1

69 29 1
                                    

Şarkı önerisi; Lights Up

Hafif esen rüzgar tenini okşarken keyifle esneyip deniz manzarasının tadını çıkardı. Geniş balkonundan palmiye ağaçlarının sallanışını, denizin tatlı tatlı dalgalanmasını ve mavi göğün altında bembeyaz olan martıların oradan oraya süzülmesini izliyordu. Elindeki kitabı okumayı ise çoktan bırakmıştı.

Uzun bir yılın bitiminde bu tatili fazlasıyla hakettiğini düşünüyordu. Günlerini kliniği ve hastaları görmeden geçirebilmenin keyfini sürüyordu. Yıl içinde gerçekten çok yoruluyordu. Dişçilik zor bir meslekti. Hayır hayır, bu işini sevmediği anlamına gelmiyordu aksine, işine aşıktı fakat herkes ara sıra dünyadan kopabileceği bir yer isterdi değil mi?

Masada, bol köpüklü türk kahvesinin yanında duran telefonun titremesiyle irkildi. Kitabı, kaldığı yeri kaybetmemek için hızlıca ters çevirip koydu.

Ekranda gördüğü isim yüzünde bir tebessüm oluşturdu ve heyecanla aramayı yanıtladı.

"Eylül? Nerelerdeydin, gözlerim her yerde seni aradı vallahi!"

"Hiç sorma, akşam plajın yukarısında kalan kafeye gel de uzun uzun anlatayım. Hem bir şeyler de içeriz."

Akşam kafede buluşmaya sözleştikten sonra telefonu kapattı. Uyuşuk bir şekilde oturduğu koltuktan kalkıp tuvalete gitti. Elini yüzünü yıkadıktan sonra karnını doyurup bir şeyler hazırlamak için buzdolabının önünde bir süre dikildi. Bu evi yaz için kiralamıştı ve hala alışveriş yapmamıştı.

Eve dönerken alışveriş yapmayı telefonunun hatırlatıcısına ekledikten sonra dolaptan çıkardığı zeytin peynirle kendine sandiviç hazırladı. Tatillerin en sevdiği yanı mesai koşuşturmasının arasında yiyemediği şeyleri rahat rahat zamana yayarak yiyebilmesiydi.

Bir şeyler izlemeden yemek yemek sıkıcı geldiği için laptopundan bir bölüm brooklyn nine-nine açtıktan sonra keyifle sandiviçini bitirdi.
     

"Nerelerde kaldın Cansu? Bekleye bekleye bi hal oldum burda!"

Eylül kızmakta haklı olsa da bir türlü giyinip çıkamamıştı evden. Aslında bir işi de yoktu, her zamanki gibi biraz aheste davranmıştı sadece.

"Geldim Eylül'üm kızma. Şimdi anlat bakalım neler yaptın bugün?"

"Öyle kuru kuru olur mu, önce bir şeyler sipariş edelim. Şöyle keyifli keyifli sohbetimizi ederiz sonra."

Sipariş edilen cheescake ve çilekli limonatalar gelene kadar havadan sudan sohbet ettiler. Cansu Eylül'ün anlatacağı şeyi az çok tahmin edebiliyordu. Heyecan derecesinden sohbetin konusunu önceden anlayabilecek kadar iyi tanıyordu onu.

Bu seferki katıldığı gezi ile ilgili olmalıydı. Ellerini heyecanlı heyecanlı birbirine geçirmesi, masadaki peçetelik, tuzluk gibi şeyleri farkında bile olmadan düzenlemesi, gözlerinin ışıldaması da güzel haberlerin geldiğini gösteriyordu.

"Ee, anlatmayacak mısın? Merak ettirme de anlat işte."

Eylül heyecanla limonatasından büyük bir yudum aldı.

"Dün falcıya gittim. Bana ikili vadede çok güzel bir haber alacağımı söyledi. Kesin beklediğim iş başvurusu kabul olacak. Tam iki aydır bekliyorum. Benden iyisini de bulamazlar zaten."

Cansu kocaman bir kahkaha patlattı. Eylül'ün böyle şeyleri çok sevdiğini ve kendine eğlence bulduğunu biliyordu ama kendisi böyle şeylere asla inanmazdı. Fal bi yana, burçları bile saçma bulurdu.

OkyanusHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin