Açıkçası biraz sıkılmıştım.
Günlerim bu sıralar hep aynı geçmeye başlamıştı ve bundan sıkılmıştım. Hayatımın bir rutine bağlanmasından her zaman sıkılan ve bunu değiştirmek için bir şeyler yapmaya çalışan biri olarak bu sefer ne tür bir şey yaparak bu rutini bozabileceğimi düşünüyordum kara kara.
"Ne sıktı canını?"
Salonda yatıyordum. Babam ve annem şirkettelerdi. Soomin onlara verdiğimiz odada arkadaşlarından öğrendiği ödevlerini yapıyor, derslerinden geri kalmamaya çalışıyordu. Abimse mutfaktaydı en son ama ben salonda öylece yatarken yanıma gelmiş, yüzümün halinden hemen bir sorunum olduğunu anlayarak sormuştu.
"Bir şey yok" demiştim sessizce. Boş boş televizyona bakmaya devam ediyordum ama neyin oynadığı hakkında bir fikrim bile yoktum
"Söyle işte Jungkook. Belki sana yardımcı olabilirim?"
"Öyle önemli bir şey yok merak etme" diye mırıldanarak üzerimdeki örtüye daha fazla gömüldüğümde abim derin bir nefes alıp vermiş ve koltukta o da uzanmaya başlamıştı.
"Önemli ya da değil, canının neden sıkkın olduğunu merak ediyorum"
"Sadece canım sıkıldı" demiştim oflayarak. "Her şeyden sıkıldım gibi. Başka bir şey değil" demiştim. Ses tonumda 'zorlamasan olmaz zaten' tarzında bir mesaj vardı.
"Taehyung'la takılmaktan mı sıkıldın?"
"Hayır. Ne alakası var? Sadece rutinden sıkıldım. Stüdyoya git, gel, Taehyungla buluş, eve dön. Günlerim bu dört madde arasında dönüp bitiyor. Hiç farklı şeyler olmuyor hayatımda"
"O zaman.. az önce telefonda Taehyung'la mı konuşuyordun?"
"Evet? Beni mi dinledin?"
"Jungkook, çocuğa gerçekten 'canım çok sıkıldı artık, pek gelesim yok' mu dedin?"
"Evet?"
Abim gülmüştü. Daha çok dalga geçer gibi bir gülüştü bu.
"Jungkook böyle söylenir mi? Ayıp bir kere. Üstelik kesin seni yanlış anlamıştır. Sıkıldım derken onunla takılmaktan sıkıldığını düşünmüştür kesin çünkü ben bile öyle anladım"
"Ama ben öyle bir şey demedim ki?"
Şaşkınca mırıldandığımda abim gülmüştü.
"Hala aynısın" demişti bana bakarak. "Çok zekisin ama bunalıma girdiğin dönemlerde dünyanın en salak insanı oluyorsun"
Sessiz kalmıştım bir süre. Düşünmüştüm çünkü. Gerçekten de öyle demiştim ve şimdi düşününce fark etmiştim ki ben öyle söyledikten sonra Taehyung bir şey diyememişti.
Kafama sıçayım.
Yere bıraktığım telefonumu hızlıca elime alarak ayağa kalktığımda abimin bana güldüğünü duysam da umursamamış ve Taehyungla daha rahat konuşabilmek adına koşar adımlarla odama çıkmış, onu hemen tekrardan aramıştım.
"Alo?"
"Taehyung! Ne yapıyorsun?"
"Beş dakika önce olduğu gibi hala işteyim?"
"Ah, doğru. Müsait misin? Birden aradım ama?"
"Jungkook sen iyi misin?" Biraz şaşkın çıkmıştı sesi. "Beş dakika önce işteyim ve bir saatlik bir boşluğum var, öğrencim dersi iptal etti son anda demiştim. Beni dinlemedin mi?"
Ben cidden kafama sıçayım.
"Taehyung, özür dilerim. Az önce sana ne dediğimi yeni fark ettiğim için biraz panik oldum." Demiştim direkt olarak. Anlaşılan bugün beynim çalışmıyordu, laf cambazlığı yapamayacaktım. "Ben sıkıldım dedim ama senden değil. Sadece hayatım fazla düzenli bir rutine girdi. Bundan sıkıldım. Asla senden değil"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Equestrian: taekook
FanfictionBir dansçı, bir profesyonel binici ve bir de Bay Jeon. Not: Kapaktaki edit @hhisasihunn'a aittir.