"Jungkook!" Bağırmıştı babam. Ciddi ciddi bağırmıştı. "Senin ağzından çıkanı kulağın duyuyor, değil mi?"
Yüzümü buruşturarak elimi onun dudaklarına bastırarak geri geri yürümesini sağlayarak bizi bahçeye çıkarttığımda gözlerimi babama çevirdiğim an tüm ciddiyetinin uçtuğunu, sırıttığını fark etmiştim.
"Bağır biraz daha" demiştim kaşlarımı çatarak. "Taehyung da tüm komşular da duysun?"
"Bağırırım bak?"
"Baba!" Mızmızlanarak ofladığımda babam kıkırdayarak olduğu yerde bildiğin çocuk gibi tepinmeye başlamıştı. "Söylediğime pişman etme beni lütfen. Taehyungun yanında belli etme tamam mı? Hiçbir şey belli değil. Tamam öptüm falan ama-"
"Tanrım.." Babam elini başına koyarak kendisini geriye bırakır gibi yapmıştı. "Öptüm diyor hala. Bayılacağım şimdi!"
"Tamam. Demiyorum hiçbir şey-"
"Ayrıca hiçbir şey belli değil falan deme Jungkook. Bal gibi aşık oldun çocuğa. Karşı komşumuz anladı ama sen hala anlamadın"
"Karşı komşu ne alaka ya?"
"Geçen gün bana diyor ki senin oğlanı bir oğlanla gördüm, sevgili gibilerdi, aman dikkat et bu devirde çok yaygınlaştı bunlar. Hep internetten dolayı." Kıkırdamıştı. "Ben de dedim ki; çok teşekkürler, eve gelir gelmez onu falakaya yatırıp elektrikli sandalyeye oturacağım, hatta şimdi gidip işkence odasını hazırlayayım" Kahkaha atmıştı. "Haberi yok ki oğlumla birlikte erkek kesiyoruz!"
Tamam. Bu komikti işte. Ama gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırsam da babam işaret parmağını bana sallayarak güldüğünde kendimi tutamayarak gülmüştüm ben de.
"Of! Tamam. Neyse ne. Taehyungun yanında belli etme sakın"
"Tamam, etmem merak etme. Ama sen de saçma sapan konuşma. Öpmüşsün adamı ama hiçbir şey belli değil diyorsun. Sevgili olmanız için daha ne yapmanız gerekiyor?"
"Ani oldu her şey" demiştim kaşlarımı çatarak. "Ayrıca duygusal bir boşluktaydı. Sanki kendimi ondan yararlanmışım gibi hissettim. Biliyorsun ağzım da iyi laf yapar, boşluğu kullanmışım gibi hissediyorum. Ya uyandığında pişman olduğunu söylerse?"
"Oğlum saçmalama!" Babam gözlerini büyüterek birden enseme geçirmişti bir tane. "Taehyung öyle salak biri mi? İstemeseydi senden uzaklaşırdı. Ayrıca kimi kandırıyorsunuz? Chan arada olmasaydı bu olay çok önce yaşanacaktı. Şeytan çocuk ya, girdi araya" diyerek kendi kendine göz devirdiğinde babamın son olaylardan haberi olmadığı için bir yorum yapmadan onu geçiştirmiştim hemen. Çünkü babam eğer duysaydı gerçekten Chan'ı döverdi. Şakasız, ciddi ciddi döverdi.
"Neyse ne. Ben şimdi odaya dönüyorum. Kahvaltıya beklemeyin, Taehyung ne zaman uyanır bilmiyorum. Gece çok zor uyudu. Çok ağladı" diye mırıldandığımda gözlerim benim odamın camına kaymıştı. Dün gece gerçekten çok kötü olmuştu Taehyung. Krize falan girer diye korkmuştum hatta ama neyse ki öyle bir şey olmamıştı.
"Kıyamam ona ben" demişti babam bir kolunu omzuma atarken. Tekrardan içeriye girmiştik birlikte. "Git şimdi, biraz daha sev onu sen. Aynı sabahki gibi" diyerek kıkırdadığında gözlerimi devirerek onu itmiştim kendimden ama sonra birden dün gece aklıma gelince dudaklarımı büzerek boynuna atlamış, yanaklarına öpücükler bırakarak geri çekilmiştim.
"Televizyonun sesini çok açma" diye son kez onu uyardıktan sonra babam beni gülümseyerek onaylarken adımlarımı merdivenlere yöneltmiştim. Yukarıya sessizce çıkarak odama girdiğimde Taehyungun hala bıraktığım gibi uyuduğunu görünce hemen kapımı kapatıp bu sefer kilitleyerek yatağa ilerlemiş, yerime koyduğum yastığı Taehyungun kollarından alarak oraya dikkatlice yerleşmiştim. Taehyung biraz kıpırdansa da tekrardan bana sıkıca sarılarak uyumaya devam ettiğinde usulca derin bir nefes vermiş ve ellerimden birini onun saçlarına yerleştirerek yine minik hareketlerle sevmeye başlamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Equestrian: taekook
FanfictionBir dansçı, bir profesyonel binici ve bir de Bay Jeon. Not: Kapaktaki edit @hhisasihunn'a aittir.