Ne cevap vereceğimi şaşırırken bi yandan da Jongin'in bizim masaya doğru geldiğini görünce de elim ayağıma dolanmıştı. Biraz da sinirliydim. Oğlum mektubu aldın okudun anladım, gülümsedim onu da bi derece anlarım ama elinde taşımak nedir? Ölmek mi istiyosun?
"Naber bebeğim?" diyip yanağımı öptükten sonra yanımıza oturdu. Evet bu aralar olan bir şeydi bu. Jongin insanlara sevgili olduğumuza inandırmak için normalde olduğundan daha yakın davranıyordu. Şikayetçi değildim ama sahte olduğu düşüncesi canımı yakıyordu.
"Öhöhööö ben de burdayım" dedi Baekhyun kendini belli etmek için.
"Selam Baekhyun" diyip yanıma oturduktan sonra mektubu masaya koydu. Baekhyun da ben de mektuba odaklanmıştık.
"O ne?" dedim mektubu göstererek. Sırıtıp mektubu aldı
"Telefon. Nasıl güzel mi?" sırıtması devam edip zarfın içine bakarak söyledi
"Dalga geçme Jongin!" sonra ona doğru eğilip fısıldayarak devam ettim "Şu an herkes sevgili olduğumuzu sanıyor. Niye başkalarının aşk mektubunu alıyorsun?" Baekhyunla Jongin kıkırdarken ben masadaki en gergin kişiydim sanırım. Sonunda Yeol de gelip masaya oturdu.
"Naber?"
"Hiç sorma hiç" dedi Baek sırıtarak. Seni de unutmadım Baekhyun Bey. Ölümün elimden olacak
"Ne oldu?-Aaa mektubumu aldın demek dfghjk nasıl, güzel olmuş mu? Büyük bi aşkla yazdım onu" dedi Yeol Jongin'e dönerek. Aovvvv sıçtım sanırım
"Aldım aldım. Ama bi daha yazmasan iyi olur. Sevgilim kıskanıyor" diyip gözlerime baktı. Bense o arada yerin en derin yerine mezarımı kazmayı düşünüyodum
"Ne dfghjk Kyungsoo dfghjk sen ghjkl beni fghjkl yani fghjkl Jongin'i mi fghjkl kıskandın fghjkl OMG!" masanın altından bi tane tekme çakınca susmak zorunda kaldı
"Aman ne haliniz varsa görün be. Aaa sizinle mi uğraşacağım canım?" diyip ayağa kalktım
"Tamam tamam bir şey demedik otur" diyip kolumu çektikten sonra oturunca kolunu omzuma attı Jongin
"Kolunu çek pis sapık" dedim gözlerimi devirip.
"Aaa niye öyle diyosun sevgiline?" evet bunu diyen kişi çok sevgili hyungumdu. Ailecek JongSoo shipperılar da biraz. Vallah sevsem mi ne yapsam bilmiyorum ailemi.
"Hyung kaç defa söyledim o benim sevgilim değil diye" evet hepsi biliyordu sevgili olmadığımızı ama bi türlü kabullenememişlerdi. Keşke dedikleri gibi bi çift olsaydık ama değildik yani.
"Bütün okul biliyo artık saklamanıza gerek yok" Chen bunu söylerken yandan geçen kızları süzüyordu. Sapık şey.
"Yapmayın çocuğa şöyle" heh sonunda benden yana biri çıktı. Adamımsın Sehun! Ki cümlesine devam etti. Etmez olaydı "Neyse biz kalkalım da genç çiftimiz rahat rahat konuşsun askdlsş" dil çıkarmamak için kendimi zor tutup kalktım. Zaten birazdan ders başlayacaktı
~~~
"Nerdesin?" cadı okuluna tek başıma gitmeyi düşünmüştüm ama Jongin çıkışta beni aramıştı. Telefon numaramı vermez olaydım, bi rahat yok ki
"Sence? Hadi bi tahmin et."
"Uğraştırma beni Soo, nerdesin. Beraber gidelim"
"Donut alcam okulun çaprazındaki pastahanedeyim"
"Ayrılma ordan geliyorum hemen" telefonu kapayıp cebime koyduktan sonra pastaneye girdim.
"Merhaba" dedim görevli çocuğa
"Merhaba nasıl yardımcı olabilirim?"
"Bi çilekli bi de çikolatalı donut alabilir miyim?" donutları alıp dışarı çıktım. Yaklaşık yarım dakika sonunda gelebilmişti.
"Neden beklemedin?" nefes nefese söyledi.
"Karnım aççç" dedim donutımdan kocaman ısırarak
"Benim de aaaaçç" ağzına onun için aldığım çikolatalı donutı soktum.
"Doy o zaman"
Donutları yiye yiye okulumuza gittik. Düşündüğünüze benzer bir yerdeydi okul. Evet, gök yüzünde. Büyük bi şatoyu andırıyordu. İlk geldiğimde çok korkutucu bulmuştum ama herkes çok sevecendi o yüzden pek de zor olmamıştı alışmam
Sınıfımıza çıkıp beklemeye başladık. Bayan Sunny'nin dersiydi. İçeri gelince saygı amaçlı hepimiz ayağa kalktık.
"Merhaba çocuklar. Bugün sizi o kadar yormayacağız, tek bir büyü öğrenip evlerinize gidebilirsiniz" kürsüsüne gidip biraz soluklandı. Sonra o kocaman kitabını açtıktan sonra gözlerini sınfa yöneltti."Düşünce okuma" dedi hepimize bakarak. Ahh tam ihtiyacım olan büyü.
"Şimdi partnerinizi seçin." Omuz silkip Jongin'e döndüm. Zaten bir çok büyüyü öğrenirken beraber eşlenmiştik.
"Şimdi karşınızdaki kişinin gözlerine bakın" gözlerinin içine baktım.
"Çoğu büyünün aksine bu büyüde gözlerinizi kapatmayacaksınız. Sadece karşınızdakinin gözlerine odaklanmalısınız"
"Hocam, biz bunu insanlarda uygularsak ne olur?" dedi önümüzdeki kız
"Bir şey olmaz çocuğum, bu büyü herkes için etkilidir. Yalnız bi istisna var. Aşık olduğunuz kişinin düşüncelerini okuyamazsınız." Yutkundum. Şimdi sıçtım işte
"Dilerseniz partner değiştirebilirsiniz" ne yapsam diye düşünürken Jongin da gözlerini kaçırıyodu.
"Bakar mısın?" önümüzdeki kız bana dönüp söyledi
"Evet?" dedim, sesim gergin çıkmıştı.
"Eşleri değiştirebilir miyiz? Şeyy.. O benim sevgilim de" yanındaki çocuğu gösterip söyledi
"Ahh tabi. Neden olmasın" diyip gülümsedim. Ben kızın yanına geçmiştim.
Gözlerine baktım kızın. Sonra hoca devam etti.
"Sadece odaklanın. Düşünceler birbirini bulacaktır" dediği gibi oldu. Kızın düşündüğü şey sevgilisinin onu gerçekten sevip sevmediğiydi. Benim de kızdan bi farkım yoktu
Herkesin başardığını anlayan hoca gülümseyip tekrar böldü.
"Pekala, yapamayan var mı?" sınıftan ses gelmedi.
"Süper o zaman! Herkes evlerine dağılabilir." Normalde bu kadar kısa sürmezdi dersler ama hocanın bugün torunu doğum yaptığından ders kısa kesilmişti (kadın torununun çocuğunu görcek, cennetlik dfghjkl)
"Ne düşünüyordu?" dedim yolda. Kolunu omzuma atıp biraz kendine çekti
"Başka bi kızı" sırıtıyodu, biraz ondan uzaklaşıp yüzüne baktım
"Bunu kıza söylemeli miyiz?" omzunu silkti
"Bu onların meselesi." Biraz daha öyle sessiz bir şekilde ilerledik
"Senin düşüncelerini okumak isterdim" ağzımdan kaçmıştı
"Ben de, benim düşüncelerimi okuyamamanı isterdim"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
WITCHES√
Fiksi PenggemarBelki de cadılar sandığınız gibi çirkin yaratıklar değildir.