"Kızlar, Jimin abi sizi yanımızda tutmamız gerektiğini söyledi." Chan duraksayıp kendini açıklamak için konuştu. "Bilirsiniz nerdeyse herkes içti. Pek güvenli olmasa gerek."
"Kibarlığın için teşekkürler Chan ama böyle iyiyiz." Hye Jin kendinden beklemeyecek kadar büyük bir özgüvenle konuştuğunda Alisa şaşkınca ona baktı.
"Üzgünüm kızlar ama ısrar ediyorum. Aynı masada oturmak istemezseniz bile yakın olmakta fayda var. Hem sizinle tanışmayı isterim. Özellikle de Hye Jin'den derslerle alakalı öğreneceğim çok şey olmalı."
Chan ikna etmek için bunları söylemişti ve başarılı da olmuştu.
Kızlar onu takip edip masalarına ilerlediğinde oldukça kalabalıklardı.
"Burası fazla kalabalık biz şu tarafa mı geçsek?" Dedi Alisa, Hye Jin'i kolundan tutup çekerken.
Hye Jin ona baktığında Alisa kulağına fısıldadı. "Anladılar dedim ya sana! Biraz uzak durmalısın."
Hye Jin omuz silkip Chan'in yanına oturdu. Alisa'yı da yanına çektiğinde o bu duruma göz devirdi.
Alisa'nın diğer tarafında Seungmin ve karşısında Minho ve Felix vardı. Oldukça gerilmişti.
Seungmin Alisa'ya bakıp göz devirdi ve öteki tarafa döndü.
"Ne var be?!"
"Seni hiç sevmiyorum." Dedi Seungmin kollarını göğsünde birleştirip.
"Ay çok üzüldüm, bak ağlıyorum!" Alisa parmağıyla sahte bir gözyaşı yaptı kendine.
Minho onlara bakıp kahkaha attığında Felix'te gülmüştü.
"Çok komik! Ha ha!" Seungmin onları da tersleyop arkasına yaslandı. "Gül gibi ablamın aklını çeldi bunun abisi, nasıl seveyim!?"
Minho daha güçlü bir kahkaha attığında tüm insanlığın bu gülüşü duymuş olması muhtemeldi.
Hyunjin yanındaki güzel kızla dans ederek masaya yaklaştı.
"Ya birisi yardım etsin biz dans etmeyi durduramıyoruz." Sağa sola yalpalanarak konuşmuştu, tabi buna konuşmak denirse.
Changbin sinirle ayağa kalkıp kızla Hyunjin'i ayırdı ve Hyunjin'i ensesinden tutup yanına oturttu.
"Ya iki dakika içme ya! İki dakika yerinizde durun! Sizin arkanızı toplayacağım diye ben hovardalık yapamıyorum!" Sinirle önündeki bardağı tek dikişte içti. "Göz kırpayım diyorum birisi sevgilisinden ayrılıyor, öteki sarhoş oluyor, öteki düz duvara tırmanmaya çalışıyor."
Hyunjin onu omuzlarından tutup kendine çekti ve omzuna yatırdı. "Sakin ol Binnie, geçecek. Hepsi geçecek." Chanbin sabır dilercesine yukarı baktığında durumları trajikomikti.
Felix etrafında olanlardan soyutlanmış telefonuyla oynuyordu. Anlık gelen bir sıkılma ile mesaj kutusuna tıkladı. Parmakları hızla klavyede dolaşıp birkaç şey yazmış ve gönder tuşuna basmıştı.
O sırada masada duran bir telefonun ışığının yanması oldukça kafa karıştırıcı olmuştu.
Alisa şaşkınca telefonunu eline aldı ve gelen bildirme baktı.
leefelix;
partide sıkıldım
sen de durumlar ne
Alisa şaşkınca ekrana bakarken kalın bir ses duydu.
"Noldu?"
Şimdi sıçtın kızım!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
improbable ❧ felix
Fanfiction❧ improbable leefelix: herkes bakmak ve görmek arasındaki farkı tartışıyor leefelix: sorun şu ki ben görsem de duysam da tanımam seni ❧lee felix mini fic ©helenrensa | 2020