°
°Çığlık sesinin gelmesiyle kalbim göğüs kafesimi parçalarcasına atmaya başladı.
Hemen çığlığın geldiği yöne döndüm. Norman büyük bir atla engelden atlamaya çalışırken atın şahlanmasıyla yeri boylamıştı.
Zifir'in üzerinden atik bir hareketle yere atlayıp Norman'ın yanına koşmaya başladım.
Lütfen ciddi bir şey olmasın lütfen...
Koşarken çarpan rüzgarın yüzümü serinletmesiyle fark etmiştim ki ağlıyordum. Gözyaşlarım benden habersiz akıyordu. Silmeye uğraşmadım çünkü her akan yaşın ardından bir yenisi ekleniyordu.
Çoktan Norman'ın yanına varmıştım. Ben koşarken sesi duyan annem ve babamda gelmiş telaşa kapılmışlardı.
"N-norman i-iyi misin?"
"Abla canım çok acıyor."
Canımdan can gidiyordu. O ağladıkça ben kahroluyordum.
"Baba ambulansı arayın çabuk!"
"Aradım geliyolar."
Dikkatlice Norman'a sarıldım.
"Tamam geçti, bak yanındayım. Ambulansta gelir birazdan.Hem sen niye tek başına kocaman ata biniyorsun? Birde engel atlamaya çalışıyosun! Delirticeksin beni Norman."
"Abla bende senin gibi tek başıma binmek istedim. Size başarabildiğimi kanıtlamak istedim ama yapamadım."diyerek daha da ağlamaya başladı.
O ağlayınca dayanamadım. Acısını kendime alıp onu rahatlatmak istiyordum. Hemen konuyu değiştirmem lazımdı ama buna gerek kalmadan ambulansın siren sesleri duyulmaya başladı.
Hemşireler dikkatli hareketlerle Norman'ı ambulansa yerleştirirken bir tane hemşire bize dönüp konuştu.
"Hasta ile kim geliyor?"
Anneme baktım oda benim gibi mahvolmuştu. Norman evin en küçüğü olduğundan bütün ev halkı üzerine titrer en küçük yaralanmasında karalar bağlardık.
"Sen git anne."
Annem bana bakıp ağlarken kafasını salladı daha sonra hemen ambulansa bindiler. Bizde babamla arabaya doğru hızla ilerledik.
Ambulansı takip ederken arabada derin bir sessizlik hakimdi.
Nihayet hastaneye vardığımızda Norman'ı doktor odasına aldılar.
Annem kapının karşısındaki koltukta oturmuş ağlamaya devam ediyordu. Annemin yanına gidip sakinleştirmeye çalıştım.
"Anne tamam sakin ol, mühim bir şeyi yok. En kısa sürede iyileşecek ben eminim."
Annem gözyaşlarını silip kafasını salladı.
Bir süre sonra doktor bey odasından çıktı. Hemen kalkıp yanına gittik.
"Ne oldu doktor iyi mi oğlum?"
Olaydan beri sessizliğini koruyan babam ilk defa konuşmuştu. Belli etmiyordu ama endişeden içi içini yiyordu.
Doktor bizi rahatlatmak ister gibi gülümsedi. "Çok şanslısınız. Attan düşmesine rağmen sadece kolu kırılmış. Geçmiş olsun."
Annem babamla birlikte koltuklara otururken yavaşça duvara dayandım. İçime su serpilmişti. Üstümden büyük bir yük kalkmış gibi hissediyordum.
Norman ne kadar mal olursa olsun o benim kardeşimdi. Ben de zamanında attan düşmüştüm elbette yaralanmıştım ama canım bu kadar acımamıştı. Norman'ın canı tatlıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beyaz İmparatorluk
Teen Fiction... Bir imparator düşünün, omzundaki yüklere rağmen umursamazca davranan ve de bir kız düşünün, doğru bildiği yanlışların esiri olan... Sizce tam zafer kazandığınızı düşündüğünüz anda mağlup olmak nasıl bir duygu? Oyundan çıkan taşların ansızın te...