MAYIS KAYALAR

72 6 1
                                    

Başlangıç tarihi:12 Nisan 2021

° Başladığınız tarihi yazar mısınız ?

Kendimi bilmediğim ve neler olduğunu anlayamadığım bir gecenin , ışıltısının asla bu kadar dehşet verebileceğini tahmin edemiyeceğim sabahında , pencerede perdenin erişmekte güçlük çektiği kenardan vuran güneş adeta beni yakıyordu. Buradaki yakmaktan kastım aklınızdan geçenle eşleşecek tanımda olmayan , bir insan yüreğinden nasıl yanabiliyorsa öyle bir şeydi.
Uzun bir süre güneşin beni o şekilde yakmasına izin verdim. Ta ki bir rüzgar esip perdeyi ışıltının önüne geçirene dek .
Bu rüzgar esintisi kendime gelişimin ilk evresini başlatmış oldu birden. Sanki güneşin o hazin ışıltısı beni ve düşüncelerimi içine çekiyordu ki gidince etrafıma daha dikkat ile bakmaya başladım.
Gözlerim ortama alışana kadar her şey halen bulanıktı ve zihnim neler olduğunu anlamak için büyük bir savaş içerisindeydi ama bunu yüzümden anlayabilmek mümkün değildi.
Zihnimde bombalar patlamaya devam ederken gözlerim yavaş yavaş ortama alışmaya başlamıştı. Görüntü netleştikçe ilk gözüme çarpan üzerine tabloların asılı olduğu , renginin koyu ve yaşlanmış bir bedende oluşan kırışıklığın verdiği hüzünle kaplanmış bir duvar oldu. Üzerindeki tablolar hala tam olarak kavrayamayacağım görünümdeydi. Bedenim öylesine bitik bir haldeydi ki gözümü kırpıştırmak bile beni yoruyordu.
Tam bu düşüncelerle boğuşurken karşımdaki duvardan bir tablonun düşmesi ile irkildim. Bu tablonun düşüşü beni biraz olsun kendime getirmiş olmalı ki o an tüm odayı tam olarak kavrayabilecek kadar düzeldi gözlerim.
Halen neler olduğuna mana veremediğim ve zihnimi hiç bu kadar dolu en az onun kadarda boş gibi hissetmemin sebebini bulmam gerekiyordu.
Artık sertliğinin en az bir taş kadar kötü olduğu , üzerinde bir çarşafın bile olmadığını fark ettiğim yatakta doğrulup burada neler olduğunu anlamalıydım.
Tam o anda bedenimi kaldırmanın bu kadar güç olabileceği aklımın ucundan geçmemişti. Kollarımdan destek alarak uzun bir süre kalkmaya çalıştım. En sonunda oturur pozisyonda yatakta duruyordum. O sırada zihnimdeki düşünceler sanki birer demir bilyelere dönüştü ki ben başımın hiç bu kadar ağır ve ağrılı olması durumuna rast gelmemiştim.
Tüm oda dönüyor gibiydi ve gücümü zaman geçtikçe kaybediyor bedenimi taşımıyacakmış hissindeydim. Ellerimle başımı tuttum ve gözlerimi kapadım. Uzunca bir süre bu şekilde bekleyip kendime gelmeyi umdum. Tam o sırada rüzgar yine şiddetlenip esmiş olacak ki bana bir şeyler anlatmaya çalışır gibi hissine kaptıran güneş ışınları tekrardan vurmaya başladı.
Başımın dönmesi hafiflemeye başlamıştı fakat bedenim hala ağır ve bitap idi . Tekrardan etrafıma göz atmaya başladım bu sefer ise karşımda tavana kadar erişen bir kitaplığın durduğunun farkettim. O kadar eskiydi ki üzerime düşmesimden korktum. Her rafı tıklım tıkış doluydu ve yıllarca dokunulmamış olduğu üzerindeki müthiş fazla toz ve tüy kalıntılarından dolayı besbelliydi. Rüzgarın estikçe tozların etrafa saçıldığını ve beş dakikada bir hapşurduğumu tam o an farketmemde bu işin cabasıydı.
Gözümü kitaplıktan aldığımda yan tarafında kahverengi bir kapı olduğu gözüme çarptı. Bu kapının tepesinde incecik bir cam kısım bulunuyordu.Ama bir tuhaflık vardı. Kapı odadaki diğer eşyalara göre oldukça yeni duruyorken beni asıl şoka sokan ve zihnimdeki bazı şeylerin hareketliliğine sebep olacak bir detay farkettim. Orada yeni yazılmış olduğu açıkça belli olan küçük bir not asılıydı. Mürekkebi güneş ışığı ile halen parıldıyorken üzerinde büyük harfler ile yazılı duran isim oldukça tanıdıktı.

"Mayıs Kayalar "

ODAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin