three

879 67 34
                                    

|Mad hatter|

|jungkook & chaeyoung|

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

|jungkook & chaeyoung|

tanrısal bakış açısı

"Hadi,Rosé." Jungkook kıza doğru fısıldadı. Onu buradan götürmek istiyordu çabucak.
Kumarhane bahçesine gelene kadar ikiside nefesini tuttu.

"İyisin, değil mi Rosé?" Zavallı Roséanne, Konuşacak hâlde değildi belli ki. 'Evet.' anlamında kafasını sallayabildi sadece.
"Bak, Benden korktuğunu biliyorum. Önemli değil. Sadece bana birazcık da olsa güven Rosé. Tamam mı?"
Siyah arabanın kapısını açarken söze devam etti. "Şimdi birlikte eve gideceğiz,Benim evime. Emin ol orayı seveceksin."
Sarışın kızı arabaya yerleştirdi.
"Eve lütfen."

Büyük ve kocaman bir bahçesi olan eve geldiklerinde, Rosé ağzını açtı. "Bay Jungkook, Bana ne yapacaksınız?" Tek nefeste söylediği onu her harfinde korkutan bu cümleden sonra, dudaklarını birbirine bastırdı.

Arabanın içinde nefesleri birbirine değiyordu sankí. Jungkook yavaşça içerden çıktı. Rosé için kapıyı tutuyordu şimdi.

"Rosé, Sana hiçbir şey yapmayacağım. Sadece biraz benimle kalmak durumundasın. Seni dışarı bırakamam, Adamlar seni hemen bulurlar."

Arabadan indi Rosé. Karşısında duran adama baktı. Gerçekten onun güvenliğini mi istiyordu?
Ve gerçekten ona hiçbir şey yapmayacak mıydı?

"Peki Bay Jungkook." Rosé'nin minik ellerini ellerinin arasına aldı Jungkook. Parlak gözlerine baktı bir süre. "Rosé, artık aramızda ki bu resmîliği kaldırabilir miyiz lütfen." Rosé yere doğru baktı.
Ellerini geri çekmek istiyordu elbette. Fakat hisleri ona engel oldu. Onu Jungkook'un sıcak ve güvenli ellerinde kalmaya iten bir şeydi bu.

"Tabii, Siz- Sen nasıl istersen." Kızaran yanaklarını altın sarısı saçlarıyla gizlemeye çalışıyordu. Rosé'nin bu görüntüsü kalbini ısıtmıştı Jungkook'un. Uzun zamandır yalnızdı. Babası yoktu ve annesi hapisteydi. Çocukluğu sevgisizlik ve şiddet ile geçmişti. On yedi yaşındandan beri kumar oynuyordu, Bu onun kendini avutma yöntemiydi bir nevi.

Kendini tutamadı genç adam. Tavşan dişleriyle, Çilek kıza gülümsedi.

"Bay Jeon, Bölüyorum fakat içeri girmez miydiniz? Üşütmenizi istemeyiz."
Kısa, siyahlı bir kadın, ikisinin mutlu anını böldü. Jungkook onu orada parçalayıp, Çilek kız ile olan gülümsemesine devam etmeyi istedi içinden.

"Haklısınız Bayan Caroline, Hemen geliyoruz." Sesi sertti. Kelimelerin her harfinde kadına nefret kusmuştu sankí.
"İçeri girsek iyi olacak," üstündeki ceketi çıkardı ve çilek kızın omzuna koydu. "Üşüyorsun." Hafifçe gülümsedi çilek kız.

Kapıdan içeri girdiklerinde iki hizmetçi onları karşıladı.
Üç aşçı ise sadece Rosé'ye bakmakla yetindi.
Jungkook fark etmişti bu bakışları. Bu yüzden açıklama yapma gereği duydu.

"Bayan Park Chae-Young, yani Roséanne. Burada bizimle kalacak. Onu memnun etmek için elinizden geleni yapmanızı rica ediyorum."

Rosé utanmıştı. Hiç bu kadar ilgi duyulmamıştı ona.
Stresini gizlemek ve bir miktar zarif görünmek için gülümsedi.

"Hanımefendi'ye bir oda hazırlayın." Koyu giyimli kadın Rosé'ye küçümseyen bakışlar atarken sözüne devam etti. "İstirahat edeceği bir yer olsun."

Rosé ve Jungkook çok geçmeden yemeğe oturdular. Rosé'nin yemek yiyecek hâli bile olmamasına rağmen Jungkook'u biraz daha görmek istedi.

"Umarım mutlusundur, Rosé." Salatasından bir çatal aldı. "Şahsen ben benimle olduğun için mutluyum." Çatalını yemeğe batırdı Rosé.
Yani mutlu muydu? Bu soruyu en son dört yaşında annesi ile göl kenarında çörek yerden duymuştu. Gerçekten mutlu musun Rosé? Kendi kendine sordu bu soruyu. Belki yüz kez.

"Evet,Mutluyum." Memnun şekilde gülümsedi Jungkook.

"Sevindim."

Mad Hatter | RosékookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin