《1》

421 20 21
                                    

İleride ağır adımlarla bana doğru yürüyen bir gölge fark ettim, panik içinde ayağa kalkıp geri geri yürüdüm. Gölgenin adımları birden hızlandı, sanırım beni gördü. Kitabı hırkamın iç kısmındaki özel cebe sakladım.

Oraya özel cep derdim çünkü oraya genelde özel eşyalarımı koyardım.

Gölge bana yaklaştıkça yüzü netleşiyordu, o yaklaştıkça ben ondan geri adımlar atarak uzaklaşıyordum. Elimi cebime atıp usulca bıçağı çıkardım ve ona doğrultup geri geri yürümeye devam ettim.

Bıçak çok keskin olmasa da hiç silahımın olmamasından iyidir.

"Yaklaşma!" diye bağırdım, sesim ıssız sokakta yankı yaptı. Fakat bu tehdit hiçbir işe yaramadı, gölge bana doğru gelmeye devam ediyordu.

Geri geri yürürken geriye doğru bir adım attığımda Apollo-14'ten kopan parçalardan birini fark etmediğim için ayağım takıldı ve dengemi kaybedip arkaya doğru sırtüstü düştüm, sırtım çok acıdı. Ve düşerken bıçağı düşürdüm, uzağa doğru fırladı.

Acı içinde sırtımı ovalarken gölge aradaki mesafeyi kapatıyordu, oturuyor olsam da bu kaçamayacağım anlamına gelmezdi. Fakat ayağa kalkmaya çalışırsam çok zaman kaybederdim.

Çaresizce geri geri emekledim ama gölge gelmeye devam ediyordu.

En son sırtım soğuk bir duvara değince korkuyla gölgeye baktım, gölgenin yüzünü artık net bir şekilde görebiliyordum.

Eminim şu anda neler olduğunu merak ediyorsunuzdur. Bu gölge kim, benden ne istiyor? Bana ne yapacak? "Apollo-14" derken neyi kast ediyorum?

Tüm bu sorulara yanıt verebilmek adına sanırım tüm hikayeyi en baştan başlayarak anlatmalıyım.

Her şey geçen hafta, sıradan bir pazar sabahında başladı...

1 HAFTA ÖNCE

Ruhani bir varlık bana yaklaşıyordu, bu ruhani varlık bana tanıdık geldi çünkü olacak önemli olaylardan (genellikle kötü) önce bu ruhani varlık gelirdi. Hatta bir isim bile vermiştim, Lucy.

Lucy bana iyice yaklaşıp işaret parmağını alnımın tam ortasına koydu ve birtakım vizyonlar gördüm, genellikle bu vizyonlar dört tane olurdu.

İlk önce müdürü konuşma yaparken gördüm. Sonra mutluluktan ağladığımı gördüm.

Ardından bir insan boyutunda olan değişik bir nesne gördüm. Bir zaman makinesine benziyordu.

Ve en son...

Çalan kapı sesine uyanmam rüyamın bölünmesine neden oldu.

Muhtemelen yine prekognitif rüya görmüştüm ama yarıda kesilmesi hiç iyi olmadı çünkü son vizyonu göremedim ve bu rüyayı tekrar uyusam bile devamını göremezdim.

(Prekognitif rüya: Meydana gelecek olayların önceden bilinmesini sağlayıcı, geleceğe ilişkin rüyalardır.)

Aslında bu tür rüyaların geleceğe ilişkin olup olmadığı olaylar gerçekleşmeden anlaşılamaz ama ben anlayabiliyordum, eğer rüyamda Lucy gelip parmağını alnıma koyarsa ve birtakım görüntüler görürsem bu rüyaların geleceğe ilişkin olduğunu anlardım.

Bu tür rüyaları lisenin ilk yılından beri yani yaklaşık 9 yıldır görüyordum, ilk başta bu rüyaların sıradan olduğunu düşünürdüm ama zamanla rüyalarımın sıradan olmadığını anladım.

Zaten bunun dışındaki rüyalarımı çok sık hatırlamazdım. Arkadaşlarım bu özelliğimi bir yetenek olarak görürlerdi.

Bu sırada biri var gücüyle kapıya vurmaya devam ediyordu. Rüyam bölündüğü için sinirle yataktan kalkıp kapıyı açtım.

SENE: 2476**yeniden yazılıyor**Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin