Akdeniz
Arabanın durmasıyla elim yüzüme doğru gitti.
"Şşt, gözlerini açma."
"Aynen, arabadan da ışınlanarak gideyim!"dedim sinirle. Harry bana zorla göz bandı taktırmış, arabada bile açmama izin vermemişti. Artık tuhaf bir fantezisi var mı diye korkuyordum, bazen yatakta da tuhaf şeyler denemeye çalışmıyor değildi. Otuz dakika sonunda göz bandına dokundum, tekrar uyardı. Evet, çok fena bir fantezi beni bekliyordu. Burada ölecekmişim.
Sevişirken ölünmezdi, değil mi?
Beni bir anda kucakladı. "Harry!"
"Tatlım, korkmasana. Taşıyorum bak."
Ona sarılırken arabadan indi ve arabanın kilidinin sesini işittim, ardından adım sesleri eşlik etti. Göğsüne yaslanıp parfümünün kokusunu içime çektim. Her zaman birlikteyken öyle güzel kokardı ki! Bence ter kokmuyordu ya da çöp kutusuna düşse mis gibi kokmaya devam ederdi. Onun kötü kokabileceğini düşünmüyordum. Ve böylesi daha güzeldi, kötü kokular iğrençti, ah!
Onunla ilişkimiz Güzlerin büyük fanı olmamla başlamıştı, Riva gibi hırs manyağı da bizi Behzat'la görüşmeye götürünce sevinçten havalara uçmuştum. Onlarla denk gelip tanışabilir, hayatımda gördüğüm en seksi ve yakışan çiftler olduklarını söyleyebilirdim, değil mi? Tabii söylemedim. Tanışana kadar Rivaların beynini yedim, ben gidip merhaba diyemezdim! İnsanlarla iletişim kurmakta zorlanırdım, göz temasları, ortamlara girmek... Anksiyetem hayatımı avucunda tutuyordu çünkü.
Sonunda arkadaşlarım bana direnemedi. Bir sahne çıkışında onları görünce papağan gibi "Beni onlarla tanıştır, Riva!"diye sızlandım. Arkadaşım gülümseyip "Hadi,"deyince yanlarındaki kumral çocuğu gördüm. Harry Lex Slaukas. Yunan ve Rus birleşimi, mavi ve yeşilin dans ettiği gözleri, beyaz teni, kibar konuşmaları, o çekici gülüşü... Riva bana onların arkadaşı olduğunu söyledi, o an tanışma hevesimin yerini utancım almıştı.
Harry durmadan bana baktığında ve ben inatla bakmamaya çalıştığımda...
Onun ilgisini çekmiştim, o da benim. Ve anksiyetemin yönetemediği tek şeydi o. Hayatım onunlayken anlamlıydı, hayal gibiydi.
Yere bırakıldığımı hissedince kolunu tuttum. "Korkma bir tanem,"dedi dudaklarını kulağıma bastırıp. Gözümdeki bandı sıyırırken uyuşukla ona yaslandım. "Bak..."
"Hm?"dedim gözlerine bakıp gülümseyerek. Başımı tatlı bir şekilde tutup çevirdi.
"Neredeyiz, bak. Bana değil. Çok istersen akşam yatakta bakarsın."
Sırıttım. "Tam bir pisliksin."
"Ama pek zevk alıyorsun bundan,"dedi alayla.
Ve gözlerimi eskisi gibi gözüken, adeta beni geçmişe döndüren Ritim'e çevirdim. "Ne? Oha!"
"Açılışa bizim için hazır." Boynumu öptü.
"Şaka yapıyorsun!"
Heyecanla bara koşturdum.
Arkamdan kahkaha attı. "Akdeniz, kilitli!"
"Hadi, girip bakalım!"
Kalbim teklemişti, Ritim karşımızdaydı. Eğlendiğimiz, bizim yuvamız olan bu yer geri dönmüştü. Sanki hiç felaket geçirmemiş gibi!
Elimden tuttu. "Gel bakalım."
İçeri girince de eskisi gibi olduğunu gördüm, koşup "Harry, aynı!"dedim.
Kapıyı kapattıktan sonra güldü. "Beğendin, hatta bayıldın ama aşık olmadın."
"Neden?" Kaşlarımı kaldırdım.
Beni belimden kendisine çekerek tekrar kucakladı, havaya kaldırdı. İkimiz de gülmeye başladık.
"Çünkü sen sadece bana aşıksın."
"Evet, sana aşığım,"dedim dudaklarına eğilip.
Beni döndürürken öpüştük.
Yere indirince de güldüm. "Başım döndü."
"Benim de!"dedi duraksayıp. "Bu kadar pıtırcık olmak yeter."
Kollarımı ensesine dolayarak onu kendime çekerken kıkırdadım. "Harry, burası muhteşem!"
"Ah tatlım çünkü benim emeğim."
"Evet..."
"Eh o zaman cennetimize hoş geldin,"dedi sırıtıp.
Gerçekten hoş gelmiştim.
Ritim geri dönmüştü.
Başlıyoruuz ahashdhh
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çember [BXB]
Short StoryHer şeyden sonra Ritim barı alan Harry ve Akdeniz, orayı eski yuvaları haline getirmeyi görev bilmişlerdi. Harry bar konusunda arkadaşlarının yüzünü kara çıkarmamaya çalışıyor, Akdeniz ise anksiyetesinin kariyerinin önüne geçmesinden gün geçtikçe sı...