6. HAFTA

405 75 32
                                    





  Hyunjin geçen haftadan beri Jongin'in dediği gibi ilaçlarını kesmemişti ve hala daha Felix'ten ses seda çıkmıyordu. Sirenler ne kadar Jongin'in dediklerini ona açıklasa da, Hyunjin bunun gerçek olmadığına kendini inandırıyordu. Her defasında onun gerçek olduğunu düşünüp kendini kandırmaya devam ediyordu.

Sıkıcı geçen bir haftasonundan sonra Hyunjin işe gelir gelmez asansöre binmiş ve Felix'in odasına çıkmaya koyulmuştu. İçinden güzel düşünceler geçirmek için kendisini zorlasada geçen haftaki gibi olma korkusundan biraz çekingendi ama bugün bu işi halledecekti ve cuma günü Jongin'e gittiğinde bir orta parmak çıkaracaktı. Bu düşünce ile sırıttı ve kapıyı tıkladı. Felix'in boğuk sesiyle kapıyı araladığında Felix, şaşırmış bir şekilde kendisine bakıyordu.

"Bay Hwang?"

"Felix artık oturup konuşabilir miyiz olanları?" Hyunjin kapıyı kapatıp direkt konuya girdiğinde Felix'in ilgisini çekmişti.

"Neyi konuşmamız gerekiyor?"

"Bebeğim lütfen artık şu tavırı kes. Sana demedim mi doktora gitmeyeceğim diye.." Hyunjin masanın önündeki koltuklardan birine yerleştiğinde Felix'e dönüp konuşmuştu.

"Ne doktoru Bay Hwang?"

"Bilmemezlikten gelme." Felix derince iç geçirdi.

"Bay Hwang ben sizin -artık ne içinse- sağlık durumunuzu nerden bilebilirim. Sizi tanımıyorum?" Felix konuştuğunda Hyunjin'in gözleri doldu.

"Felix lütfen böyle davranma.. geçen hafta birlikteydik daha, cuma gününden beri bana tavırlı davranıyorsun." Felix, karşısındaki adamın dediklerini anlamasada dolan gözler ile üzülmüştü.

"Bay Hwang keşke sizi anlayabilsem ama ben sizi ilk defa cuma günü gördüm. Yani beni biriyle mi karıştırdınız?" Felix kibar bir şekilde Hyunjin'e cevap verirken bu hiçbir işe yaramıyordu. Hyunjin tam tersi daha da çok ağlamak istiyordu. Sirenler sürekli konuşuyordu ve Hyunjin dayanamayacak gibi hissedip sonunda kendini bırakmıştı.

Felix, bu durum karşısında hızla yerinden kalkmış ve Hyunjin'in karşısındaki koltuğa geçmişti. "Bay Hwang? İyi misiniz? Neden ağlıyorsunuz?" Telaşlı bir şekilde karşısındaki adama bakarken bir yandan masada duran şişelerden birini açıp su uzattı.

"Felix.. lütfen hayal olma. Ben buna dayanamam. Ben gerçekten bu sefer inandım. Yemin ediyorum telefonumda birlikte bir ton resimimiz var. Neden böyle yapıyorsun?" Hyunjin hıçkırıklara boğulurken Felix ise gittikçe gerilmişti. Hyunjin ilk geldiğinde kendisini birisiyle karıştırdığını sanmıştı ama resmen adam kendisinden bahsediyordu. Felix'in aklına bir ton şey gelmişti. Acaba saplantılı bir sapık mıydı?!

"Resmimiz varsa benim de görmem gerekmez mi?" Sorduğunda Hyunjin burnunu çekerek telefonunu çıkardı. Ana ekranını göstereceği sırada gördüğü tablo ile şok oldu. Tek başınaydı. Başını kaldırıp Felix'e baktı. Hala kendisinden fotoğraf bekliyordu. Galerisine geçip klasörüne baktı ama hepsinde sadece kendisi vardı. Hayır! İlaçlar yüzünden olmalıydı. Gözlerini ovalayıp tekrar tekrar baksada hiçbir şey görmüyordu. Felix'i tek çektiği fotoğraflar bile yoktu, sadece sosyal medyadan bulduğu birkaç fotoğrafları dışında. Sadece arka planlar çekiliydi.

"Felix.." Hyunjin olduğu yere bayılırken en son gördüğü şey endişeyle, Hyunjin'in düşen başını tutan bir Felix'ti.

•••

Gözünü alan parlak ışıkla uyandığında nerede olduğunu algılamaya çalıştı Hyunjin. Hastane odası? Hayır! Tekrar hastaneye yatırılamazdı. Hızlıca yerinden kalktığında kapıdan hızla giren Felix onu durdurmuştu. "Hyunjin, sakinleş lütfen."

Hyunjin Felix'i görmenin etkisiyle öne atılıp ona sarıldı. "Tanrım! Felix biliyordum. Yanılmadığımı biliyordum!" Felix bu hareket karşısında tepkisiz kalmış ve bir süre bekledikten sonra çekilmişti.

"Hyunjin bayıldın ve seni hastaneye getirdik. Ayrıca doktorun da burada." Hyunjin kapıda Jongin'i görmesiyle şaşırmıştı. "Ben sizi yalnız bırakayım."

Hyunjin geri çekilen Felix'in elini tuttu. "Gitme Felix. Bak istersen onunla konuşmam ama gitme. Biliyorum onu sevmediğini." Felix şaşırmış bir şekilde Hyunjin'e baktı.

"Bay Hwang, o sizin doktorunuz. Benim doktorunuz ile ne derdim olabilir ki?" Felix'in dediği şey ile Hyunjin tekrardan sarsılmıştı. Yavaşça eli gevşeyip düşerken Felix de bir süre yüzüne bakmış ve sonra çıkmıştı. Jongin içeri girerken Hyunjin ağlamaya başladı.

"Hepsi kafamda oldu değil mi?" Kendini yatağa gömerken Jongin yanına yaklaştı. Yatağın kenarına oturup omzuna dokundu ama Hyunjin onu ittirdi. "Neden en başında söylemedin Jongin? Bunca zaman hepsi yalanmış. Hayatta bir şeyi çok istedim ve o da bir yanılsamaydı. Seni ve Sirenler'i dinlemeliydim. Ne yapacağım şimdi?!"

Hyunjin yatağa gömülmüş ağlamaya devam ederken Jongin nefes alıp konuştu. "Hyunjin bunu kendin farketmen gerekirdi ve demek ki zamanı da buymuş. Lütfen kendini bırakma."

"Kendimi nasıl bırakmayayım? Jongin neyin gerçek, neyin hayal olduğunu bilmiyorum artık! Kendi benliğim bile yavaş yavaş sönecek.. benim elimden ise hiçbir şey gelmiyor. Sanki bir bebeğe acı biber yedirmek gibi. Bebek ne olduğunu anlamıyor ama bundan dolayı canı yanıyor! Ben neye yaklaşırsam sürekli canım yanıyor Jongin!" Hyunjin doğrulup kolundaki damar yolunu çıkarmaya çalışırken Jongin onu tutup yatırmaya çalıştı.

"Hyunjin sakinleş."

"BIRAK BENİ! Hastaneye tekrardan yatmayacağım!" Hyunjin tepinirken Jongin ise zile basmış ve hemşire çağırmıştı. Birilerinin gelmesini beklerken Hyunjin'i zaptetmek fazlasıyla zordu.

"Hyunjin, söz veriyorum hastaneye yatmayacaksın. Bu sadece müşahede."

"Jongin bırak beni, yoksa sana zarar vereceğim!" Kapı açıldığında hemşire içeri girmiş ve ardında bir tane de hasta bakıcı getirmişti. Hasta bakıcı ile Jongin Hyunjin'i tutarken hemşire sakinleştirici olan enjektörü Hyunjin'in damar yoluna enjekte etmişti. Hyunjin bir süre daha yerinde kıpırdansa da sonrasında gevşemeye başlamıştı. Gözlerinden yaşlar akarken kapıda duran Felix'e bakmıştı ama bu içine, yalnızca büyük bir öfke ve üzüntü katmıştı. Yine de bu öfke kesinlikle Felix'e karşı değil, kendisineydi.

O gün Felix ile olan her şey kafasında olmuştu. Felix ona bakmamış ve onu görmemişti. Asansör tuşunda parmak uçları değerken bunu sadece Hyunjin romantize etmişti. Felix hiçbir şey hissetmemişti. Ama Hyunjin her şeye rağmen 'olsun' demeyi tercih ettiğini, düşündü. Felix'i sevmek, içindeki acıya rağmen çok güzeldi. Felix, onu gerçekten asla sevemeyecek olsa bile.

Gözleri kapanırken Felix ona üzgünce bakmakla yetinmişti. Hyunjin'in neler yaşadığını doktorundan az çok öğrenmişti ama hiçbir şeyi tam olarak bilmiyordu. Kendisi gibi genç birinin, bu yaşta böyle büyük şeylerle başa çıkması karşısında dehşete düşmüştü. Hyunjin gerçekten kendisini sevmiş miydi? Bu düşünce Felix'i derin bir hüzüne boğuyordu. Bilmeden bir insanı kötü bir şekilde etkilemişti. Hyunjin'in kendine aşık olması, evet iyi bir duygu olsa bile.

•••

Sonraki bölüm final!!

Oy verip yorum yapmayı unutmayın, hepinizi öpüyorum mwahhh 💜
-Jedi

Hepsi Kafamda // HyunLixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin