Odada 2.gün

56 6 0
                                    

Gecenin bedenimde yarattığı korku ve yorgunluk beni sarmış olacak ki bu toz kokulu dört duvar arasında yine bir güneş ışıltısı yeni bir gün için hüzün dolu ışıklarını odaya yayıyordu.
Çok tuhaf... Geceleri korkunun en zirvesini yaşatan oda sabahları adeta acı doluydu ve hüzün kaplıyordu insanın içini.
Bu düşüncelere dalmışken birden gözüm tekrar kapıya ilişti ve gece yaşadıklarım aklıma geldi. Notun nasıl olurda yok olabilir fikri şuan saçma geliyordu ki tam o an aklıma gecenin rüzgarlı olduğu ve esintiyle düşmüş olabileceği fikri geldi.Hışımla yataktan kalktım her yere bakınmayı hedefledim. önceki sabah kadar ağrılı ve bitik değildim. Sanırım alışıyordum. Bir yandan rahatlatan bir yandan da geren bu his çok geçmeden çürüdü.
Odanın her tarafına ,düşmüş olabileceğini düşündüğüm her yere , baktım fakat yoktu.Onu bulamadığımı , bulamayacağımı anladığım anlar başımdan ayak parmak uçlarıma doğru hızlı ve şiddetli bir acı iner gibi oldu .Kendimi yerde bulmam ile taçlandı bu müthiş dakikalar.
Yine aynı şey olmuştu bedenim güçsüz düşmüş ve burdan kurtulmama yarayacak tek bir fikir bile canlanmıyordu zihnimde. Çaresiz ve aciz hissediyordum.
Vücudum neye isyan ediyordu ,bana neler oluyordu ?
O kadar çok cevapsız soru zihnimi doldurmuştu ki o an aklım başka güçlerin kontrolünde benliğimi arıyordum. Tam olarak bu kadar sıkışmış ve zor durumdaydım.
Ben içinde benliğimi kaybetmiştim...
Buradan nasıl kurtulacağımı hangi sebepten burada bulunduğumu bilemiyordum. Ama gerçek olan bir şey vardı bana verilmek istenen bir mesaj olduğu çok net bir şekilde ortadaydı.
-- Mayıs kayalar..mayıs kayalar...
Aklımda bir şey canlansın diye zikredercesine tekrar edip durdum. Belki saatler boyu sadece bunu düşündüm. Bağlanabileceğim medet umduğum tek şey bu iki kelimeden ibaret isimde saklıydı. Öyle olmalıydı. Yoksa bunun bana bir şekilde gösterilmesi ve notun tam o anda yok olması normal olamazdı.Bir açıklaması mutlaka olmalıydı.
Ama geçmişte veya daha önce bununla ilgili bir anı yoksa zihnimde bu kadar tekrar etmem bana hiçbir fayda sağlamayacak gibi görünüyordu.Zihnim o kadar tertemizdi ki adete resetlenmiş bellek gibiydi.. Sadece son iki günün ve bu odanın bende yarattığı düşüncelerle doluydu. Ya da kendimi bu duruma o kadar çok bağlamıştım ki her şeyi engelleyerek sadece buraya, bunlara odaklanıyordum.
Başka çözüm yolları bulmalı ve artık şu aptal korkumu yenip mantıklı şeyler yapmalıydım. Belli ki bir şeyler olmuştu ve bana verilen ipuçları vardı. Zihnimin oynadığı bu oyunu yenmeli ve gerekeni artık yapmalıydım.
Sakince odanın artık her oturuşumda bedenimin adeta ağladığı yatağın üzerine oturdum.
Tam o sırada bedenimin gerçekten isyan ettiğini hissetmeye başladım.Bu odanın büyüsüne öylesine kapılmıştım ki sadece kurtuluşumu düşünmüşüm meğer. Ama bir gerçek beni maalesef kovalıyordu. Burada ikinci günümdü ve ne bir lokma yemek nede su içmiştim. Etrafımda da bir besin maddesinden eser yoktu. Ama tuhaf olan bir şeyde vardı ifadem ve bedenim ne kadar cansız ve bitik görünüyor olsada ben ne ağzımda bir kuruluk ne de bir açlık hissi belirtisi taşıyordum. Bu beni korkutmalı mıydı yoksa buranın perili , büyülü bir yer olduğunu kabul edip karmaşık zihnimin oyunlarını çözmeye devam mı etmeliydim ?

ODAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin