Bölüm 11

1.1K 70 31
                                    

Bencilceydi. Gerçekten öyleydi. Bense tamamen iyi niyetimden uymuştum ona. Oysa o arkamdan işler çevirmişti. Her ne kadar yüzüme karşı söylese de bunu ben sorduktan sonra söylemişti. İdil bana bunu çıtlatmasa asla aklımın ucundan bile geçmezdi. Neyeydi bu acalesi? Asla pişman değildim geldiğime ama keşke bu şekilde olmasaydı.

''Poyraz..'' diye kandırılmamı kaldıramayarak gözümden bir damla yaş düştü.

''Ya söyleseydin! Sen gerçekten sadece kendini düşünüyorsun!'' diyerek kolları arasından çıkmaya çalışsam da başarısız olmuştum.

''Ağlama'' diyerek belimdeki elini çekerek gözümden akan yaşı yakalayarak avuçları içine hapsetti.

''Aklımdan bir anda geçti. Bir anda misafirimiz var deyiverdim. Planlamadım ki hiç. Senin bende bıraktığın etki bu Ayşe. Sakın yanlış anlama. Bu beni haklı çıkarmıyor.'' dedi. Söylediği şeylerde gerçekten samimi miydi yoksa beynim bana oyun mu oynuyordu. Her defasında ikna ediyordu. Ama bu sefer en azından gerçekten uzak kalmalıydık. Belki de yazlığa döner dönmez İstanbul'a gitmeliydim. Tam şu an çıkıp gidecek kadar olsam da İdil'i yarı yolda bırakamazdım.

''Dua et, kardeşini çok sevdim. Dua et, şu an çekip gitmiyorum.'' diyerek göğsünden ittirip seri adımlarla ışığı yandığı için kolaylıkla bulduğum tuvalete girdim. Ağlayıp da İdil'in gecesini mahvetme gibi bir niyetim olmadığından tüm gözyaşlarıma kilit vurdum. Çıktığımda İdil kapıdaydı.

''Gel hadi'' dediğinde peşinden ilerledim. Siyah ve mor tonlarının hakim olduğu odaya girdik. Çantamı görerek içinden yanımda getirdiğim siyah elbiseyi çıkardım. Askılarından tutarak serbest bıraktığımda yanlış elbisemi getirdiğimi fark ederek yatakta oturan İdile döndüm.

''İyi de yanlış getirmişim!'' derken o elimdeki elbiseye hayranlıkla bakıyordu.

''Bence iyi ki yanlış getirmişsin.'' dediğinde gözlerimi tekrar elbiseye çevirdim. İki kenarı büzgülü, vücudumu komple saran ve kalçamın bir karış altında biten elbiseydi.

''Yani gideceğimiz yere uygun mu?'' dediğimde ''Kesinlikle giymelisin'' diyerek eliyle süper işareti yaptı. ''Ben çıkıyorum. Kapının önündeyim haber verirsin.'' diyerek çıktı. Elbisemi giyerek üzerimden çıkardıklarımı katlayıp yatağın üzerine bıraktım.

''İdil gel ablacım'' dediğimde içeriye girerek beni hayranlıkla süzdü. Bu bakışların tıpatıp aynısını daha önce de Poyrazda görmüştüm. Sanki o bakıyormuş gibi bir his kapladı içimi.

''Ya bu arada ben sana ablacım falan diyorum ama kaç yaşındasın?'' diye sorduğuma benim ondan bir yaş büyük olduğumu öğrendim. Bana abla dememesini sadece Ayşe demesini de rica ettim.

''Ya ben ne giysem karar veremedim.'' diyerek gardırobunun kapaklarını açtı. İçinden bir kaç elbise çıkararak yatağa dizdiğinde beyaz üzerinde sarı papatyaları olan elbiseyi seçtim. İnce ip askıları vardı. Boyu da gayet ideal dizlerinin bir karış üstündeydi.

''O zaman ben bahçedeyim'' diyerek çantamdan rimel alarak tuvalete geçtim. Bu sefer gözlerime sadece rimel sürmüştüm. Dudaklarımı öne çıkartacak bir şey yapmaya hevesim kalmamıştı. Rimeli orada bırakarak bahçedeki çardağa indim. Masanın üzerindeki telefonum gözüme iliştiğinde elime alarak instagrama girdim. Son attığım fotoğrafa bizimkilerden gelen yorumları beğendim. Ancak Poyraz da yorum yapmıştı. Let it happen yazarak paylaştığımdan bana 'I let you' yazmıştı. Sen kimsin senden izin alıcam dangalak, yazmak istesem de yoruma hiçbir şey yazmadım. Gelen ayak sesleriyle odağımı çevirdiğimde gelenin Poyraz olduğunu fark ettim. Üzerimdeki elbiseye uzunca bir süre bakarak karşıma oturdu. Tekrar kafamı eğerek whatsapp'daki gruplara baktım. Bir ton mesaj vardı. Belki gülerim, sinir olur diye düşünerek bizimkilerin konuşmasını ortadan okumaya başladım.

Aşkın Yörüngesi 『AyRaz』Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin