0.5

269 14 9
                                    


Her anı da bir parça güzellik olabilir, ama her insanın içinde bir parça bile olsa güzellik olacak diye bir kaide yoktur.

Şaşkınlığıma ara verip ama engel olamayıp uzaklaşarak saat 12ye yaklaşırken Yakup beyin şirketine geldim. Ses kaydını açıp şirkete girdim.

"Buyrun?"

"Asil Uras. Yaku-."

"Asil hanım. Yakup beyde sizi bekliyordu. Ali!" dediğinde yanındaki çocuk önüme gelip ellerini birleştirip önümü gösterdi. Gülümseyip takip ettim ve asansöre bindik. 15 kat çıktığımızda sonunda gelmiştik. Beyaz ciddi bir odaydı. Kenarda solmuş bir yapay çiçek? Ve lacivert camları vardı. Gülümseyerek yanıma gelip elimi sıkıp koltuğu gösterdi. Bende oturdum.

"Kahveniz nasıl olsun?"

"Orta lütfen." dedim gülümseyerek. Çabuk içip kalkmak istiyordum. Kalkmak istemediğimde sade, acil durumda şekerliydi genelde yada canım nasıl isterse işte..

Adı Ali olan çocuğa iki orta kahve söyleyip kapıyı kapattırdı.

Dosyayı uzattım. Sırıtarak aldı.

"Teşekkür ederim gerçekten. Nereyi imzalamam gerekiyor?"

"İncelemiyecek misiniz?"

"Size güveniyorum. Evet neresi?" kaşlarımı çattım ve yeri gösterdim. Direk imzaladı. O sırada kahvelerimiz gelmişti.

"Eeee. Var mı hayatınızda birisi, geçen seferde dediğim gibi çok güzel ve çekicisiniz. Sizi kaçırmazlar."

"Maalesef. Özel hayatım sizi ilgilendirmez."

"Ama daha da samimiyiz artık çekinmeyin bekar olduğunuzu öğrendim." konuşucakken devam etti.

"Sizin gibi güzel bir hanım benim gibi yakışıklılarla iş yapınca arasında bir çekim olur. Sizde hissetmiyor musunuz?" kahvemi dikip hızlı şekilde kalktım. Oda aynı anda kalkmıştı.

"Size iyi günler." diyip hızlı adımlarla kapıya ilerlediğimde kolumdan tutup duvara çarpmama neden olmuş beni de duvarla arasına almıştı. Korkmuştum yalan yok. Anılar gözlerimin önüne dolarken hızlıca tüm gücümle itip çıktım ve koşarak asansöre binip indim. Şirketten çıkıp valenin arabamı getirmesini bekledim. Çok geçmeden arabam geldi. Bindiğimde Iraz arıyordu. Kendimi biraz daha sıktım.

"Efendim kuzum?"

"Canım kardeşim. Bugün işim yokta, ben yazlığa gidicem. Sende gelmek ister misin?"

"Yok. Benim işlerim var. Sana iyi eğlenceler kuzum. Dikkatli ol."

"Kardeşim. Sesin iyi gelmiyor."

"Yorgunum biraz ondandır. Sen eğlenmene bırak benim kapatmam gerek."

"Kardeşim. Iyi ol olur mu?"

"Olucam. Seviyorum seni görüşürüz." diyerek telefonu kapadım. Derin bir nefes alıp hızlıca uzaklaştım ordan. Şirkete gelip odaya geçtim. Nefes almama vakit kalmadan müvekkil gelmişti.

1 saat sürmüştü görüşme. Kadın çıktığında aynanın karşısına geçtim aynanın karşısına geçtiğimde ağlayamadığım için göz altlarımın morardığını ve suratımın kızardığını fark ettim. Sinirlerim bozulmuştu. Son görüşmem olduğu için çıktım şirketten. Ve yavaşça uzaklaştım. Eşyalarımı arabaya bırakıp ayakkabılarımı giyip kimsenin olmadığı nerdeyse İstanbulu gören tepedeki banka oturdum.

Bu bank benim anılarımın en unutulmaz yeriydi, ilk aşkım, ilk terk edilişim, ilk zaferim, ilk kurtuluşum, ilk arkadaşım, her şeyimi bilen tek gerçeğim olmuştu. Bu bankın oturma yerinin sırt kısmında Asil Was Here (Asil Buradaydı) yazıyordu. Altında ise nerdeyse tüm geçmişim vardı. Yaşadığım her şey buradaydı oturduğum yerin altında.

YENGE [MAFYA SERİSİ]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin