10.Bölüm
*Açığa çıkan duygular...*Sesler...
Kulağıma boğuk bir uğultu gibi dolan sesler kaşlarımı çatmama sebep olmuştu. Tam anlamıyla tanımlayamıyordum ama bunların seslerin sadece erkeklere ait olduğunu anlayabiliyordum.
Aklıma dolan anılar sanki bedenimdeki yaraları da tetiklemiş gibi sızlamaya başlamıştı. Ölmemiş daha doğrusu yok olmamıştım...
Hangisi benim için daha iyiydi bilmiyorum ama yok olmamamın beni biraz rahatlattığını hissetmiştim.
Yavaşça gözlerimi açmak için uğraştım.
Sanki kirpiklerim birbirine yapışmış gibi açılmıyordu. Ama pes etmeden biraz daha uğraştım. Sonunda hafifçe açtığımda , gözlerim ışığa alışmadığından odadaki yoğun ışık gözlerimi acıtmıştı. Bu yüzden birkaç kez kırpıştırdım.
Sesler artık daha net gelmeye başlamıştı.
"Gözlerini açtı." Dedi heyecanlı bir ses. Bu sesi tanıyordum. Yanlış hatırlamıyorsam Atahan denen çocuğun sesiydi bu.
"Tamam oğlum sessiz olun uyanır uyanmaz korkmasın."
Bu da babaları Görkem Bey'in sesi değil miydi? Sahi onların ne işi vardı burada?
Etrafa yavaşça göz gezdirdiğimde odadakilerin sadece ikisinden ibaret olmadığını anlamıştım.
Tüm Karaman erkekleri buradaydı. Neden gelmişlerdi ki? Sonuçta benim için gelecek halleri yoktu.
Vücudumu hareket ettirmeye çalıştığımda sağ kolumdaki ağırlık kaşlarımı çatmama sebep olmuştu.
Gözlerimi oraya çevirdiğimde alçıda olduğunu gördüm. Merdivenden yuvarlanırken kırmış olmalıydım.
Dogrulmak için bir hamle yaptığımda neredeyse tüm vücudumun açılmasıyla dudaklarımdan küçük bir inleme firar etmişti.
Bununla beraber ise hepsinin beni tutması bir olmuştu. Vücudumdaki acıları umursamayarak korkuyla geriye çekilmiştim.
Bu insanlar beni cidden ürkütüyordu. Hele şu en büyüklerinde tam seri katil havası vardı.
"Kızım iyi misin?"
Görkem Bey'in sesiyle zar zor da olsa konuştum.
"İyiyim Görkem Bey ama sizin ne işiniz var burada?"
"Ne demek ne işimiz var? Kızım sen varsın daha ne olacak?"
Hadi oradan! 'Beni yemeyin Görkem Bey. Kesin hastanede işiniz vardı ve ayıp olmasın diye bana da baktınız duyunca.' diye geçirdim içimden.
Beni büyüten adam bana neler yaptı da merak etmedi. Bunlar mı merak edecekti? Güldürmeyin beni. Zaten artık gülemiyorum...
"Görkem Bey hadi siz beni ziyarete geldiniz de şu ürkütücü şahısların beni görmek için geldiğini hiç zannetmiyorum. Zorla tutuyorsanız bırakın gitsinler. Bir de senin yüzünden buradayız hesabı yapmasınlar. Gerçekten artık uğraşacak durumda değilim." Dediğim şey ile beraber neredeyse hepsinin yüzü düşmüştü.
"Kızım niye öyle diyorsun? Hem bak sor istersen. Abilerin ve kardeşin sırf seni merak ettikleri için buradalar. Hastaneye geldiğinden beri odanın önünden ayrılmadılar."
"Gerçekten bana daha geçen gün 'Seni istemiyoruz!' diye yüzüme haykıran insanların bunu yapacağına inanmamı mı bekliyorsunuz?"
Hepsi utançla gözlerimi kaçırırken ben şaşkındım. Bunlar ciddiler!
"Bak kızım biliyorum iyi bir karşılaşmanız olmadı ama abinler çok pişman söyledikleri için. Senden özür dilemek istiyorlar."
"Siz ne sandınız?! Ha! Bana hakaret edeceksiniz , işlemediğim suçlardan yargılayacaksınız , kovmaktan beter edeceksiniz sonra da yüzsüzce özür dileyeceksiniz ve ben de kucağınıza atlayacağım , öyle mi?! O kız size ne yaşattı bilmiyorum ve inanın umrumda da değil ama ben de iyi şeyler yaşamadım. Hayatım mükemmel değildi , eski ailem beni kızları olarak görmüyordu bile! En son ne zaman rahat bir uyku uyuduğumu , içten bir şekilde güldüğümü hatırlamıyorum bile! Ama ben yine de sizin gibi ön yargılı olmak yerine geldim sizi tanımaya çalıştım. Bir umut dedim ya bir umut! Belki onlarla bir aile oluruz. Ama karşılaştığım şey işlemediğim suçların bedelini ödetmek için can atan insanlar! Ben bıktım ya gerçekten bıktım. Siz de iyi şeyler yaşamadınız desem sizin yine birbiriniz vardı ama ben yapayalnızdım bu iğrenç dünyada! Öyle bir yalnızdım ki ölsem hiç var olmamış gibi yok olurdum. Kimsesizler mezarlığına gömerlerdi beni! Çünkü kimse cesedimi almaya tenezzül bile etmezdi. Bunlar her gün tokat gibi yüzüme çarparken neler hissettiğini anlayabiliyor musunuz? Siz her sene tek başınıza bir kek ile doğum gününüzü kutladınız mı? Sizin anne olarak gördüğünüz kişi hiç elinize bıçak verip 'Bu bıçakla bileğini kes. Ölürsün de kurtuluruz.' dedi mi? Babanız size sattı mı? Siz daha okumayı öğrenmemiş bir çocukken saatlerce eziyet görüp ardından bomboş buz gibi bir depoda aç susuz kendi kusmuğunuzun kokusuyla günlerce birinin sizi çıkarmasını beklediniz mi? Siz daha 4 yaşındayken pansuman yapmayı öğrendiniz mi?! Siz 8 yaşınızda tecavüze uğrayıp bileklerinizi kesecek kadar bok çukuruna düştünüz mü? Ben ne yaptım size?! Ben ne yaptım da bana bunları yaşatıyorsunuz?! Ben sadece yaşamak istedim ya... Ben sadece birileri de beni sevsin istedim... Ne çok şey istemişim meğer..."
Bir yandan ağlıyor bir yandan deli gibi bağırıyordum. Özür dileyeceklermiş! Özür dilemeleri benim yaşadıklarımı düzeltecek miydi?!
Ben bağıra bağıra ağlamaya devam ederken Alpaslan ve Atahan denenler bana kollarını sarmış tutmaya çalışıyordu. Atahan ve Alperen benim gibi bağıra bağıra ağlarken diğerleri sessizce ağlıyorlardı. Alpaslan denen adam beni bir yandan tutuyor bir yandan saçlarımı öpüyordu.
Bıraksalar ya kendime ya başka birine zarar verirdim ama bırakmıyorlardı.
Çıldırmış gibiydim... Ya da gerçekten çıldırmıştım...
En son içeriye giren hemşirenin koluma sakinleştirici olduğunu düşündüğüm şeyi vurmasıydı. Zaten ondan sonra kendimi karanlığa teslim etmiştim.
.
.
.♥️ Yeni bölümü nasıl buldunuz?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RÜZGARA KARIŞAN RUH
Fiksi Remaja•ARA VERİLDİ• En üst kata varmak üzereyken bana yetişmiş ve arkamdan kollarını bedenime sararak yüzüme bir bez kapatmıştı. Hızla dirseğimi karın boşluğuna geçirip elinden kurtuldum. Tekrar koşacakken diğerinin beni kolumdan çekmesiyle ikimiz de deng...