|Mad hatter|
|jungkook & chaeyoung|
♡
tanrısal bakış açısı
"Hadi bakalım, Park Chae-Young."
Adamlar ağlayan kıza aldırmadan gülüp eğleniyorlardı.
Kendini zavallı buldu, Rosé. Herşeyini kaybetmiş, Babası tarafından akbabaların içinde atılmıştı.Hayatını Kötü kadın olarak geçirmeyecekti elbette. Ölmeliydi. Ölüp bu durumu terk etmeliydi.
"İyi görünüyorsun, Chae-Young."
"Evet evet, Çok iyi görünüyorsun."
Adamların hepsi gülüştüler. Dünya'ya çirkin ifadelerle bakan, Pis gözleriyle süzdüler Rosé'yi.
Herkes sarı saçlı, korkmuş kızın olduğu masaya oturdu. Zavallı kıza kimse merhamet etmiyordu çünkü. Kimse ama kimse, acımıyordu küçük Rosé'ye.Adamlar bir süre daha eğlendiler.İçeri iyi giyimli,Orta yaşlı biri girene kadar süzdüler Rosé ile ilgili pislikleri.
Orta yaşlı adam sert tavrıyla, Masalarının yanına geldi.
"Bırakın Karıyı, Kızı şimdi! Bay Jeon bizzat benim kumarhaneme geldi." Yeşil,Kataraklaşmış gözlerini camdan dışarı yoğunlaştırdı.
Gerçekten de siyah, Lüks bir araba önlerinde durmuştu.
Çok geçmeden içinden genç bir adam indi. Uzun boyluydu ve laciverte kaçan bir takım giyiyordu. Siyah saçlarını düzelterek kapıya kadar geldi.Genci birkaç adam takip etti. Muhtemelen otuz,Otuz beş yaşlarında adamlardı bunlar.
Jeon Jungkook'un -Rosé'ye göre yirmili yaşlarındaydı - gözlüklerini çıkarmasıyla koyu renk Parlak bakışlı gözleri ortaya çıkmıştı.Pis pis sırıttı Jungkook. "Benimle kim oynar? Ha Stanley, Benimle bir el atmaya korkuyor musun?"
Siyah ipek ceketini, Rosé'nin karşısındaki sandalyeye aştı ve oturdu. "Bu da kim böyle? Sizin yanınızda güzel oluyor muydu."
Yuvarlak gözleriyle Önünde oturan kızı süzdü.
"Kupa kızı filan mı?" Gözlerini masanın altına devirdi Rosé.Kumarhane sahibi Stanley, Rosé omzundan dürttü.
"Konuşsana, Cici kız." Sert,Pis elleriyle Rosé'nin omzunu pek belli etmeden sıktı.Kızın gözlerinden birkaç damla yaş aktı. Hafif uzun tırnaklarıyla menekşe rengi eteğini düzeltti. Acı çekiyordu besbelli, Buradan çıkmalıydı. Hemde hemen.
"Adım Park Chae-Young." Jungkook'un suratı yine parıldadı.
Sandalyesini masaya yaklaştırırken Stanley'e bakıyordu.
"Demek Chae-Young ha? Kısa bir adın yok mu senin,Lakap nick filan?"
Yutkundu Sarışın. Tırnaklarını sandalyenin tahta kısmına sürüyordu.
"Rosé." O kadar kısıktı ki ince sesi, Jungkook zar zor duymuştu.
"Demek Rosé."
Kirli bir adam söze karıştı. "O kızı sevdiysen, sana verebiliriz." Elindeki yeşil,üstü kâğıtla sarılı içki şişesini havaya kaldırdı. "Sana meydan okuyorum Jeon Jungkook. Eğer kazanırsan kız senin ama ben kazanırsam araban benim." Jungkook baktı sadece. Baktı Bir adama bir Rosé'ye.Soğuk elini uzattı. "Anlaştık." Herkes alkışlamaya başlamıştı bile.
Rosé korkuyordu çok. Şimdi cennette, Biricik annesinin kollarında olmayı diledi.Uzun ve riskli bir oyundan sonra Jeon Jungkook gülümsedi.
Son kartını kalın elleriyle ortaya koyarak açtı. Sinsice gülümsemeden önce Rosé'ye baktı. Küçük kız korkuyla ona bakıyordu ve güzel gözleri şişmişti."Jeon Kazandı!" Adam elini masaya vurdu. "HASİKTİR!"
Jungkook Rosé'ye doğru eğildi.
"Seni buradan çıkaracağım. Bu pisliklerden uzağa gideceğiz."
Nefes aldı Rosé. Bir an için bile olsa rahatlamak ve ona güvenmek istedi."Tebrikler Jungkook. Yine gel." Ama genç adam onu dinlemiyordu bile. Sadece Altın sarısı saçlara odaklanmıştı.
"Evet evet, Gideyim artık." Kızı omzundan tutarak hafifçe kaldırdı.
♡
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mad Hatter | Rosékook
Romanceroseanne park ve jeon jungkook'un yolu, soğuk bir kış akşamı bir kumarhanede kesişmişti. horror, thriller, romance Roseanne Park × Jeon Jungkook ©Berlin, 2021 'you can be Alice, I'll be the mad hatter'