Taehyung onu ziyarete gittiğim günün ertesi sabahında iyileşmişti.
Bunu aslında tahmin edebilmiştim çünkü Taehyung grip olmamış ya da üşütmemişti. O sadece o kadar temiz kalpliydi ki Chan'ın bana yaptığı şey onu derinden üzmüştü ve bu yüzden de hasta olmuştu. Psikolojikti tamamen. Dolayısıyla da onun yanına gidip ona iyi hissettirmem, iyileşmesi için yeterli olmuştu.
Şimdi ise birlikteydik yine. Taehyungun işi bitince ben de stüdyodan çıkmıştım ve birlikte yürüyüş yapmaya karar vererek Han nehrinin kıyısına gelmiştik. Geç olduğu için birkaç çiftten başka kimse yoktu ve bu huzur vericiydi. Sessizdi, sakindi her yer.
"Günün nasıl geçti?"
"Yorucu" demiştim gülerek. "Her zamanki gibi ama eğlenceliydi. Senin?"
"Fena değildi. Bu aralar işe pek gidesim gelmiyor" diye mırıldandığında dudaklarımı birbirine bastırmıştım birkaç saniyeliğine. Neden istemediğini anlayabiliyordum ama elbette o konuyu açmayacaktım bu güzel gecede.
"Olur böyle şeyler. Ben de bazen dansı bırakıyorum diyip bir hafta evde yatıyorum, hiç çıkmıyorum odamdan"
Taehyung kıkırdayarak omzuyla omzumu hafifçe ittirdiğinde ben de gülmüş ve birden onun koluna girmiştim.
"Şimdi seni hayata geri döndürmek için bir plan yapalım, çok sessizsin" demiştim dudaklarımı hafifçe büzerek. "Planımızın ilk maddesi, pamuk şeker yemek. Ama mor olanlarından"
"Hepsinin tadı aynı değil mi?"
"Şşt" demiştim hemen kaşlarımı kaldırıp bir elimle onun dudaklarını kapatırken. "Önemli olan farklı tatlardaymış gibi düşünmek"
Taehyung kıkırdayarak beni onayladığında ben de memnun bir ifadeyle, biraz da şımarık bir şekilde gülümseyip elimi çekmiş, etrafa bakınmaya başlamıştım ve aradığım şeyi de çok kolay bir şekilde bulmuştum.
"Bak! Orada var!"
"Neden bu kadar heyecanlandın?" diyip benimle dalga geçercesine gülmüştü. "Bebek misin sen?"
"Bebeğim evet" demiştim gözlerimi devirerek. "Hem pamuk şeker yemenin yaşı mı olurmuş? Ne saçma şey bu?"
Taehyung kıkırdayarak birden bir eliyle saçlarımı karıştırmıştı. Elbette ben de hemen mızmızlanarak elini itmeye çalıştığımda saçlarımı kuş yuvasına çevirene kadar beni bırakmamıştı.
"Saçlarımı bozdun. Şimdi düzeltmek zorundasın" diyerek ben de onu omuzlarından tutup durdurduğumda Taehyung keyifli bir şekilde gülmekle meşguldü.
"Böyle de güzel ki?" Demişti ellerini saçlarıma atarak. Düzeltiyordu sanırım.
"Çok konuşma ve düzelt" dediğimde dudaklarını birbirine bastırarak gülmesini engellemeye çalışmış, birkaç saniye boyunca saçlarımı elleriyle tarayarak düzeltip geri çekilmişti.
"Aferin, böyle uslu ol" diyerek ben de ellerimle saçlarıma dokunduğumda Taehyung gözlerini devirse de gülüyordu hala. "Şimdi gidip alalım şu pamuk şekerleri" dediğimde başını onaylar anlamda sallayıp bu sefer de o benim koluma girmişti. Birlikte hızlı hızlı yürüyerek satıcının yanına gittiğimizde hemen istediklerimi söylemiş ve parasını da ödemiştim. Ardından Taehyung itiraz etmeden benim uzattığım pamuk şekeri alıp paketini açtığında ben de aynı şeyi yapıyordum. Rahat yiyebilmek adına bir yere oturmak istediğimde gözlerim etrafta gezinmişti ve salıncakları görür görmez bizi o tarafa doğru sürüklemiştim.
"Sallanmaya bayılıyorum" demiştim tahta salıncağa otururken. Taehyung da yan tarafıma oturmuş, bakışlarını şekerinden ayırmadan gülümseyerek mırıldanmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Equestrian: taekook
FanfictionBir dansçı, bir profesyonel binici ve bir de Bay Jeon. Not: Kapaktaki edit @hhisasihunn'a aittir.