1- Kral

360 40 65
                                    

Asıl başlangıcımız, umarım seversinizz!

Akdeniz

Ritim Bar'ın kapılarını iki taraftan ittirip içeri giren Harry'e bakarak üst kattan gülümsedim. O beni yukarıda olduğum için görmüyordu ama ben gözlerimi ondan alamıyordum. Kot ceketinden elaya çalan gözlerine çevirdim bakışlarımı. Beni yine görmemişti, bar taburesine yerleşip sipariş verdi. Her zamanki gibi Margarita istiyordu. Gümüş saatiyle oynadı ve aniden bakışlarını yukarı çevirdi. Heyecanla el sallayarak gülümsedim.

Beni görmüştü!

Merdivenlerden üst kata çıkıp yanıma attı kendini. "Burada mıydın?"

"Seni izliyordum,"deyip ona belinden sarıldım. Beni kolları arasına alınca güldüm. Yüzüme küçük öpücükler kondurdu.

"Özledin mi bebiş?"

Bana böyle hitap etmesi komik ve tatlıydı.

"Evet, çok! Sen? Sen özledin mi?"

"Çook!"

Beni tekrar öptü. Gülümseyerek dudaklarına karşılık verdim, artık beni öpmezse kötü hissediyordum. Kucağına oturup öpücüğü derinleştirdiğimizde Harry da güler gibi bir ses çıkardı. "Ne oldu?"deyip yüzünü ellerim arasına aldım.

"Bar bize kaldı resmen! Patron benim hee."

"Patronumuzsun,"deyip burnumu burnuna sürttüm.

"Akdeniz, bir tanem... Burası bir aydır bizim, farkında mısın?"

Dudak büzdüm. Beni öpmemişti!

"Patronunuz kim?"diye seslendi yukarıdan.

Aşağıdakiler Harry Harry diye haykırınca kıkırdadım. Burasını Harry'den başkası idare edemezdi. Güzler en doğru kararı vermişti kesinlikle. Tabii gitmeleri beni incitmişti, Güz'ü Riva'dan bile çok seviyordum! Duysa çıldırırdı. Neyse. Güz benim gibiydi, yani zihinsel bozuklukları anlayabiliyordu. Onun da öfke bozukluğu vardı. Onun farkı etrafa zarar vermesiydi. Ben bunu kendimden çıkarıyordum.

Kendimi ısırıyordum, boğuyordum falan...

Harry varken daha sakindim, ataklarım yok denecek kadar azdı. Ama Güz'ün gitmesi dediğim gibi üzücüydü. Keşke biz de onlarla gitseydik!

"Güz'ü mü özlüyorsun bebiş?" Harry saçımı okşayınca istemsizce titredim. Bazen dokununca korkuyordum. Yani gerginsem...

"Evet! En havalı arkadaşımdı!"

"Ben de hem arkadaşın hem erkeğin olabilirim. Hı?"

"Olmaaz."

"Ziyarete gideriz,"diye teselli etmeye çalıştı.

"Gider miyiz?"

"Tabii ki! Bıktırına kadar kalırız,"dedi gülerek. Ben de güldüm. Harika olurdu! "Ee, ne içeriz?"

Barmenlerden birisini çağırınca "Tekila,"dedim.

"İki tekila tatlım."

Barmen gülümsedi. Bu gece Mirza yoktu. "Harry buranın kralısın."

"O zaman yanına özel bir şeyler de ekle, şaşırt beni,"dedi Harry egoyla. Telefonuna bakıp sırıtınca somurttum. Yanımda telefonuna bakmasından hoşlanmıyordum.

"Benimle ilgilenir misin?"

"İlgileniyorum bebiş, arkadaşıma yazıyordum."

"Ne yazıyordun?"deyip ekrana eğilince şak diye telefonu kapattı. Kaşımı kaldırıp ona baktım, neden böyle yapmıştı? Okumama izin vermemişti!

"Çok kalabalık olacak, çıkalım mı?"

Ne yazmıştı?

Beni takmadan ayağa kalktığında arkasından yürüdüm. O arkadaşı kimdi ki? Bir sürü arkadaşı vardı, ezberleyemiyordum ki. Herkes ama herkes onu tanıyordu. Ciddiyim, tüm Yeditepe onu biliyordu. Tüm İstanbul ona nasıl olduğunu soruyor, ne kadar iyi göründüğünü söylüyordu.

Riva'ya ne zaman gelebileceğini soran bir mesaj gönderdim.

Gece müsait olduğunu yazınca bana gelmesini söyledim.

"Harry, kralımız, gidiyor!"dedi bir ekip. Etrafını sardılar. Başımı eğdim ve hızlıca dışarı çıktım. Kalbim küt küt atmaya başlamıştı ve durduk yere sıkışıyordum. Neden hala her şeye panik oluyordum? Aptal! Aptalsın!

Tırnaklarımı avuçlarıma batırdım, ardından tüm derimi çizdim. 

Harry'i neden asla bırakmıyorlardı? O benim erkek arkadaşımdı.

Omzuma atılan bir kolla sıçradım. "Seninkinin yatağına girmek istiyorlar."

Mirza'nın bukleleri görüş açıma girince surat astım. O ise keyifli keyifli karmaşayı seyrediyordu.  "Şöyle konuşup durma."

"Küçük Deniz, çok kıskanıyorsun."

"Hey, bana sadece öyle Güz diyor!"

"Ama şu an yok."

"Mirza, beni delirtmediğin tek günün olsun!"diye bağırdım.

Otuz iki diş sırıttı. Resmen bu halimden zevk alıyordu, karşımda daha da eğlenerek sigara yakması an meselesiydi. Onun sıcak elinden kurtulup kendi kendime uzaklaştım. Neden Riva gelip onu başımdan almıyordu ki? Neden?

Arkamı döndüm ve son kez Harry'e baktım. "Harry! Hadi!"

Cevap alamayınca arabaya yürümeye başladım. Harry'nin beyaz arabasının önünde dikilip kollarımı bağladım. Bir aydır tepesindeki insanları kovamıyordu. Herkes ona nasıl böylesine hayran olabilirdi?

Bu düşüncelerle öfkem fokurdarken ayağımın ucuna takılan kağıt parçasıyla yere eğildim. Sanırım camdan düşmüştü. Katlanmış kağıda bakacakken Harry'nin sesini duymam bir oldu. Anlık panikle köşeye bir yere atıverdim.

"Çok beklettim mi bir tanem?"

"Hayır."

Kapıları açınca arabaya bindik. 

İçinde ne yazıyor olabilirdi?

Not: Düzenlendi

Çember [BXB]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin