"Bu da olmadı..." diye mırıldandı Mikasa, elini çatı katındaki demirlere koyup aşağıdaki öğrencileri izliyordu.
"Acaba neden, hadi bir düşünelim..." Demişti Mikasa yerine utanan Sasha." Bak, ikimiz arasında beyni olan tek kişi sensin. Ben midemle düşünürüm, neden ben olmayı düşündüğünü anlamıyorum! Ben yani ben!"
"Benim yanımda kendini ezip durma." Dedi kaşlarını çatarak Mikasa." Sana laf atan sen bile olsan seni öldürürüm."
Sasha tebessüm etmişti.
"Ama yine de dediklerinin haksızlık payı yok."
Bu sefer somurtmuştu Sasha.
Daha sonra nefesini verip oturduğu yerden kalktı ve Mikasa'nın omzuna elini koyup kendine çevirdi.
"Bu sefer gerçekten iyi bir planım var.""Hayır, Ymir falan olamam..." diye mırıldandı Mikasa.
Sasha, elini onun yanağına koyup okşadı ve gülümsedi.
"Olmamalısın da."Mikasa sessiz kalmıştı.
"Çünkü bu şekilde başkalarını denememiz, aslında Eren'i sana değil ona aşık etmez mi?"
"Ne demek istiyorsun?" Diye sordu Mikasa, gözleri hafiften dolmuştu.
"Senden kendin olmanı istiyorum Mikasa, bir başkası değil. Sen olmalısın, öteki türlü kazansan bile kaybedeceksin."
Mikasa, yanağındaki Sasha'nın elini tuttu.
"Ama beni o şekilde sevmiyor.""Çünkü Eren duygularını anlayamayacak kadar aptal. Ona hislerini itiraf etmenin vakti geldi."
Mikasa, başını hızlıca iki yana sallamaya başladı. Bir yandan çaresizlikle ağlıyordu.
"Hayır Hayır Hayır!"Sasha, öne atılıp arkadaşına sıkıca sarıldı.
"İnan bana, seni reddetse bile aklı seninle ilgili düşüncelerle dolacaktır. Hem ister istemez artık sana kardeş gözüyle de bakamayacak, ona aşık olan bir kıza nasıl o gözle bakabilir ki?"Mikasa, kollarını Sasha'nın boynuna doladı.
"Ölmesine izin veremem..." diye mırıldandı."Vermeyeceksin de, vermeyeceğiz."
Hafifçe arkadaşından uzaklaşıp gözyaşlarını sildi Sasha. Tebessüm etti.
"Birlikte başaracağız, ancak zafer senin zaferin olacak. Söz veriyorum.""Ve eğer sözünü tutmazsan...?"
"O zaman ömür boyu diyete girerim."
Mikasa ister istemez gülmüştü.
"Anlaştık!""Güzel o hâlde." Diyerek sevimli bir şekilde gülmeye devam etti Sasha." Artık sınıfa dönelim, Eren'de gelmiştir."
* * *
"M-Mikasa..." diye mırıldandı Eren." Biraz konuşmalıyız seninle."
Mikasa sertçe yutkundu.
Ancak duruşundan ödün vermeyerek tıpkı eskisi gibi yerinden kalktı.Önden Eren ilerlerken, arkada o da onu takip ediyordu.
Hep yaptığı gibi.
Eren durunca, o da durmuştu.
Eren, ona doğru döndü.
"Son zamanlarda çok tuhaf davranıyorsun. Bunu biliyor musun?""Evet..."
İç çekmişti.
"Sebebini öğrenmek istiyorum. Bugün yaptığın şey Sasha'nın taklidiydi. Onu taklit ediyordun. O zaman oturup düşündüm; daha evvel de Annie ve Historia'yı taklit ettin, değil mi?"Mikasa başını sallamıştı.
Saklayacak neyi vardı?
"Ortak noktaları...hepsinin birer sevgili olması."
"Bunun için Armin'den yardım almadığına emin misin?" Diye sordu Mikasa.
"Yani...birlikte düşündük diyebilirim sanırım." Demişti hafifçe kızararak Eren." Ama konumuz Armin ya da ben değilim. Sensin. Sen ve neden bunu yaptığın. Anlat bana, neden kendin gibi değilsin?"
"Sevgilisi olan insanları taklit etmem...üstelik senin üzerinde...bu sana neyi çağrıştırıyor?" Başını eğerek elleriyle oynamaya başlamıştı Mikasa.
Eren sertçe yutkundu.
"Hayır..." diye fısıldadı." Düşündüğüm şey olamaz, öyle değil mi?""Bu düşündüğün şeye göre değişir..."
"Senden duymak istiyorum, söyle bana."
Eren, Mikasa'ya doğru bir adım attı.
"Senden duymazsam inanmayacağım. O yüzden sen söyle, sebebi neydi?"Mikasa, dudağında dilini gezdirip derin bir nefes aldı. Daha sonra başını kaldırıp, Eren'le göz göze geldi.
"Hazır olduğundan emin değilim.""Ben hazırım."
Dilini ağzının içinde gezdirip nefes alıp, gözlerini kapatıp tekrar bir nefes aldı ve verdi. Gözlerini açıp Eren'le göz teması kurdu.
"Eren.""Evet?"
"Ben senin kardeşin değilim, beni ne Carla Teyze doğurdu ne de Grisha Amca'dan oldum. Bizim aile bağımız yok."
"Bunu biliyorum...bunu neden söylüyorsun?" Demişti kaşlarını çatarak Eren.
"Çünkü bunu unutuyorsun." Mikasa, Eren'e doğru adım atarak aralarındaki mesafeyi daha da kısalttı." Ben senin kardeşin değilim Eren."
"B-biliyorum..." Demişti Eren, yanakları daha da allaşmıştı.
"O zaman beni kardeşin olarak değil, bir kız olarak görek."
"Ne?" Şaşırmıştı." Bu da ne demek şimdi?"
"Senden hoşlanıyorum, artık farkıma var aptal!"
Eren'in yeşil gözleri şaşkınlıkla irice açılmıştı.
"H-hoş-h-h-hoşlanmak...mı?"Mikasa, gözünden akan yaşı koluyla sildi.
"Beni reddetsen bile artık benim bir kız olduğumu ve sana aşık olduğumu kabul et. Beni sakın kardeşin olarak düşünme, artık buna dayanamıyorum!""Mikasa..."
"Ben gidiyorum!"
"Bekle!" Mikasa'yı kolundan tutup gitmesini engellemişti." Ne zamandan beri?"
"Oldukça uzun zamandır."
"Ne zamandır?" Diye sorusunu yineledi Eren.
"Tanıştığımız ilk günden beri."
"Bu kadar uzun zamandır içinde nasıl sakladın?" Diye sordu Eren şaşkınca.
Ne hissedeceğini, ne yapacağını bilmiyordu.
"Nasıl anlamam...""Çünkü sen; ben hariç herkesi görebiliyorsun, Eren." Kolunu çekmişti Mikasa." Bir tek bana körsün. Şimdi gidiyorum, bana sakın acıma!"
Arkasını dönüp koşarak uzaklaşmıştı Mikasa.Eren, sırtını duvara yaslayarak derin bir nefes verdi.
"Ne yani..." dudağını ısırdı."...değil miydi?"Ne değil miydi? İSOWOOSWOODOW
ŞİMDİ OKUDUĞUN
One More Change.||EreMika
Historia Corta"Sen onu benden alabilecek kadar güzelsin, ancak yalvarırım onu benden alma!"