Bölüm 15-3

510 29 5
                                    

Köye vardıklarında herkes işinin başındaydı. Kimisi tarlaya gidip kalan işlerini hallediyor, kimisi buğdaylarını traktörlere yüklemiş ilçedeki değirmene götürüyor. Kimi teyzelerde sabah ineklerden sağdıkları sütleri pişirip, yağ veya peynir yapıyorlardı.

Güz, büyük oradan bitmişti Yörük köyünde. Şimdi sırada, samanların samanlığa taşınması, buğday ve arpaların değirmende öğütülüp, un ve yem yapılma işlemi vardı.

Ramazan; ''kime soralım hocam'' Diye sordu Hocasına. Yoldaki kararlılığını kaybetmiş gibiydi. Heyecanından elleri titriyor, sesi az çıkıyordu.

Ramazan'ın bu vaziyetini görünce Murat, birazda tebessüm ederek; ''Ne oldu, Korktun mu yoksa'' dedi.

''Heyecanlıyım hocam, ilk defa bir kız için bir şeyler yapıyorum.'' Diye cevap verdi Ramazan. Konuşurken bile sesi titremişti.

''Dur bakalım, birilerini buluruz elbet'' diye cevap verdi Murat. Atlarını yeşillik bir yere bağlayıp, caminin olduğu tarafa doğru yürümeye başladılar.

Sadece ismini bildikleri Nazlı'nın, kimlerden olduğunu öğrenmek için Ramazan, yaşıtı birkaç arkadaşının yanına gitmeye karar verdi.

''Musa'ya bir sorayım hocam, o kesin bilir.'' Dedi.

Musa, Yörük köyünden, Ramazan'ın yaşıtında bir delikanlıydı. Büyük ihtimal Nazlının kimlerden olduğunu, o bile bilirdi. Çünkü isminin Nazlı olduğunu da o söylemişti.

''Tamam kardeşim, bende Arif hocanın yanına gideyim'' diye karşılık verdi Murat.

Kısa bir zaman sonra Ramazan geri dönmüştü Murat'ın yanına. Gözlerindeki ışıltıdan, Nazlı hakkında bir şeyler öğrendiği belli oluyordu. Arif hocadan (Yörük köyünün imamı) müsaade isteyip, yanından ayrıldılar. Mezarlığa doğru yürümeye başladılar.

''Kimlerdenmiş, öğrenebildin mi Ramazan'' diye soru Murat.

''Evet öğrendim hocam'' diye cevap verdi Ramazan.

''Eee. Kimlerdenmiş, anlat bakalım Ramazan'' diye anlatmasını istedi Murat.

''Hocam, Kazım amcanın yeğeniymiş Nazlı. İzmir'deki büyük abisinin torunuymuş'' diye cevap verdi.

***

Nazlı'nın dedesi olan Ahmet dede. Yıllar önce köyden kaçıp İzmir'e yerleşmiş, ama köyüne hiç geri dönmemiş. Neden kaçar gibi köyü terk ettiğini kimsede anlatmamış.

Birkaç sene çalışmış, sonra askere gitmiş, ama vedalaşmak için bile gelmemiş köyüne.

Askerden dönünce oralı bir kızla evlenmiş ve üç çocukları olmuş. Nazlı, en büyük oğlunun, ortanca kızıymış.

Ahmet dede gecen sene 70 yaşında iken vefat etmiş, ama ömrü boyunca ne eşine, ne çocuklarına, ne de torunlarına; niçin memleketinden taşındığını söylememiş. Apar topar, kimseyle vedalaşmadan köyü terk etmesi, basit bir çalışma niyetine köyden ayrılmış olabileceğini göstermezdi. Kimseyle bir husumeti de yokmuştu gitmeden önce.

Bir defasında çok ısrar eden eşine, ''iş bulmak için geldim'' dese bile, neden hiç dönmek, köyünü görmek istemediğini söylememişti.

***

''Bizim Kasım amcanın mı'' diye sordu Murat.

Kasım amca, yazları köyde yaşayan köyün sakinlerinden. Kış aylarını ailesiyle ilçede geçiren cana yakın, sıcakkanlı birisi. Murat ve Ramazanı da yakından tanırdı ve onları sever. Kış aylarında ilçeye gittiklerinde ekseriyetle Kasım amcayı da ziyaret ederdi Murat.

Cin Çobanı (Ben Doğarken Ölmüşüm)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin