"Dön bir bakayım sana," Demişti endişeyle Mikasa, Eren'i belinden tutup etrafında döndürdü." Görünürde bir şey yok..." diye mırıldandı.
"Ona bir şey yapmadım." Diye homurdandı Levi." O buradayken yapamam." Diyerek eşini işaret etti.
"Merak etme, burada tansiyon çıkaracak herhangi bir şey olmadı." Demişti Murao." Emanetine kesinlikle mükemmel bir şekilde sahip çıktım."
"Çok teşekkür ederim." Dedi Mikasa gülümseyerek. Eren'e döndü." İyi vakit geçirdin mi?"
"Ben sekiz yaşında bir çocuk değilim artık Mikasa, böyle davranman beni utandırıyor." Demişti kızararak." Üstelik Levi-senpai'yle de gayet güzel anlaştık."
"Yani, henüz...doğru." Demişti Levi, başını sallayarak.
"Sana güvenemiyorum , çok dengesizsin." Demişti kaşlarını çatarak Mikasa.
"Beni geç, evden çıkarken David'e ne dedin?" Diye sordu Levi." O yaşlı adam senin çıkmana bu kadar kolay izin vermiş olamaz."
"Abime gideceğimi söyledim, doğal olarak izin verdi." Dedi Mikasa." Şimdi de Eren'i alıyorum, beni idare et olur mu?"
"Pardon? Canına mı susadın sen!"
Murao, başını gülümseyerek Levi'ın omzuna koydu.
"Tabi ki ederiz, senin mutluluğun bizim için önemli.""Yani...sanırım..pff..." bıkkınlıkla nefesini verdi Levi." 1 saat. 1 saat sonra David'i arar Mikasa eve geldi mi diye sorarım, haberin olsun."
"Teşekkür ederim!" Demişti Mikasa gülümseyerek.
"Tamam git şimdi, doğalgaz faturasını sen kapıda beni oyalada eve soğuk hava girsin diye ödemiyorum." Demişti Levi somurtarak.
"Görüşürüz."
Mikasa, Eren'in elinden tutarak uzaklaşmaya başladı.
"Her şey için teşekkür ederim, iyi akşamlar." Demişti Eren, Mikasa onu çekiştirirken."Bir ara birlikte gelin." Dedi Murao.
Daha sonra ise Levi, Eren'in cevabını beklemeden kapıyı kapattı.
"Abi çok tatlı!" Demişti Isabel gülerek."Saçmalama," diye homurdandı Levi." Baba daha tatlı."
"Kıskanma bu kadar, büyüklük yaptığını görmek beni çok duygulandırdı. Ben bile beklemezdim."
"Hep senin yüzünden..."
* * *
"Vay be! Yengem sahiden seni savunmuş, yani abim cidden onayladı ha?" Dedi şaşırarak Mikasa.
"Evet, doğrusu biraz şaşırdım. Murao-san orada olsa bile kurtulamayacağımı düşündüğümden aklımdan vasiyetimi geçiriyordum."
Mikasa gülmüştü.
"Merak etme, o varken ona her şeyi yapabilirsin. Bu yöntemi uzun zaman önce keşfettim.""Çok fenasın." Demişti Eren, gülerek." Ama...bir şey soracağım."
"Dinliyorum," dedi Mikasa, Eren'in ellerini sıkıca tutarak.
"Levi-senpai neden David diyor?" Diye sordu Eren." Yani masada bana biliyorsun ki dedi ama aslında cidden bilmiyorum. Başımızda baba olmadan büyüdük derken ne demek istedi? Seninle tanıştığımda David-san her zaman yanınızdaydı."
Mikasa, Eren'e bakıp tebessüm ettikten sonra kendini kumların üstüne atıp gökyüzüne baktı.
"David bizim öz babamız değil. Ben yedi yaşındayken annem onunla evlendi.""Hadi be! Ciddi misin? Bunu bilmiyordum! Neden söylemedin?" Diye sordu Eren şaşırarak." Seni yargılamayacağımı biliyor olman gerekirdi."
"Sen yargılarsın diye söylememezlik yapmadım zaten." Başını Eren'e çevirdiğinde yüzünde buruk bir tebessüm vardı." David, Levi ve bana hiçbir zaman üvey babalık yapmadı. Babamı tanımıyorum ancak gerçek babamı tanısaydım bile David'den vazgeçmezdim. Çünkü o Levi ve bana her zaman babalık yaptı. Yedi yaşındayken ilk kez babalık duygusunu hissetmiştim..." yüzünde çocuksu bir gülümseme oluşmuştu. Heyecanla Eren'in ellerini tuttu." Hatta biliyor musun veli toplantılarıma bile babam olarak geliyordu! Beni hiçbir zaman yadırgamadı."
"Evet, onu çok sevdiğini biliyordum ama aranızda böyle bir bağ olduğunu bilmiyordum...açıkçası insanın babasını sevmesi kolay, ancak babası olmayan bir insanı baba olarak bilip sevmesi...bilmiyorum, seninle gurur duydum sanırım." Ellerini kenetlemişti." David, bize bile hiç yansıtmadı."
"Çünkü David ve ben üveymişiz gibi davranmayı saçma buluyoruz. O benim babam, bizlerde onun çocukları. Sana bundan bahsetmedim çünkü doğrusu... bu üvey kavramını unutmak istedim."
"Biliyor musun? Üvey ya da öz, ikisini birbirinden ayıran hiçbir şey yok aslında. Kan bağından öte can bağı var."
"Evet... bu doğru." Demişti Mikasa." Bunu bir kenara bırakırsak, o gün revirde sormayı unuttuğum bir soru vardı. Korktuğumdan soramadım."
"Neydi?" Diye sordu Eren." Bana istediğin her şeyi sorabilirsin, biliyorsun."
"İlaçlarını neden aldın Eren? Doktor bırakman gerektiğini söylediği hâlde." Diye sordu Mikasa endişeyle.
Aslında bir tahmini vardı, ancak o olmamasını umuyordu."Bilmiyorum..." dedi Eren, omuzlarını düşürerek. Gözlerini kenetli ellerine indirdi." Transa girmiş gibiydim üstelik ilaçlarım karanlık odada parıl parıl parlıyordu, bilmiyorum.." dedi gözlerini kapatıp iki yana sallayarak." Düşünmek başımı ağrıtıyor."
Mikasa, Eren'in ensesine elini koyup kendine çekti ve başını kendi omzuna yasladı.
"Geçti, artık bir şey olmayacak. Seni koruyacağım Eren, bundan sonra hep birlikte olacağız. Söz veriyorum."
"Seni cidden öldüreceğim, Diana."*Unutanlar için Diana Azrail'in ismiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
One More Change.||EreMika
Krótkie Opowiadania"Sen onu benden alabilecek kadar güzelsin, ancak yalvarırım onu benden alma!"