*düzenlendi ona göre okuyun*
Akdeniz
Gecenin üçüne kadar stüdyoda ısrarla, ellerimi yara yapana kadar debelenen dünya üzerindeki tek aptal ben olabilirdim. Kendimi geliştirmezsem başaramazdım, bir şeylere asılmalıydım ki... Müzik tek kurtuluşum olmalıydı. Gelecekte de onunla yaşamak istiyordum. Düşündüğüm zaman sadece ve sadece bu vardı. Sevmediğim bir işi yapmak istemiyordum. Babama, herkese kanıtlamak zorundaydım. Ben buydum.
Bir tarafım müziğe, diğer tarafım Harry Slaukas'a bağlı. Onun ruhuna aşık, kopamayan... Öyle korkuyordum ki, hayatıma gelen en iyi şey ellerimden kayıp giderse diye... Gözlerimi kapatıp bateriye vurmaya devam ettim. Yüzü artık zihnimdeydi. Çıktığı da yoktu.
"
Yıllardır yalnızlığa bel bağlamış biri olarak Harry'nin hayatıma girmesini bir mucize gibi görüyordum. Baştan aşağı ona bulanıp değişmiştim ve bundan asla rahatsızlık duymuyordum. Ona olan bu bağımı ritme dökmekten delice bir haz alıyordum.
Dün onun yüzünden saatlerce ağlamış olsam da bunu düşünmem saçma değildi, değil mi?
Kapının aralanmasını da belki bu yüzden duymadım, bana sarılan kolları da...
Bir anlığına kasılsam da Harry'nin tanıdıklığını hissettiğimde mırıldanmaya devam edip gülümsedim. Ellerini omuzlarıma dolamış, ekrandaki sözlere bakıyordu. "Ne desen haklısın."
"Bir şey demek istemiyorum, farkındaysan çalışıyorum."diye yanıtladım. Onunla kavga etmekten nefret ediyordum. Hatta direkt kavgadan...
Eğilip boynumu öptü. "Aniden işim çıkmasa haber verirdim biliyorsun. Bar için çok koşturuyorum Deniz."
Öptüğü zaman yumuşasam da gardımı indirmedim.
"Bahane bile olmamalı, ufak bir mesaj atabilirdim hata bendeydi, çok özür dilerim. Telafi edeceğim. Teleferik değil bak doğru da söyledim."
Gülmemek için kendimi tutsam da başaramayarak kahkaha attım.
"Barıştık mı?"
"Hayır, şakana güldüm sadece."dedim sırıtarak. Dudak sarkıttı, tatlı bir yavru köpeğe benziyordu. "İşe yaramaz."
"Peki bu?"
Önüme bir hediye paketi bıraktı.
"Ne ki bu?"dedim ilgiyle.
"Bilmem, bak bebiş."
Paketi yırtıp içindeki kutuyu çıkardım. Kıyafet gibi bir şeye benziyordu, incecikti. O şeyi çektiğimde şokla duraksadım. Harry Styles'ın giydiği tül kıyafete benziyordu. Rengi gözlerimin tonundaydı. Derken özel tasarım olduğunu fark ettim.
"Harry ne kadar verdin?"diye haykırdım. Gülüşümü ise gizleyememiştim.
"Önemli değil ki bir tanem. Sen beğendin mi? Bu tarz bir şey istiyordun."dedi masaya oturup. Gözlerime hevesle bakıyordu, çocuksu bir hevesti.
"Özel tasarım..." Yabancı birine yaptırmıştı.
"Senin gibi eşsiz olsun istedim. Dün getirecektim ama aptallık edince..."
"Teşekkür ederim, iyi ki varsın!" Ellerimi boynuna dolayarak ona sarıldım. Gülüp beni iyice kendine çekti. "Seni çok seviyorum, nasıl hak edeceğim bu hediyeyi de bil-"
"Şşt, sen her halinle hak ediyorsun,"diye fısıldadı.
Onu yavaşça öptüm. Kısa bir öpücük ardından geri çekildik, kalbim çıkacak gibi atarken onu izledim, başımı atarak su yeşiline çalan gözlerine baktım. "Nasııl?"dedim uzatarak. Şarkının sözlerini gösterdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çember [BXB]
Short StoryHer şeyden sonra Ritim barı alan Harry ve Akdeniz, orayı eski yuvaları haline getirmeyi görev bilmişlerdi. Harry bar konusunda arkadaşlarının yüzünü kara çıkarmamaya çalışıyor, Akdeniz ise anksiyetesinin kariyerinin önüne geçmesinden gün geçtikçe sı...