Hyunjin sinirli bir şekilde klinikten içeri girdi. Saate bakmadan direkt Jongin'in odasına çıkmış ve kapıyı bile çalmadan girmişti. Jongin ile Sehun'u konuşurken gördüğünde direkt lafa başladı. "Jongin bana ne veriyorsun sen?!" Jongin telaşla ayağa kalkıp kapıya ilerledi ve kapattı.
"Hyunjin sakinleş ve anlat."
"Neyi anlatayım?! Beni zehirlediğini mi?!" Hyunjin sinirle saçlarını karıştırırken sert bir şekilde bağırıyordu. Sehun ayaklanıp sessizce odadan ayrıldığında Jongin oturmasını işaret etti. "Hayır oturmuyorum! Jongin sana güvendim ve ilaçları gerçekten aldım ama delireceğim gerçekten beni Felix değil, sen delirtiyorsun!"
"Artık bağırmayı kes Hyunjin! Bu şekilde iletişim kuramayız."
"Zaten daha iletişim kurmayacağız Jongin! Buraya gelmeyi bırakıyorum." Hyunjin hızlıca odadan çıkıp merdivenlerden inerken Jongin'de peşinden ilerliyordu.
"Hyunjin bekle!" Ama Hyunjin dinlememiş ve kliniğin kapısından çıkıp gitmişti. Jongin hızla telefonu eline alıp Hyunjin'in annesine haber verdi.
•••
FLASHBACK
Hyunjin her sabah olduğu gibi arabasını park etmiş otoparkta Felix'i bekliyordu. Her sabah minik kaçamaklar yapıp sonra birlikte departmanlara dağılırlardı. Ama neredeyse bir saat geçmesine rağmen Felix yoktu. Telefonunu alıp aramasına rağmen açan da olmamıştı. Huzursuz bir şekilde ilerleyip asansöre bindi. Belki de çok çalışmıştı ve uyuyakalmıştı. Evet, aynen böyle olmuştu.
İçini ferahlatmak için başka düşüncelere yönelirken asansörden inmiş ve departmandakilere 'günaydın' diyerek masasına geçmişti. Bir yandan bilgisayarını çalıştırırken diğer yandan da telefonundan Felix'e peşi peşine mesajlar atıyordu. Ama tabi bunların hiçbir dönütü de olmamıştı. Hyunjin git gide gerilirken kafasını dağıtmak için faturaları gözden geçirmeye karar verdi ama tabi bu da hiçbir şekilde kafasını dağıtamamıştı.
...
Öğle arasına kadar yine aynı şekilde bir dönüt alamayınca artık sinirlenip asansöre binerek 12. Kata çıktı. Bu katta mühendisler bulunuyordu ve Felix mutlaka burada olmalıydı. Normalde hiç bu kata gelmezdi çünkü ne Felix isterdi ne de gerek duymuşlardı. Onlar zaten gün içinde sürekli görüşme fırsatı buluyorlardı.
Hızla koridorda ilerlerken 'Lee Felix' yazan odaya daldı. Masada kendisine şaşkınca bakan bedeni gördüğünde direkt konuya girdi. "Bebeğim sabahtan beri neden mesajlarıma bakmıyorsun? Ne kadar endişelendim!"
Felix hala karşısındaki bedene anlam veremezken dediklerini algılamaya çalıştı. Hyunjin kapıyı kapatmıştı. Felix boğazını temizleyip konuştu. "Üzgünüm ama tanışıyor muyuz?"
Hyunjin bu cümleden sonra sırıttı. Büyük bir ihtimal Felix yine psikiyatriste gittiği için tripliydi. "Lixie sen iyi misin? Ne demek tanışıyor muyuz?"
Masaya yaklaşıp sevgilisinin(!) yanına geçtiğinde Felix ise kendini geri çekecek yer arıyordu. "Kim olduğunuzu bilmiyorum beyefendi, bu yüzden odamdan çıkın lütfen."
Hyunjin'in kaşları çatılmaya başladığında derin bir iç çekti. Çok fazla uzatmıyor muydu? "Bilmeden seni kırdım mı güzelim? Bir daha gitmeyeceğim oraya. Hatta çıkışta gidip söyleyeceğim doktora." Hyunjin masaya yaslanırken elini Felix'in yanağına uzattı ama Felix ayaklanıp geri çıktı.
"Bakın ben sizi ilk defa görüyorum. Bu yüzden burayı terkedin yoksa güvenliği çağıracağım."
"Hey hey! Sakin ol Lix. Tamam gidiyorum ama gönlünü alacağım." Hyunjin bir miktar bozuldu. Daha sonra bunun tavırını atacağından dolayı şu an Felix'in üzerine gitmemeyi planladı.
Hyunjin kapıya ilerlerken Felix konuştu. "Bakar mısınız?"
"Ne kadar resmisin bugün Felix!" Hyunjin önüne dönerken söylendi.
"İsminiz nedir?"
"Dalga mı geçiyorsun Felix?" Hyunjin saçlarını geriye iterken Felix konuştu.
"Gerçekten isminiz nedir?"
"Hyunjin. Hwang Hyunjin." Felix geri sandalyesine otururken konuştu.
"Umarım bir daha bu şekilde odama girip kabalık yapmazsınız Bay Hwang." Hyunjin duruma anlam veremeyerek Felix'in suratına baksa da Felix kapıyı işaret edip önündeki çizimlere döndü. İçten içe, içini korku sarmıştı. Çünkü karşısındaki adam çok normalmiş gibi kendisiyle muhabbet kurmuştu ve bu gerçekten değişikti. Hyunjin olduğunu öğrendiği adam, kapıdan çıkarken bunu fazla düşünmemeyi tercih etti.
...
Hyunjin o gün işten çıkar çıkmaz kliniğe gitti. Normalde daha saati vardı ama bu, acil bir durumdu. Artık bu işe bir son vermesi gerekti çünkü Felix'in halini görmüştü. Resmen tanımamazlığa vermişti. Şaka gibiydi!
Bu kadar abartacağını düşünmemişti Hyunjin. Çünkü bir bakıma içindeki sesleri kesip Felix'in kendisinin iyiliğini düşündüğünü, düşünmüştü. Bu düşünceyle aklına bir şey geldi. Bugün Felix'in odasına girdiğinde Sirenler diğer zamanlara nazaran konuşuyorlardı. Hyunjin o sıra bunu farketmese de şu an aklına gelen şeyle daha çok sinirlendi. Büyük bir ihtimal Jongin'in verdiği ilaçlar yüzündendi. Resmen her şeyi yoluna koyduğunu hissederken, Hyunjin şu anda bocaladığını düşünüyordu.O ilaçları da, Jongin ile terapilerini de kesmeliydi. Felix'in başından beri neden bu kadar ısrarcı olduğunu anlamıştı. Resmen zehirliyordu Jongin onu!
FLASHBACK END
•••
Jongin'in dışarı çıkmasıyla Hyunjin arabasına atlayıp çalıştırmıştı bile. Cama vurup açmasını işaret etse de Hyunjin onu dinlememişti. Jongin ise onun gitmesini sadece izlemekle kalmıştı. Hyunjin'in neden bu kadar asi olduğunu anlamamıştı, üstelik tam tersi bir durum beklerken. Bir olay yaşanmıştı ve bunu öğrenmek istiyordu.Jongin kalan randevusuyla da ilgilenmiş ve telefonunu çıkarıp Bayan Hwang'ı aramıştı. Hyunjin'in evde olduğunu öğrendiğinde Sehun'a durumu belirtmiş ve klinikten ayrılmıştı.
Tanıdık evi görünce arabayı durdurup indi. Hızlıca ilerleyip kapıyı çaldığında Bayan Hwang korkmuş bir şekilde kapıyı açmıştı. Jongin, kadının omzuna destek olurmuşçasına dokunmuş ve içeri geçmişti. Bayan Hwang, Hyunjin'in odasında olduğunu söylediğinde Jongin ilerlemeye başladı. Bir süre kapının önünde durup içeriden gelen sesleri dinledi.
"Susun artık! Gitmeyeceğim!"
"Bugün ne olduğunu sizde görmediniz mi?!"
"Tanrım oraya gittikçe Felix'ten uzaklaşıyorum."
"Lütfen Ariel, buna izin verme lütfen, bana destek ver!"
"Felix'e ihtiyacım olduğunu kimse mi görmüyor?!"
Jongin kapıyı çalıp 'gel' sesini duyunca içeri girmişti. Hyunjin onu görmeyi beklemiyordu. Bu yüzden yüzünü anlık bir şaşkınlık almıştı. "Jongin ne yapıyorsun burada?!" Gözlerindeki yaşları silerken Jongin bu tablo karşısında hüzünlenmişti. Hyunjin'i böyle görmeyi hiç sevmezdi.
"Hyunjin bana her şeyi anlatmanı istiyorum." Hyunjin ise bu denilenlere sadece kaş çatmıştı.
"Neden, bu sefer Felix gelip benden ayrıldığını söylesin diye mi?!" Hyunjin tekrar gözyaşlarına boğulurken Jongin yaklaşıp çalışma masasının sandalyesini çekti.
"Felix'e istersen yalan bile söyleyebilirsin ama bizim görüşmelere devam etmemiz gerek." Hyunjin güldü.
"Ona terapiye geldiğimi ya da seninle ne konuştuğumu anlatmama gerek yok. Hepsini biliyordu zaten."
•••
Bölüm iki part'tan oluşuyor, çok uzun sürer diye böldüm.
Oy verip yorum yapmayı unutmayın hepinizi öpüyorum mwahhh 💜
-Jedi
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hepsi Kafamda // HyunLix
Фанфик[Tamamlandı] Hepsi kafamda oldu Bana bakmadın, beni görmedin Parmak uçlarımız değerken Biliyorum pek bi' şey hissetmedin, olsun -angst-