Yerden aldığım taşı üst sınıflara atmaya çalıştım ama spor salonunun üstünde yemekhane olduğu için pek de mümkün değildi açıkçası.
Bağırdım ama sesimi iletmem de pek mümkün değildi. Son attığım taş Jongin'in kafasına düştü. Yanına gidip kafasına baktım
"İyi misin?"
"Beyin kanaması geçirerek öleceğim burada" o söylenirken kafasını ovuşturdum
"Olmayan bir şey kanamaz merak etme" dedim kafasını bırakıp sırıtarak
"Ne dedin?" dedi ateş saçan gözleriyle bana bakarak
"Hayat sana güzel vallah. Edilen hakaretleri bile anlamıyorsun." Yerden aldığı taşı ayağıma attı ama teğet geçmişti. "Beyini geçtim beyinciğin bile yok galiba he? Baksana dengesizin tekisin dfghjk" bu çocuğu sinirlendirmeyi ne kadar sevsem de şimdi sırası olmadığının sonradan farkına vardım
"Burada yalnız başımayız farkındasın dimi? Şimdi sana bir şey yapsam kimsenin ruhu duymaz" dedi. Dil çıkardım
"Ben cadıyım unutuyorsun galiba. Şuradan sana bi çakarım çatıya çarpıp geri düşersin"
"Çk krktm çk.s.s" dedi iyice yayılıp
"Ulan ne rahat çocuksun bee. Geceyi burada mı geçireceğiz?"
"Geceye daha çok var" diyip sırtını döndü. Totosunu hafifçe ayağımla dürttüm.
"Yahh! Kalk bir şeyler yap!"
"Işınlanayım mı Kyungsoo, onu mu istiyosun?" ilk defa adımla hitap etti. Ne dedi o? Işınlanmak? Voaaa buldum!
"Evet!" diye bağırdım, omzunun üstünden bi bakış attı
"Delirdin sanırım?"
"Yoo.. Oğlum biz cadıyız. Bu uçmanın tekniğini öğrenemesek de ışınlanma tipi bir şeyler de yapamaz mıyız?" önünü dönüp ayağa kalktı.
"Olabilir aslında. Hadi deneyelim" dedi bağdaş kurup.
"Tamam. Şimdi gitmek istediğimiz yeri düşünelim" dedim gözlerimi kapatıp. Yaklaşık 3-4 dk aynı pozisyondaydık ama değişen hiçbir şey yoktu. Sonunda pes edip gözlerimi açtım. Yandaki çantayı alıp başımın altına koydum.
"Olmuyor"
"Belki de tam olarak olmak istediğimiz yerdeyizdir." dedi o da yanıma yatıp.
"Evet taşın üstünde yatmak favorimdir" dedim arkamı dönüp. buradan nasıl çıkacağımızı düşünürken de uyuya kalmıştım.
~~~
Uyandığımda hava kararmıştı. Saatin kaç olduğunu bilemiyordum.
Ayağa kalkıp çantamı kafasının altından çektim, kafası taşa çarpmıştı.
"Ahh" acıyla inledi. Çantamdan tabletimi ve kulaklığımı çıkardım.
"Ne yapıyorsun?"
"Film izleyeceğim" daha önce indirdiğim filmleri gözden geçirmeye başladım.
"Ben de izleyeceğim" kulaklığı çıkarıp kenara koydu
"İzin verdiğimi hatırlamıyorum" dedim yerdeki kulaklığı alıp
"İzin istemedim çünkü." dedi filmlerden birine tıklayarak. Film başlarken ben de çantamın ön gözündekileri yere boşalttım. Bi iki kek, 1 paket bisküvi, bi şişe meyve suyu ve çikolata vardı. Bisküviyi açıp bi tanesini Jong'un ağzına doğru uzattım
"Bunun içine de bir şey katmadın dimi?" dedi bisküviye bakıp
"İlk fare zehirine bandırdım sonra paketledim. Malsın mı?" tam bisküviyi çekecekken ağzıyla aldı. Çikolatayı da ikiye bölüp yarısını ona uzattım.
"Ne o, beni mi düşünüyorsun?"
"Akşamları burası serin olur. Donarak ölmeni istemeyiz öyle değil mi?" çikolatayı elimden alıp ağzına tıkıştırdı. Film başlamıştı.
"Kız şirinmiş" dedi başrol kızı gösterip.
"Diğer kız daha şirin " dedim, o sırada dediğim kız gülümsüyordu.
"O mu şirin? O şirinlikten en uzak kişi bence" dedi. Omzumu silktim
"Aslında doğru söylüyorsun" dedim gözlerini ekrandan ayırıp gözlerime baktı.
"İlk defa bi söylediğimi reddetmedin."
"Reddetmedim çünkü doğru söyledin. Kız şirinden daha çokkk..." biraz ekrana baktım "Seksi!" gözleri büyüdü.
"Ne? O mu seksi? Ben bile ondan daha seksiyim" dedi hayretle
"Hahh.. Sen mi seksisin?" gözlerimi devirip bisküviden bi tane aldım.
"O son bisküviydi" dedi elimdeki bisküviye bakıp
"E napayım yani"
"Bölüşmeliyiz" dil çıkarıp bisküviyi dişlerimin arasına alıp Jongin'e 'sıkıyosa al' imalı bi bakış attım. Gözleri dudaklarımdaki bisküviyle buluştu. Sonra ağır çekimle dudaklarımın arasındaki bisküviyi ısırdı. Gözlerim şokla açılırken yanaklarım ve dudaklarım alev alev yanmaya başladı.
"Gördün mü? Ben daha seksiyim" dedi bisküviyi çiğneyip gülümserken. Ellerimle yüzümü kapattım. Tanrım bu utançla daha fazla burada duramam, şimdi evimde sıcacık yatağımda olsam ne olurdu sanki? Ellerimi yüzümden çekince tavanla karşılaştım. Etrafa baktığımda odamda olduğumu fark ettim OMG! Tanrı sesimi duydu.
Yorum yorum yorum!