"Ne yapıyorlar?"
"Şey, oturuyorlar. Ortamda bir sessizlik söz konusu, merak etme burası ben de." Demişti Murao, çaktırmadan Mikasa'yla telefonda konuşuyordu.
"Sana güveniyorum, Eren oradan yara almadan dönmeli."
"Benim evimde bir fiziksel şiddet olacaksa bu Levi'ın kafasına kendi elleriyle vurmasından ötürü olabilir. Çünkü bunu ona pişman ederim, meraklanma."
"Teşekkür ederim, seni seviyorum. Yeğenimi öp benim yerime, görüşürüz."
"Görüşürüz hayatım, ben de seni seviyorum."
Telefonu kapatıp, tekrar salona döndü Murao ve gülümsedi.
"Ee Eren, nasılsın?""İyiyim, teşekkür ederim Murao-san. Sizler nasılsınız, iyisinizdir umarım."
"Bizler de iyiyiz çok sağ ol."
Levi'ın yanındaki sandalyeye oturup gülümsedi.
"Demek Mikasa ve sen birliktesiniz."Levi'ın kendisini kasmasıyla, üzerindeki gömleği kollarını sıkmaya başlamıştı.
"E-e-evet..."dedi Eren, korkarak Levi'ya bakarak.
"Ona değil, bana bak." Demişti Murao tebessüm ederek." Burada benim borum ötüyor."
"Hey..." dedi Levi, sinirle.
Murao, öksürerek boğazını temizledi.
Buna karşılık Levi, çenesini eline koyarak salonda göz gezdirmeye başladı.
"Levi-sensei böyle bir ifade yapabiliyormuymuş? Bu inanılmaz!"
"Evet, Murao-san." Demişti biraz daha kendini güvende hissediyordu şimdi Eren.
"Ne zamandan beri?" Diye sordu Murao.
"Şey çok değil, henüz dört gün oldu."
"Mikasa harika bir kızdır, onu sen kaptığın için çok mutluyum. Ah, bir süredir sana aşıktı ve hislerini fark etmemen çok üzücüydü." Demişti Murao, yüzünü asarak." Bir ân çok korktum ömrü boyunca böyle olacak diye." Daha sonra gülümsedi." Ama neyse ki durum karşılıksız değilmiş!"
"Evet, kesinlikle değil. Ben onu çok seviyorum, sahiden!" Demişti bir ânlığına Levi'ın varlığını unutan Eren.
Levi, başını Eren'e çevirip kaşlarını çatarak öfkeyle baktı. Ancak bunu fark eden Murao, elini Levi'ın elinin üstüne koyup topraklama yapmıştı.
Çatık kaşları eski hâline döndü, iç çekti Levi.
"Levi-sensei...inanın onu hiç üzmeyeceğim. Beni sevmiyor olabilir, güvenmiyor olabilirsiniz. Ama lütfen bu dediğime inanın. Onu gerçekten sevmiyor olsaydım, sizden korkmama rağmen buraya gelemezdim."
"Senin yüzünden çok üzüldü. O yüzden sana kızgınım Eren, seni sevmiyor ya da sana güvenmiyor değilim." Demişti Levi, sesi biraz daha yumuşak çıkmıştı." Dışarıdan öyle göstermesek bile o benim tek kardeşim. Sen de biliyorsun ki; biz başımızda bir baba olmadan büyüdük. Annem ve ona daha rahat bakabilmek için çocukluğumu yaşamadan yetişkin olmam gerekti. Onu ne tür zorluklarda büyüttüm tahminin bile yok. Eğer incinirse sahiden seni mahvederim, bu sana tek uyarım."
Ancak bu sözler Eren'i korkutmak yerine, daha çok mutlu etmişti. Levi, dışarıdan gözükenin aksine aslında ailesine çok bağlıydı ve tek istediği kardeşinin mutluluğuydu.
"Endişe etmeyin, ona gözüm gibi bakacağım. Onu üzmeyeceğimden eminim, ancak olurda öyle bir şey olursa lütfen beni yok edin! Sizden öte onu üzgün görmeye ben dayanamam!" Başını eğip pantalonunu sıktı.
"Güzel bir anlaşmaya benziyor." Demişti Levi." Tamam öyleyse, bunu uygulayalım."
Eren, başını kaldırıp gülümsedi.
"Ancak bir şartım var."
"D-dinliyorum!"
"Levi..." diye iç çekti Murao.
"Okul eğitim yuvasıdır. Yani bir dahakine revirdeki gibi bir sahneye tanıklık edersem...anlıyorsun, değil mi?"
"G-g-gör-görmüş...müydünüz?"
Levi, gözlerini sıkıca kapatıp sahteden sırıttı.
Eren, sertçe yutkunmakla yetindi.
Murao, gözlerini devirerek Eren'e baktı.
"Öyle dediğine bakma, evet haklı. Her şey yerinde güzel, okul da öğrencisiniz ve uymanız gereken kurallar var. Ancak..." Levi'ya dönüp arkasına yaslanip kollarını bağladı Murao. "Sor bakayım, o böyle mi yapmış?"Levi, Murao'ya döndü hızlıca.
"Bizi neden katıyorsun şimdi?! Biz okul başkan ve yardımcısıydık. Notlarımızın düşme ihtimali bile yoktu, o yüzden öyle rahattım!""Bir dönem neredeyse kalıyordun!"
"Çünkü benden ayrılmıştın..." diye mırıldandı Levi. Daha sonra Eren'e döndü." Demek istediğim bu... okul ile aşkı birbirinden ayırmanız gerekiyor. İkinizinde sınıf tekrarı yapmasını istemiyorum. Harika öğrencilersiniz, geleceğinizin mahvolmaması için çabalıyorum."
"Sizden böyle cümleler duymak beni sevindirdi." Demişti Eren, tebessüm ederek." Endişeniz yersiz, merak etmeyin. Mutlaka sevgimiz derslerimize yansımayacak."
"Ba-ba!"
Levi, başını eğerek yanına paytak paytak yürümüş olan kızına baktı.
"Kucak!"
Ellerini kocaman açtığında, Levi eğilerek çocuğunu kucağına aldı ve bacaklarına oturrup düşmesin diye beline sarıldı."Mikasa benim için çok önemli birisi. Hislerimi yansıtamadığımın farkındayım, ancak bu Ackerman'ların genelinde olan bir durum...bizler sanırım kurtarılmayı bekliyoruz. Birilerinin bizi kurtarmasını ve hislerimizi sonunda açabilmeyi..."
"Bence siz olduğunuz gibi iyi bir abisiniz." Demişti Eren." Mikasa'da bunu biliyor. Hislerinizi göstermek gerekmiyor, hissettirseniz yetiyor."
"Sonuçta ikinizde kurtarıcınızı buldunuz, değil mi?" Demişti Murao, başını Levi'ın omzuna koyarak." Ben seni kurtardım, Eren ise Mikasa'yı. O yüzden onları desteklemeliyiz Levi. Eren'e de kardeşin gibi davransan bu güzel olurdu."
Levi, derin bir nefes alıp verdi.
"Kardeşimin kurtarıcısı ha?" Kendi kendine konuşmuştu. Yutkunup, gözlerini bebeğinden çekerek Eren'e baktı.
"Bundan sonra sorumluluğum altındasınız, ikinizde."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
One More Change.||EreMika
Short Story"Sen onu benden alabilecek kadar güzelsin, ancak yalvarırım onu benden alma!"