2 ay geçmişti sevgili oluşumuzdan. Okuldaki herkes öğrenmişti. Onu gerçekten çok seviyordum. Ama yalan söylemiştim. Hala renkli görmememe rağmen gördüğümü söylemiştim. Jisoo da bana güvenip üstüne pek yüklenmedi. Hayatımın aşkı olduğunu sanıyordu. Evet gerçekten ona aşıktım-veya sadece öyle zannediyordum-ama siyah beyazdan ibaretti her şey. O çok becerikli, güzel ve iyi kalpli biriydi. Bense onu kandırmıştım. Her ne olursa olsun onun mutluluğu benim için en önemli şeydi. Beraber yaptık her şeyi. Lunaparka gidip çocuklar gibi eğlendik. Bazen olgunca kafede oturup kahvemizi içtik. Bazen benim evimde bilgisayar oyunları oynadık bazense yemek yaptık. Onu her öptüğümde renkli görmeyi hayal ediyordum Dünya'yı. Kendimi onsuz yaşayamayacağıma ikna etmeye çalışıyordum ama ruh eşim illa karşıma çıkacaktı, bu bir gerçekti."Ya o zaman ne yapacaktım? Jisoo'ya yalan söylediğimi ve artık ruh eşimi bulduğumu söyleyip onu öylece bırakacak mıydım? O...Çok kırılgan. Dayanamaz buna.."
Zilin çalmasıyla yerimden kalkıp düşüncelerimden uzaklaştım. Jisoo gelmişti büyük ihtimal. Açtım kapıyı ve ceketini asıp ona sarıldım. Bana pembe olduğunu söylediği pastadan yapmıştı. Çilekliydi ve en sevdiğim meyvenin bu olduğunu biliyordu. O çok düşünceli. Pastayı kesip salona geçtik. Arkada kısık sesle çalan klasik müzik sanki daha da lezzetli yapıyordu pastayı. En sonunda sessizliği bozmak üzere sınavlardan konu açtım. Onun notları hep iyiydi zaten ama bana yardım etmeye çalışırken kendi notlarını düşürmesini istemiyordum. Her zamanki gülümseyen suratını takınarak gözlerime baktı. "Merak etme hem seninkiler hem benimkiler mükemmel geçecek güzelim." 2 ay olmuştu ama hala bana güzelim demesine alışamamıştım. Her seferinde heyecanlanıyordum. Tebessüm ettim ve pastamı yemeğe devam ettim. O çoktan bitirmiş beni izliyordu. Gözleri çok aşık bakıyordu. Her gözleri gözlerime değdiğinde yalanım aklıma geliyor kendimden utanıyordum.Jisoo : Rosie, bak geçen gün odanda ne buldum! Bana bu kadar aşık olduğunu bilmiyordum ahahaha.
Cebinden yaptığım ritüeli çıkardı. Tanrıya şükür o ritüelin ne işe yaradığını bilmiyordu.
Jisoo : Gerçekten beni bu kadar seviyor musun?
Rose : Seni her şeyden çok seviyorum Jichu.
Dudağına bir buse bıraktım. Utancından yanakları kızardı. Bu hallerini görünce daha da aşık oluyordum. Akşam ders çalışacaktık ve geç döneceği için başına bir şey gelebilirdi. Ona evimde kalmaya ikna ettim. Anlamadığım konuları defalarca anlattı. Sabırlı bir şekilde yapamadığım soruları çözdü. O gerçekten harika biri...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Too Much Darkness for Rainbow
RomanceGerçek aşkı bulana kadar herkes Dünya'yı siyah-beyaz görecek. Park Rosé, geçirdiği travma yüzünden aşka inanmıyordu ta ki Dünya'sı renklenene kadar..