-eh?!" Şaşırmıştı." Kim? Ben mi?! Hiçte!"
"Tam olarak öyle, farkına varmanı uzun süre bekledi. Ancak görünen o ki; o senden daha cesurmuş."
"Ne konuda?" Diye sordu Eren, elinin altındaki kumlarla oynayıp kumlara bakıyordu.
"Hisler meselesinde. Yani, bir düşünelim. Sence sen ona karşı boş musun?" Demişti Jean, Eren'in yüzünü inceleyerek.
Ancak gözlerine bile bakmıyordu ki anlasın!
"...o ailemden birisi gibi."
"Peh, aileye dönen arkadaşlar zamanla sevgiliye ve de ileride bir eşe dönebilirler. Karı-koca olmakta aile kurmaktır. Bu aileden kastına göre değişir. Yani her türlü onu ailenden görebilirsin."
"Bana diyene de bak..." diye homurdandı Eren." Sasha'yı peşinden az süründürmedin, yanlış mı hatırlıyorum?"
"O bunu hak etmişti." Dişlerini göz önüne sererek gülmüş ve de kızarmıştı.
"Bizim meselemiz çok farklıydı, Sasha sürünmeyi hak ediyordu.""Pardon? Nesi farklı?" Demişti sonunda kumlarla oynamaktan vazgeçip Jean'ın suratına bakan Eren." Aynı şey işte. Sen de kardeşim diyordun, peşinden de koşturdun."
"Sana diyorum, o bunu hak etmişti. Şu sürekli yemek yapan çocuk vardı ya, adı neydi onun?" Demişti yüzünü hafif ekşitmişti, hatırlamaya çalışıyordu.
"Nick...nict-""Niccola?"
"Ah evet! Niccola, o. Çocuk bento ayağına onunla flört ediyordu ve benim şapşal sevgilim farkında bile olmadan karşılık veriyordu. Yani, ben süründürmeyecektim de kim süründürecekti?"
"Saf o saf, ne anlasın flörtü? Senden başka sevgilisi mi oldu sanki?"
"Bak ne güzel diyorsun, Sasha ve beni boşver. Konumuz sensin. Mikasa'nın senden başka sevdiği mi oldu sanki? Üstelik o sen hariç herkese zehir gibi. Bir tek sana saf. Sen hariç hiç bir erkek ona bu denli yakın olamaz, ilişki maabında. Mikasa gerçekten sürünmeyi hak etmiyor, özellikle de senin gibi bir velet tarafından."
"Levi-sensei'nin cezasına kalmak sana yaramamış, velet falan hayırdır at ağızlı?"
"Sinirlendirme beni bir be! Şurada dertleşiyoruz, tam ısınacağım sana bir hareket yapıyorsun kendimi balkanlarda hissediyorum."
"Hadi be oradan, ısınacakmış. Beni sevmesen yanımda ne işin vardı bunca yıldır?"
"D-demesene öyle." Dedi Jean, biraz utanmıştı doğrusu.
"Neyse neyse, konuyu dağıtmaya çalışıyorsun fark etmedim sanma. İzin verir miyim ben buna? Ee, ne cevap verdin?"Eren, derin bir nefes vererek kumlara uzandı ve gökyüzündeki yıldızlara bakmaya başladılar.
"Doğrusu cevap vermeme izin vermeden gitti.""Hm..." başını sallayıp okyanusu izliyordu Jean'da. "Ee, konuyu bir daha ne zaman açacaksın peki?"
"Neden açayım ki?" Diye sordu Eren, başını çevirip Jean'a baktı.
"İlişkiye başlayabilmeniz için? Senin daha zeki bir versiyonun falan yok mu Tanrı aşkına ya."
"Jean."
"He?"
"Mikasa, kardeş kompleksi olan biri değil miydi?"
"Gerizekalı."
Jean, ayağa kalkıp üstündeki kumları eliyle silkeleyip üzerinden attı.Eren, hızlıca yattığı yerde doğruldu.
"Hey, n'oldu?!""Kendimi yaramayacağım, 5 dakika konuşmak bile hayat enerjimi emdi Eren. Gidiyorum ben, Miksa'ya da bolca sabır diliyorum sahiden. Sen ne çekilmez herifsin aşk mevzularında ya."
"Tamam tamam dur!" Eren, hızlıca ayağa kalkıp Jean'ın önüne geçip gitmesine engel olamadı.
"Sadece emin olamıyorum! Emin olmadan hareket edersem hem o, hem de ben çok üzüleceğiz.""Emin olamadığın şey ne daha be adam? Al sana aşk itirafı, taş gibi hatun ya daha ne istiyorsun? Belanı mı?"
"İtiraf ettiğinde çok şaşırmıştım! Ancak, gittikten sonra sahiden sevindiğimi anladım. Bir başkasını değil de beni seçmesi, sevmesi beni çok gururlandırıp mutlu etti."
"E, daha ne?"
"Ancak bu basit bir hoşlantıysa sonu ikimiz içinde üzücü olur, anladın mı? Hislerimden tam olarak emin olamadan hareket edemem."
"Sana hak vereceğim aklımın ucundan bile geçmezdi..." derken Jean gerçekten şaşırmıştı.
Eren, gözlerini kısarak ona baktı.
"Kavga mı istiyorsun sen?""Hiç havamda değilim, hadi eve gidelim."
"İyi, gidelim."
"Carla teyze yemekte ne yapmış?" Diye sordu Jean, kumsaldan çıkıp normal yolda yürümeye başlamışlardı.
"Ramen!"
Çok üzgünüm ben aşırı derecede Armin Haterıyım, yine de saygısızlık edip laf etmem orası ayrı ama çok itici buluyorum. Bu yüzden benim gözümde Eren'in bffsi her zaman Jean OWKXLSLZLSK
ŞİMDİ OKUDUĞUN
One More Change.||EreMika
Truyện Ngắn"Sen onu benden alabilecek kadar güzelsin, ancak yalvarırım onu benden alma!"